19 Mart 2023 Pazar

HAYALLERLE SİVTİNMEK


Pek çok yazarımız, şairimiz, sanatçımız, adlarını sayamayacağımız sayıda bilim adamımız var.  Var kardeşim! Tarihe baktığımızda Ulubatlı Hasanlarımız, Sultan Mehmetlerimiz, Hasan Tahsinlerimiz var yiğidim. Dahası say da say!

Kimi topluluk ve cemiyetlerde kendini tanıtma faslı oluyor. Ne desem nasıl anlatsam kendimi? İşciyim desem?.... Ya da çiftciyim veya köylüyüm…. Iıh!.. bir gerçekten hareketle desem bile bunları, toplulukta bir etki yaratmayacağı muhakkak.  İçinde bulunduğum mekânda çevremdekilerin için için iç geçirip ortamın kalitesizliğine varan vücut dili sergilemelerine bile sebep olabilirim. Olur mu olur insan!. Sonra bakışlar arasında ezilişimi tahayyül edin. Öyleyse ne diyeyim, ne diyeyim “toprağın kuyumcusuyum!” bir de kendimden emin söyledim mi of of, deyme keyfime..

Kuyumcu lafı başlı başına etki yaratmaya maruf bir kelime.. “Toprağın Kuyumcusu” deyiminde toprak lafını düşük, kuyumcuda tonlamayı yüksek tuttun mu ağızlar açılıp gözler faldaşı oluyor yeğenim. Gözleri üstüne çevirip yanına doğru sivtinenler bile oluyor..Bu da benim tecrübeyle edindiğim bir taktik işte..

Hayaller ile yola çıksa da,  gerçekle arasına duvar da örmemeli insan. Bu duvarı örerse kendini aldatmaya başlar insan. Sonu hüsrandır.

“Toprağın kuyumcusu” olmak bir birikimin adıdır. Toprakla kurulan bağ oranında edinilen bilgidir kısaca. Bizdeki bu birikim doğduğumuz gün başlamış kardeşim. Hatta tam tamına  anne karnında. Bu kadar da atma diyenlerin alnını karışlarım. O kadar iddialı bir mesele yani.

Ufak at da civcivler yesin diyenlere “hodri meydan” demeyi göze almış adamım vesselam…

Tecrübeyle elde edilen bilginin kesin olan yanı var ki üretim. Bilgisi olanın üretimi yoksa ne işe yarar ki! Salla gitsin, boş çuval.. boş hava, boş yaygara, boş hayal… uf uf!....

Hayatı, hatta ülkeyi güzel kılacak bilgilere sahipseniz hayat güzeldir.

İnsanın kurduğu cümle kadardır kültürü. Algısı yanında verdiği emek kadardır bilgi birikimi…

Ulubatlı Hasan’ı Hasan yapan bayrağı burca dikme başarısıdır.

İnsan düşlerine yüzme öğrettiği oranda okyanusa açılma cesareti gösterirmiş. Tek başına düş ne işe yarar ki? Düşlerken düşer bazen insan..

Siyasetin gündemiyle düş kuranların sayısı gün gün artıyor kardeş!. Siyasetin bilindik laflarıyla takım elbiseli pozlar sosyal medyayı süslüyor.  Süslesin yeğenim. Bu sayede unuttuğu renkleri bile hatırlıyor insan. Siyasete sevdalı kişi zenginliğini gördükçe sayı sayma unutulmuyor. Unutturmayın, daha üslü sayılara doğru gidin ki bilgideki birikimim çoğalsın benim.

İnsanın bilgisi bir öğrenme sürecinin sonucudur. Bilgiyi çoğaltanda insanın kendisidir. Çoğaltımın sonunda ortaya konan bir ürün yoksa sosyal medyayı süsle dur. Süslemek benim de aklımdan geçmiyor değil. Ardından bakmamam gereken bir nakdim olsa atlarım ben de. Biriktirdiğim bilgi oranında ürettiklerim var en azından.  Ya senin? Yokla kendini istersen. Düşlerken düşme diye hatırlatıyorum bir yandan. Başarıya kısa yoldan ulaşmanın en kestirme yolu nefisten mi geçer acaba?.

Yazmak bilmece gibi bir şey.. olduğumuzdan fazlasını oldurmayacak kadar açık.. kendini olduğu gibi gördürecek kadar net.

Hayat seçmektir. Yolculuksa seçimlerden ibaret. Sağlıcakla….

13 Mart 2023 Pazartesi

BİLMENİN ZENGİNLİĞİ

 

 

Kelebek misali ömrümüz bir gün olsaydı, o güne neleri sığdırmaya çalışırdık acaba?. Yerle bir olmak, zenginken yoksul olmak saniyelerin meselesi. Gördük, gözledik. Pek çok ibretlik hikâyeyi birinci ağızlardan dinledik.

Arada da olsa konforu bırakıp trene binmeli insan. Yaya yollar yürümeli farkına varmak, vardırmak için. Çadıra baş sokmalı havaya kar düşen gecelerde….

Gök boşalmadan, yer titremeden doyurmalı insan sokak köpeğini. Bir bebeği gözleriyle sevmeli. Hatırlamalı insan. Duymalı. Görebilmeli. Hissetmeli.. anca öyle zenginleşir insanın ruhu be kardeş!

An’a neler sığmaz ki! Anda neler olmaz ki!. Ölümü oyalayan insanın, insanlık önceliği olduğu zaman pek çoğu sırlı izler bırakırdı dünyaya. Yaşamı alçaltarak yaralayan, hatta insani varlığını yok edenlere karşı güzelliğe dair duruş göstermeli. Gülümsemek, gülümsetmek ve içimizdeki insanlık şarkısını duymak için.

Ölümü bilmeyen yaşamayı da bilmezmiş. Köre denizi anlatmak kadar zordur ölümü bilmeyene yaşamayı anlatmak. Ya, aynen öyle…

Yaşamak farkında olmaktır çok şeyin. Genel huzur, topyekûn mutluluk, farkında olmaktan geçer yeğenim!  Ölümü bilmek “çok şeydir” demek yetmez. Her şeydir aslında. Ölümü bilmeyenler hayata yenilip kaybolmakla kalsa iyi. Bilmeyenler kimi vakit insanlığın yaşam yollarını tıkıyorlar be kardeş. Ne acı, ne vahşice! Ne büyük aldanış. Uf, ufff!

Ruhsal ve vicdani rahatlık, bilmekten geçer.  Akademik bilgiyle donanmış niceler ya da paranın gücüne sığınan oncalar bilgisizliğin bilgeliğinde hangi huzurun kucağında olurlar ki!

Ölüm, ümit meselesidir bir yandan. Ümit etmeyenin yaşamı nedir ki.. of, offf!

Ölümü bilenlerin güven duygusu farklıdır. Çevresine verdiği huzur, mutluluk apayrıdır. İnsaf ve merhameti, anlayış ve sevgisi bambaşkadır. Ölümü bilen insanları denizlerdeki kıyılara benzetirim ben.  Dalgalar durulacak yer aradığında kıyılarda bulur sükûneti cancağızım.

Yalancıların, ahmakların, cimrilerin, korkakların, hırs ve tamahkârların ölüme dair çok eksikleri vardır birader. Kıyı olmak gibi dertleri yoktur en başta.

Ölümün az bilindiği anlarda düzen bozulur düzen. Ölümü bilmenin yolu kendini anlamaktan geçer. Anlamak anlatmanın çok öncesidir. Anlamak akıl erdirmektir.  Öğrenmektir aslı. Öğrendikçe farkına varıp sağduyu sahibi olur insan. Anlamanın yolu okumaksa, sevmek bütünlük oluşturmanın koşullarındandır. Tüm bu koşulların yanında ölümün bilinmesi, insan olma başarısının anahtarıdır kardeş!.

Bazı şeyleri bilmeden yaşamak insanın kendini de toplumu da yorar. Başarı (!),  bilmekle olur. Her başarı da mutluluk getirmez. İnceliği, ayrıntıyı da bilmek lazım.

Vakit, ayrıntıyı ayırt etme vakti.  İnsani lisanımızı kurup özleneni inşa etme vakti. Ölümü bilme vakti. Bilmezsek, çok sular kirlenmez mi? Sağlıcakla