23 Nisan 2013 Salı

RESSAMLARIMIZ VE DOĞA



Nisan ayının soğuk geçen günlerinden sonra doğayla kucaklaşmak oldukça sevindirici. İnsan doğada olunca özgürlüğü bir başka filizleniyor. Çocukluğunuza dönüp, çam ağaçlarının yeşil yapısı altında sessizliği dinleyerek yürüyüş yapmak keyif veriyor. Akışan suların şırıltısına guguk kuşunun melodisini ekleyince yepyeni ritimler yakalıyor insan. Beste yapsan yapılacak, türkü yaksan yakılacak. Kışlarda unuttuğumuz ne varsa önünüze serilmiş. Bülbül baharla yeniden dillenmiş. Çeşmeler şırıl şırıl, çimenler en taze yeşilini örtünüp yaza koşuyor.
Dağların sessizliğinde her kuşun sesini ayırt ediyor,  minnacık derelerden koşar adım giden suların çıkardığı şırıltıyı fark ediyorsunuz. Hele Tavşanlılı ressamlar yanınızdaysa; her kare tablo, her ses şiir olup doluyor yüreğinize. Fotoğraf makinelerinin deklanşörlerine basıldıkça çıkardığı ses sevinçleri çoğaltıyor.
Yolculuğumuz 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramının sabahında Tavşanlı şehir merkezinden başlıyor. Başlangıçta sorular peşpeşe geliyor. Dereler, çiçekler, ormanlar, insanlar, hayvanlar, evler ve dahası dilinize dolanıyor. Her geliş heyecan yüklenmiş şekilde boy veriyor. Sekbandemirli, Emet/ Yeniköy, Kışlademirli, Değirmisaz, Kızılbük, Çaldibi, Çobanlar, Soluganlar, Balıköy, Çıvgalar, Kadıköy, Yataklı, Öksüzler, Çaltılı, Kargılı, Çamalan, Şapçı, Şapçı dede, Köprücek Köyü manzaraları ressam hanımların fotoğraf makinalarındaki yerini çoktan alıyor. Eğrigözün eteklerindeki Çatak mevkisinde en sıcak çaylar yudumlanırken mis kokulu havayı ceplerine doldurmayı düşünüyor insan. Yetmişlik köy kadınlarının gönülden ikramlarına ve samimiyetlerine yeniden şahit oluyorsunuz. Kızılbük Köyünde Ali Rıza Çalışkan bey ve eşinin ressam hanımları görünce kardeşini görmüşçesine sevinişini yüreğinize kaydediyorsunuz. Çobanlar Köyü yöresinde görülen demir cevheri betonlaşan yüreğinizi yumuşatıyor. Yine Çobanlar köyünde, ota çapa sallayan Ayşe ninenin sıcaklığı yüreğinizdeki soğukluğun yanında Eğrigözün üşüten beyaz karlarını  bile eritiyor. Ayşe nine ressam hanımların ilgisine hayranlıkla bakarken kiraz mevsimine yeni davetler veriyor. Merkep sırtında Çatağın yeşil derinliklerine yol alan amca, acelesi olmasına rağmen poz vermeyi ihmal etmiyor. Poz verirken doğallığı korumaktan gocunmuyor, gocundurtmuyor. Doğa ve insan manzaraları içinde gelgitler yaparken ve mest olurken, deklanşörler her kareyi kaçırmamanın telaşını yaşıyor. Yeşillikler içindeki kertenkelenin, karıncanın, kamlumbağanın doğayla uyumunu hayranlıkla izlemek şiirleri çoğaltıyor. Yağlıboya tabloları herkes görsün diye gökyüzüne asmayı hayal ediyorsunuz. Poşetine “soğan doldurveren mi” diyen ninenin samimiyetini resmetmek aklınıza düşüyor.  Vaktin telaşına düşen Gülseren hanım, koşuyor koşturuyor. Nesrin, Melek, Suzan, Pınar, Bilgen, Füsun hanımlar doğanın sunduğu renkleri gözlerine dikmekten öte gönüllerine yapıştırıyorlar. Kışlademirli Köyündeki Emine Teyzenin bükülen beli yılları resmediyorcasına fotoğraf karelerine giriyor. Girerken düşünüyorsunuz çok şeyi.  Kokar ağacın kadifemsi , dağ sümbülünün mor rengi fırçanıza bulaşıyor yumuşacık. Rukiye’nin, Ayşe’nin, pampak kuzuları ürkek ürkek sevişinin mutluluğunu yaşıyorsunuz an an. Çaltılı köyünde yeşil urbalarını örtünmüş çevreyi  gösterebilmenin heyecanını yaşayan köy imamına alkışlar tutuyorsunuz. Cami avlusunda çay ikram eden amcanın gönülden verişini gözlüyorsunuz. Akil adam bu diyorsunuz içinizden. Soluganlar yolunda olup biteni anlamaya çalışan kaplumbağaya uzum uzadıya bakıyor, bakıyorsunuz. Mustafa Uysal’ın organizasyonuna katkılarının teşekkürle ödenmeyecek kadar önemli olduğunu düşünürken ne yapacağınızı bile bilemiyorsunuz.

Velhasıl 23 Nisan tam bir doğa şölenine dönüşüyor ressam hanımlarımızla birlikte. Doğanın en gerçek rengine, tüm köylerde insanlarımızın samimiyetine, çevremizin doğal güzelliğine, tabiatın uyanışına hep birlikte şahit oluyoruz. Şahitliğimiz hayra, ressamlarımızın tabloları da bugüne ışık tutar inşallah. Sağlıcakla. 

Hiç yorum yok: