25 Nisan 2021 Pazar

SELDİ ARKADAŞ

 SELDİ ARKADAŞ


Sorun söyleyeyim size halimi

Duruşlar yüreği deldi arkadaş

Bir hiçe saydılar tatlı dilimi

Gönlümü yakanlar seldi arkadaş..


Hep dolaştım kayalarda taşlarda

Baharı düşlerken geldi kışlarda

İçe aktı gözümdeki yaşlarda

Ümitler hayalde kaldı arkadaş


Eller gibi düğün bayram etmedim

Hakkı hak belledim kinler gütmedim

İnsanlığı bir çıkara satmadım

Ah alanlar ne de boldu arkadaş


Dünya malı beni bağlamadı ki

Dertsizler dertliye ağlamadı ki

Şan şöhret bir imkân sağlamadı ki

Son nefeste herşey soldu arkadaş


İyiyi kötüyü seçen yok gayrı

Her şey madde olmuş bu da apayrı

Olmalı dünyanın ahire hayrı

İnsanlığın özü baldı arkadaş


Çoban Çeşme olmadı ki hiç zalim

İyiliğe yapıyordu hep talim

Bu dünya fanidir herkesçe malum

Hakk'ın yolu bize daldı arkadaş..




12 Nisan 2021 Pazartesi

AYSEYE GEL!

 AYŞEYE GEL


Sevinç günleri daha çok bahar ve yazla ifade edilebilir. Elem ve kederli günler ise daha çok kışla. Kışın karı buzu, soğuğu ayazı daha kısa ifadeyle şiddetinin insan özgürlüğünü kısıtlayan yanları vardır. Yazın sıcağından korunmak için bir gölgeye, kışın soğuğundan korunmak içinse bir ocağa ihtiyaç vardır.  Bu ihtiyaçlar fizyolojik ihtiyaçlardır.  Yaşamı sağlıklı sürdürmek için fizyolojik destekler olmazsa olmazımızdır. 

Bir de manevi ihtiyaçlar vardır ki bu da insanın olmazsa olmazlarıdır. Manevi ateş olmadan dışın ısınsa için ısınmaz kardeşim.

 İnsanın içi de dışı da aynı doygunluğa erişmelidir. Bu doygunluğa erişme işi sabırla, metanetle pişmek ve yanmakla olur. Daha açık ve net ifadeyle aşkla olur aşkla. Aşkı olmayanın köşkü olmazmış bir kere. Aşk da çileyi içinde barındırmaz mı? Çile olmadan nasıl pişip olgunlaşır insan. Çileyi çekmeyen ham kalır ham. Tek kelimeyle aşk sınırsızdır. Sınırsız aşkın düşünüldüğü yerde insanın pişip olgunlaşması kolay değildir. Kolay değildir lafı ümitsizlik anlamında da algılanmamalıdır. Kamlumbağalar üzerine bu konuda çok misaller vardır. Yolunda yorulmak..

Açık halk pazarlarında sıkça rastlarız. – ayşe düştü gel!... ayşeye gel! Gel kardeşim!... Fasülyeyi satma yöntemidir pazarcı enafının.

Recep, Şaban derken Ramazan geldi bak! Bu sene corona önlemleri arasında geldi hem de. Üşümeden ısınmanın, aç kalmadan tokluğun, varlıkla yokluğun kıymeti nasıl bilinir. Bunları yaşamadan içimizdeki hangi duygu zenginleşir. 

Rabbim, manevi ihtiyaçlarımızı ateşleyecek harekete geçirecek pek çok eylemi sıralamış önümüze. İstifade ettin ettin, etmedin kuru ağaç gibi dikilir kalırsın. Pişmemiş, olgunlaşmamış hep eksik velhasıl.

Yoksulluk karşısında ürpermiyorsak, neyin zenginliğine soyunur insan. Aşkı kendimize mesele yapmıyorsak neyin koskosluğunda kalır fâni? Çilesi olmayanın aşkı mı olur kardeşim…

Gönül zenginliği aşkın gücüyle ne kadarda iç içedir. Hissettiğiniz aşk gücünde gönül zenginliği oluşur insanda. Aşk yaşandıkça, dağlardan akıp ovayı etkisi altına alan sular gibi taşar gönül. Olgunlaşmış insanın gönlünden taşanlar ne güzel taşmadır. 

Olgunlaşmak pişmekle olur. Pişmek yanmakla. Yanma yunmayı da gerçekleştirir aslında. Dertlenmeyen nasıl yanacak. Yanmadan nasıl yunacak..  Soru cümleleri birbirini tetikliyor ardardına.

Ramazan geldi hoş geldi. Aşkınız yerinde gönlünüz engin olsun. İçinizle dışınız olgunluğun yollarında dolsun taşsın.  Bu günlerin manevi atmosferinden istifade etmeniz/etmemiz temennisiyle . Hayırlı Ramazanlar.. Sağlıcakla..