Doğma büyüme köylüyüm! Göbekten hem de. Kaç göbek oldu ki?. Osmanlının kuruluşundan bu yana. Göbek hesabı nasıl oluyorsa. Köyün, köylerin tutkunuyum kardeş. Adam “şuranın yerlisiyim” diye övünürken, ben “köyün yerlisiyim” demekten çekinirsem, saçlarım uzasın!.
Rahmetli babamın birkaç ön dişi
noksandı. Dişciden de korkardı. Noksan dişleriyle öldü gitti. Ardında, adından
bahsettirecek küçük hikayeler bırakarak. “Bakkal Dayı” diyende olurdu, “yanış dayı” diyen de. “yanlış” diyecekken dişlerin gazabına uğrayan “le” harfi düşer
“yanış” olarak ağzından çıkardı rahmetlinin. Anlaşılırmıydı, anlaşılırdı.
Ben de yerel ağızla konuşmayı
severim. Birazda dilimin yereldeki alışkanlığı canım.... “Yazcen” derim mesela.. veya “gitcen”. Neyse o işte. Adam yerliliği fark ettirecek
ya… Soydan soptan “köylüyüm” kardeş.
Eksik olan ne ? veya fazlası?
Bazıları bu işleri takıntı haline de getiriyor. Sosyal alanda
kendilerince kaç kişi, kaç sülale kaldık anketleri… Üh hü!!. Gülüyorum ben.
Kime?.. Kendilerinden saymayıp, kümenin
içinden, dışından hesabı yapanlara. Adamlar ortak özellik yöntemi kullanarak
bile seni beni içlerine almayacaklar. Bu millet, köylü millettir o kadar.
Köyler bu ülkenin zenginliğidir.
Hazinesi, kültürü, müzesi, anı defteridir anı. Bakma sen ufak tefek
duruşlarına. Kentlerin baş koruyucusudur yeğenim. Savunmanın, milli mücadelenin
alası kırsaldan başlamıştır hep.
Muhabbeti bu türden açınca,
kırılsam da, kırmak istemeyişimin prangası parmaklarımın ucuna yapışıyor. O yüzden, Kumaçukur tarlasında sabanla çift
sürerken sıkışınca çiziye yatıp kalkmak bilmeyen, anamın da; “huylu bu huylu”
dediği Kabak öküzün davranış
sosyolojisinden bahsetmek daha zevkli oluyor.. Kırma, kırılma kaygısı yok en
azından. Öyleyse bizim köydeki okulun yapılış hikayesini anlatayım en iyisi.
Bizim köye ilkokul 1963 yılında açılmıştır. Balıköylü Kazım Toy abinin
anlattığına göre değişik yer
önerilerinden sonra Alagöz Ahmet’in muhtarlığı döneminde okulun şimdiki yerinde
tarlası olanlara orman arazisinden yer verilerek yapılmıştır. Çevre duvarları imece usulü
çocuklarında gayretiyle bin bir emekle, oflaya,
puflaya, göbekleri sıngıltada sıngıltada tamamlanmıştır. Bizim toplumumuzda iş başlayana kadar zordur.
İnsanları bulunduğu noktadan hem beden hem kafa olarak kımıldatdınmı korkma!. Köye
gönderilen ilk öğretmen Samsunlu zorunlu
askerlik hizmetlisi Ziraatçı Mustafa Piral’dir. İkinci olarak, öğretmen okulu
mezunu Trabzonlu Şerafettin Turan’dır. Ondan sonra ekil öğretmen Hasan
Yıldırım görev yapmıştır.
Yeni pınarın yanından okulun
avlusuna kadar öküz arabalarıyla taş çekilerek,
kaldırım döşenmiştir. Çocukların okul yolu çamurdan kurtarılmıştır.
Her yapılan yeni şey insana huzur
verir. Fakat 27 Mayıs 1960 askeri
darbesinin birkaç yıl sonrasına denk
gelen zaman diliminin toplum düzeyine
yansıyan kendince sıkıntıları olmuştur.
Hatta köyde ilk defa açılmış okulda
bile aksayan yönler ancak
sonradan fark edilebilmiştir. İlk defa
okulla buluşan yaşları ilerlemiş kız çocukları için sevincin kendisi olmuştur. 1963 eğitimsizliğin derinliğinden kurtuluşun
yılıdır. 1947 yılında imzalanan Amerikan
Marshall Yardımı kapsamında her sabah okuldaki çocuklara süt tozları
sulandırılıp kaynatılmak suretiyle
içirilmiştir. Çocuklar sahiplendirilerek okul avlusuna kavak ağaçları
dikilse de bu ağaçlar daha sonra temizlenmiştir. Köyün ilkokulu bitiren ve
içinde okuma arzusu yüksek olanlar, on kilometre mesafedeki Değirmisaz ortaokuluna yayan gidip gelerek
eğitiğm hayatlarına devam etmişlerdir. Bu devam edişle karanlığın gölgeleri
yıkılmıştır. Ülke genelindeki taşımalı eğitim sistemi kapsamında okul kapatılmıştır.Sağlıcakla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder