9 Mart 2022 Çarşamba

DÜŞÜN-GEÇ!

 

Karşınızdaki bu köşe, klavyenin şekillendirdiği bu sayfa, yazmaya çalıştığım bu alan bana ait!. Benim meydanım yani.. Hangi itici yanım, hangi ukala tavrım varsa burada sergilemek haz veriyor bana! Hadi ordan diyenlere verilecek bir cevabım mutlaka var.

Hayat çalışmaktır, hayat soru sormaktır, hayat öğrenmektir, hayat beklemektir kardeşim. Hayat birliktir bir olmaktır. Dost olmak, dost kalabilmektir.  Hayat gelişmektir, geliştirmektir. .Hayat paylaşmak, pay edebilmektir.  Say da say, sırala da sırala. Ukalalığımı perçinleyen tespitlerdir bunlar benim.  Tespitin doğruluğuna itiraz eden var mı? O halde hayat nefes almaktır deyip bir tespit daha patlatayım! 

Nefes almanın derinliğine girmeyin siz. Pay etmenin zorluğunu göze almayın. Gelişmeyin geliştirmeyin. Dost kalmanın yüceliğine asla soyunmayın. Çalışmayın, çalıştırmayın.  Nefes alın verin sadece.. kendi kendine al, ver. Al- ver! Al -ver!.. hatta al da ver me! Oksijeni tükettiğin havanın bir başkasına zararı olmasın yeğenim. İtici yanımla lafı nereye getirdim gördünüz mü?

Nefesi alıp verdikçe boş işlerin kalfalığına soyun. Tiktokta soygun pozların kahramanlığına soyunurken ben ve benim gibileri cahillikle suçla bu yeter sana.  Dur gitme.  Boş işlere bakacak birileri lazım kardeş. Bu konuda üst perdeden siyasi söylemler geliştirecek birilerine ihtiyaç var yeğenim.  Kendine nefes alıp vermenin sonu iflastır iflas. İflas edecek, ettirecek birilerine de  o kadar çok ihtiyaç var ki! Bu konu da eşsiz olabilirsin.

Gel gitme! Benim ukalalığımı, itici yanlarımı kaydedecek, ipe sapa gelmez davranışlarımı, tespitsiz tespitlerimi alıp-verecek terazisiz adamlara ihtiyaç var. Gel gitme! Gün bugün…

Gel gitme! Ben çalışmak dedikçe, üretmek dedikçe, gerçek dedikçe çal buna dair nelerim varsa. Ben kafa yordukça sen yorulma! Ben sevdalandıkça, sevdanın zorluğundan dem vur/ma Nefes al-ver! Al-ver….

Hayatın toplamı ne kadar ki. Bir insanın ticari hayatı ne kadar sürer ki? İş hayatı? Uğraşmaya değmez be birader! Para  dediğin nedir ki, ya zenginlik?  İt yemez eşek giymez!  Sen nefes al-ver…

Benim yazıp çizdiklerime gül-geç. Üstüm başım, dilime dolanan fikirlerim, hatta sevdalarım inadına eski. Sen bunları sil-geç. Silip geçerken, kendine nefes alıp verirken vur-geç!

Ben toprağın kuyumculuğunda avunurken, tarım derken, sera derken,  çapa sallarken gül-geç.

Gülüp geçenler yağ kuyruğunda. Gülüp geçenler akaryakıt kuyruğunda.  Silip geçenler bir telaş, bir telaşta sorma gitsin.   Biraz da düşün-geç kardeşim. İşin ucundan tut kardeşim. İş tutanları azıcık alkışla. Başını göğe kaldırıp ne düşecek kolaylığından vaz-geç. Düşünmek iyidir. Düşünmek, felekten binbir gece çalmanın kolaycılığında kalmaktan iyidir.

Sen yine de benim ukalalığımı, kinayelerimi düşün-geç. Düşünmek üşengeçlikten evladır.

Üşen/geçlik hastalıktır be ya!

Kutsalımız olan bu vatanı seviyorum diyen her kim varsa düşünürken üretimin bir ucundan tutsun.  Ben, Sen, O, Biz her birimiz. Kuyruğuna girecek şeyler de olmayabilir. Aslan ürettiğinden bellolur! Üreten her kim varsa bu ülkenin kahramanıdır. Hazıra dağ dayanmaz!

Gel gitme! Gülüp-geçtiklerin şiir deseni olabilir?

Ukalalığımı bağışlayın. Sağlıcakla..

OSMANLI ÇAMI VE NECATİ ÜNAL

 


Bir insanı, bir bölgeyi, bir mücadeleyi tam olarak anlatamamanın çaresizliği yoruyor bazen insanı. Bir sonu, bir ölümü görünce yazabilir, göçün gerçeğini fark edince dizebilirmişim kelimeleri meğer. Çok kere birçok yerde sözünü etmiştim de yazıya dökmenin vefasını gösterememiştim belki de. Fark ederken fark ettirememek ne ağır hüzünmüş be kardeş. İçimdeki ağır hüznü ifade etme ölçüsünde hafifletebilirim belki de..

Balıköy ve yöresinde başlar bu hikaye.. Kırın, bozkırın, karanlık ormanların içinde yeşeren bir Osmanlı çamıydı Himmet Ağa.  Halkın tabiriyle “Ümmeta” kısaca.

Yazı kışı yokluktu Balıköy bölgesinin. Kim de ne vardı ki. Herkes birbirinden yoksuldu. Bu yokluk en çok da Himmet Ağa’nın canını acıtıyordu belki de. Bu acıyışın verdiği arayışla terkden kalma Değirmisaz maden ocaklarını can suyu olarak sunmasını bildi cesurca. Oğulları Necati ve Ahmet’in bölgeyi aşan çalışkanlık ve merhametleriyle sundukları iş imkanı pek çok haneye  aş oldu aş. Bölgenin kaderine en muhkem şekilde yön vermenin derdine düştüler alınlarına yapışan kömür tozuyla. Hey gidi hey! Atıl kalan kömürün zerresini ülkemin sanayisine kazandırırken yurdumun kahramanı olmasını bildiler. En bildik yerden canları acırken, acıtmadılar yeğenim. Keşfederken yolunda yoruldukları değerleri bölgenin insanıyla paylaşmasını bildiler. Yokuşları yorgunluk saymadılar cancağızım.

Mekanın cennet olsun “Ümmet’a”.

Bölgenin yoksulluk ve çaresizliğine boyun bükmeyen Necati ve Ahmet Ünal kardeşler babalarından devraldıkları gayretle ışık olmayı sürdürdüler bölgeye, dahası ülkeye. Zamana çok şey sığdırırken ülke ihracatına omuz verdiler. Doğdukları toprağı hiç ama hiç unutmadılar yeğenim.  Kömürünü aldıkları toprağı kaderine terk etmediler. Yüzbinlerce fidanı o sahalarda üşenmeden yeşerttiler. Toprağı karartmadılar, ağacı kurutmadılar. Madencilikten, turizme en son Seramika.. Bu yörenin değil ülkenin rol modeli olmayı başardılar vesselam.

Bugün Balıköy bölgesinin bir acı günü. Toprağı karartmayan, ağaçları kurutmayan namı değer “Necati patron” öldü.

Ah dost! Ah ağabey! Ağlamışlığım yüzümde, hüznün baş ucumda….Bölgenin seninle kazanmasına, seninle anılmasına nasıl da alışmıştık biz. Sen giderken, tam da şimdi kaybettik biz. Kaybettik ulan!....

Ölüm haberini ulaştıran teknolojik cihazlara bile kırgınım bugün. Öfkeliyim be abi! Nasıl da üşüttü ölümün yüreğimizi. Nasıl da kanattı içimizi. Kanayan içimizi inancımız bandajladı bunu bil!..

Bundan böyle biliyorum ki bölge insanın yüreklerinde yaşayacak yüreklerin de büyüyeceksin. Tek tesellimiz yüreklerde yaşayacak olman Necati patron!

Boş durmadın, boş konuşmadın. Durmazken kurtardın bölge insanını iflastan. Boğazımda bir düğüm ne yutkunmaya ne solumaya fırsat vermiyor. Bu daraltı içinde parmaklarım ifade etmeye çalışıyor hüznün alasını. Parmaklarımda hissediyor bölgede bir “baba”nın öldüğünü.

Ah dost! Ah ağabey!

Bölgede dağlı rüzgarların erittiği karlar bile ağlıyordur şimdi. Bölgenin kader maçını kazandıran bir fani olarak dilimizden dökülen sana sadece dua olacak. Gelecek nesillere çizdiğin yolu anlatacak  bir şeylerde gözlere dikebilirsek ne ala.

Sen rahat uyu!

Ailesine, yakınlarına ve sevenlerine sabırla…

Sağlıcakla