5 Eylül 2012 Çarşamba

YAĞSIZ ÇORBA



Bir iş görmek, bir eser ortaya getirmek sadece münevver ve sanatkâr insanlara mahsus zevklerden olmasa gerek. Kendi varlığını hisseden herkesin bir eser ortaya çıkarma becerisi ve zevki vardır aslında. Bir eser ortaya koyduğunda mest olmasını da bilen varlıktır aslında insan. Hayvanları, insanlarla birlikte yaşamaya başladıklarından beri işe yaradıkları nispette daha çok sevmişizdir. Kedi fare tuttuğunda, öküz çift sürdüğünde, kangal sürüyü koruduğunda, at iyi koştuğunda daha sevimli gelir insana. Örnekleri çoğaltmak da mümkündür. Akşama kadar çift sürmüş öküze, sürüsünü korumuş kangala saygı duymamak imkânsızdır.
İnsanların iş görme açısından hayvanlara göre daha üstün yanları vardır. Bu üstünlüğe samimi arzular eklendi mi, gerisi hiç de zor olmasa gerek. İnsan istedikçe ve sağladığı faydayı hissettikçe neler meydana gelmez ki?  Çorbada bir tutam tuzunun olmasından insan olan mutluluk duyar.
Bir binanın planını mühendis ve mimarlar çizmiş olabilir ama bina, topyekûn çalışmanın ürünüdür.  Binanın yapımında amelesinden, marangozuna, elektrikçisinden betoncusuna kadar pek çok kişinin emeği vardır. Ortaya çıkan bu yapıda emeği geçen herkes zevk duymak da, gururlanmak da haklıdır.
Aslında ülkeler içinde bu böyledir. Ülkenin içinde yaşayan yurttaşlar yapılan güzel işlerde zevk duyma, gururlanma hakkına sahiptir. Fakat her birey içinde yaşadığı ülkenin yararına yaptığı faydalı işler ölçüsünde bu hakkı kendisinde görmelidir. Kediyi fare tuttuğu için severiz.  Hayvanları insanlar için yaptığı faydalı işler ölçüsünde seviyor,  saygı duyuyorsak, faydalı iş yapan her birey için çok daha fazlasını duymalıyız. Duyarız da. Faydalı iş yapma gayret ve azminden yoksun hangi varlık sevimli olur ki.
Ressam; tuvali icat edene, fırçayı bulana, renk renk boyaları önünde sergileyene saygı duymalıdır. O araç ve gereçler olmasaydı onun ortaya koyacağı eserde olmayabilirdi. O ona saygı duydukça tuvalde ortaya koyduğu eser daha saygın olacaktır. Diyeceğim o ki ressamın ortaya koyduğu resim bile pek çok kişinin faydalı iş görme gayretiyle ortaya çıkmıştır. Fakat nice ressamlar görürüz ki(!), ortaya çıkan eseri kendinin yarattığı boşluğuna düşer. Ne büyük gaflet.. Düzgün elektrik donanımı olmadan, düzgün saşe ve karoseri olmadan hangi araç düzgün yürür?
Sanayideki kaportacının, elektrikçinin, boyacının, kaynakçı ustasının, motorcunun, karosercinin araç üzerinde yaptığı pek çok faydalı iş vardır.
Dağda keçi otlatan çobanın,  elleri nasırlaşmış çiftçinin, hastasıyla ilgilenen doktorun, doğru plan çizen mimarın, kömür kazan işçinin, çeliği işleyen tornacının, çarşıda düzgün iş yapan esnafın her birinin saygı duyulacak, sevilecek yanları vardır.
Tarladaki üretimde; traktörü imal edenlerin, pulluğu, kazayağını velhasıl bütün araç gereçleri yapan kişilerin katkısı bulunmaktadır. Çiftçinin başarısının imal edilen traktörle, kazayağıyla, velhasıl tüm araç ve gereçlerle yakın ilgisi vardır. Hepsine ayrı ayrı saygı duymamak mümkün değildir. Gururlanmak ve ortaya çıkan herhangi bir şeyden zevk duyabilmek için ülke bireylerinin her birinin bu faydanın hangi noktasında katkısı olduğuna bakması gerekir. İnsan olarak her hangi bir güzel işe katkı sağladığımız gün çok daha mutlu ve neşeli oluruz. Bu gerçek değil midir?  Bu neşe ve mutluluktan kim mahrum kalmak ister? Kim kalmak istiyorsa sevimsizliğe ve mutsuzluğa adaydır. Üzülerek söylerim ki, kalmak isteyen normal değildir.
Faydalı olmak için istemek ve arzulamak yeterlidir. İstek ve arzu mutlu olma yönünde atılmış adımdır aynı zamanda.
Son yıllar istek ve arzu duygusundan yoksun öylesine yığınlar oluşuyor ki şaşırmamak elde değil. İnsan olarak yapacağı faydalı iş kalmamış sanki bazılarının. Duyarsız, tepkisiz, kıpırtısız.
Havuz başı beklemekle hangi ırmaklar susuz kalmaz. Havuz başı beklerken bir bakraç su katmak lazım suyun temiz ve sürekli kalması için. Bir bakraç suyu başkalarının katmasını beklemek, dahası bir işe yaramamak ne büyük gaflet. Faydalı bir iş yapma gayretinde bulunmayana kim methiye yazmayı aklından geçirir.
Bu noktada kuruluştan kurtuluşa, milli mücadeleden bugünlere geliş; gözlerimin önünde canlanır. Ülke insanımın yiyeceksiz, giyeceksiz sıkıntılarla dolu günleri gözlerimin önüne dikilir. Yalınayak fistanla dolaşan çocukların resmi gözlerime doluşur. Anamın yağsız çorbaları kaşığımda toplanır. Toplanırken ellerimi semaya kaldırıp dualar eder, bu noktaya gelişte emeği geçen her münevvere, her ameleye, her sanatkâra, velhasıl fayda sağlayan herkese saygılar sunarım. Bununla yetinmez, faydalı yanlarımı çoğaltmaya gayret ederim. Edebildiğimce…Sağlıcakla..