9 Ocak 2013 Çarşamba

GEDİZ-TAVŞANLI ARASI SEKİZ SAATLİK YOL



ÖNLEMEK ÖDEMEKTEN UCUZMUŞ
07.01.2013 günü saat 16 sıralarında aracımla Gediz’den yanımda eşimle birlikte yola çıktım. Esatlar köyüne kadar sorunsuz bir yolculuk yaşadım. Ta ki Kozluca köyü karşısındaki dönemece gelinceye kadar. Dönemeçten sonrası rampa aşağı inmem gerekiyordu. O bölge de  diğer yerlere göre kar daha yoğundu. Üstelik o rampa oldukça kaygandı. Daha ilk iniş noktasında aracımın önü kayarak şarampole doğru meyillendi. Velhasıl orda kaldık. Ön tekeri şarampolden kurtaracak küçücük yardıma ihtiyacım vardı.
Kozluca köyü kuş uçumu bile 1km mesafedeydi. Telefonla gazetemizi aradım ilk anda. Yer tarifinden sonra muhtarın telefonunu istedim. Gazetemiz durumu jandarmaya da haber etmişti. Gazetemizin verdiği muhtarın cep ve ev telefonlarına ulaşamadım.
Gazetemizden jandarmaya telefonlarım da verilmişti. Görevli olduğunu sandığım Uzman Jandarma durumumu sordu. Anlattım. Küçücük yardıma ihtiyacım olduğunu belirttim. Bulunduğum noktayı tarif ettim. Vakit ilerledikçe hava daha da soğuyor üşümeye de başlamıştık.
Uzman jandarma muhtara ulaşmaya çalışacaklarını ama yardım etme konusunda baskı yapamayacaklarını, yardım konusunun onun insanlığına kaldığını ifade etti. Edilecek yardım konusunda bedelini ödeyebileceğimi de sözlerime ekledim. Bu arada yoldan pek gelip giden yoktu. Bir müddet sonra uzman jandarma muhtara ulaşamadıklarını eğer istersem kurtarıcı telefonlarını verebileceklerini söyledi. Teşekkür edip telefonu kapattım. Yol emniyeti için gerekli işlemleri yaptıktan sonra eşimi araçta bırakarak Kozluca Köyü’ne yürümeye karar verdim. Muhtara ulaşamayınca köy imamına ulaşabilmek için arkadaşlarımdan telefonla yardım istedim. Bu arada Köye doğru gecenin karanlığında yürüyordum. Netice imama da ulaşmak mümkün olmadı.
Köye ulaştığımda yatsı ezanı okunmuş 3-4 kişi olduğunu gördüğüm cemaat namaz kılıyordu. Gazetemiz eski muhtarın kardeşi Halil beye telefonla ulaşmıştı. Halil beyin eşi, benim cami önünde olduğum söylenince beni ordan almak için yola çıkmıştı.
Karşıdan aracımın olduğu yönü de uzaktan gözlüyordum. Uzaktan başka araçlarında o noktada kaldığını görebiliyordum. Eski muhtarın kardeşi Halil Bey traktörü hazırlayıp aracımın yanına ulaştık. Yolun kayganlığı traktörün hareketine de imkân vermiyordu. El ve ayaklarımız buz kesmiş kulaklarımız bile neredeyse donmuştu. Gerimizde gelen bir tırdan iki kişi durum tespiti için yanımıza geldiler. Onların el yardımı ve desteğiyle yola devam etme imkanı buldum. Telefonla konudan haberdar olan arkadaşlar Tavşanlı’dan yola çıktıklarını Akçaköy’ün üstünden öte yol şartlarının imkan vermediği için onlarında orada kaldıklarını öğrendim. Hareket ettiğimi orada beklemelerini telefonla bildirdim. Akçaköy’ün üst kısmında buluştuk. Araçtan inip araç zincir ve lastiklerimizi kontrol ederken, geriden gelen bir araç ışığını fark ettik. Az sonra gelen bu aracın ışığı kaybolmuştu. Geliş vaktinin geçtiğini de düşününce bir arkadaşımızı geriye bakması için gönderdik. Aracın yoldan tahmini 60 metre uçuruma uçtuğunu aracın yanında bir kişi bulunduğunu ifade edince arkadaşlarla yardıma koştuk. İzmir plakalı bir araçtı ve büyük ihtimalle bölgenin de yabancısıydı. Aracı oldukça dik olan bir uçurumdan aşağı kayarak uçmuş çok şükür ki kendisi yara almamıştı. Ne yapıp yapamayacağımızı sorduk. Telefonla arkadaş veya akrabalarından yardım istediğini jandarmaya da durumun haber verildiğini ifade etti. Bizim yolumuza devam etmemizi istedi.  Yolumuza devam ederken jandarma aracına Yağmurlu_Karapelit köyü arasındaki bölgede rastladık işaretle durdurup yolda uçan İzmir plakalı aracın bulunduğu noktanın tam olarak tarifini yaptık. Velhasıl saat16 da başladığımız tehlikeli ve sıkıntılı yolculuk gece 22 de sona erdi.
Zor zahmet aştığımız bu yolun değişik pek çok kesimlerinde korumasız uçmaya açık bölümler vardı. Yolda yoğun buzlanma oluşmuştu. Bu yol ilçeler arası bağlantı yoluydu. Yolda gördüğümüz pek çok araç gerçek bir sıkıntı içindeydi. Telefonlar yer yer çekmiyordu.
İçimde çoğalttığım pek çok soru olmasına rağmen; Bunları sormadan ve çoğaltmadan yorum dahi yapmadan iyi kötü bölgeyi tanıyan biri olarak müthiş sıkıntılar yaşadım. Bölgeyi tanımayan başkaları hangi sıkıntılar yaşıyordur kim bilir?
Yazarken yaşadığım bu anıyı paylaşmak değil asıl meramım. Meramım benim yaşadıklarımdan hareketle; ilgili, yetkili ve sorumluların durum tespiti yaparak yol güvenliğini sağlayacak tedbirleri almaları. İfade edebileceğim çok şey varken daha fazla etmiyorum.
Yalnız; telefonla koşuşturup yardım sağlamaya çalışan gazetemize, Canla başla yardıma koşan Kozlucalı Halil Beye ve eşine, bizim için yollara düşen arkadaş ve dostlara yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.
Yaşadığım bu sıkıntılı yolculuktan sonra o yol üzerinde yolculuk yapan ve yapacak olan kişilerin can güvenliği için şimdilik çok basit önlem olarak yolun eğimli ve güneş görmeyen kesimlerine tuz varilleri konulmasını en başta öneriyorum. En azından kar yağışlı havalarda bir kerecikte olsa tuzlama çalışmasının yapılmasını ifade ediyorum. Bu konuda yoğunlaşan düşünce ve tespitlerim konusunda gerekirse tekrar yazacağım. Sağlıcakla.

2 Ocak 2013 Çarşamba

AĞLARIM


Çam başına çıra koysam yanar mı?
Kuru dala koca kuşlar konar mı?
Yar bildiğim bir gün olsun anar mı?
            Güle hasret yâre hasret ağlarım
            Dile hasret söze hasret çağlarım.

Yüzüğünde al kırmızı taşı var
Şu dağların yürek yakan kışı var
Her gidişin önü sonu başı var
            Dala hasret kola hasret ağlarım
            Ele hasret güle hasret çağlarım.

Sıra dağlar uzum uzum uzadı
Kıramadım yol vermeyen azadı
Bahar geçti yeşil yaprak bozadı
Saza hasret tele hasret ağlarım
            Yele hasret göle hasret çağlarım

Yanar yürek bulanmışım bir küle
Yıllar yılı çekilmiyor her çile
Güzelliği yoğurmadım ah ile
            Beden hasret giden hasret ağlarım
            Düne hasret güne hasret çağlarım.

Bu dağlarda yuvalanmak zor imiş
İçin için yakıp duran kor imiş
Zirvelerde birikenler kar imiş
            Aylar hasret yıllar hasret ağlarım
            Boya hasret soya hasret çağlarım.

Çoban Çeşme akıp gider boşuna
Gamlar doldu bir lokmacık aşına
Sarıldıkça sabırların taşına
            Irmak hasret dere hasret ağlarım
            Söze hasret dize hasret çağlarım.

Halil Oral/Tavşanlı 2.01. 2013