24 Aralık 2012 Pazartesi

OLMAZ MI?


OLMAZ MI?

Ay analar gülümsedim gülmedim
Karanlık mı ak mı dünya bilmedim
Avucumda haram ekmek bölmedim
Huzura varınca gülsek olmaz mı?

Doğruluğun kuyusunu kazmadım
Dost görünüp kuş yuvası bozmadım
Yol üstünde karıncayı ezmedim
Huzura durunca bilsek olmaz mı?

Hile hurda okunurken yüzlerden
İlmeğini saydım türlü bezlerden
Bellolurmuş kara kışlar güzlerden
Huzura erince gelsek olmaz mı?

Efelendi kimi kimide vurdu
Unutuldu helal harama durdu
Lanetli yolların ağını kurdu
Huzura verince silsek olmaz mı?

Çoban Çeşmesi’yim içim ağladı
Derin baktı sözü öze bağladı
Derdi derde vurdu derman sağladı
Huzura serince salsak olmaz mı?

Halil Oral/Tavşanlı 24.12.2012

AĞLADIM


AĞLARIM

Daha dün giymiştim üstüme allar
Önümde var idi uzunca yollar
Bedenler taşırken omuzda sallar
Bir gidene bir kalana ağladım.

Mevsim kışa akmış güllerim solmuş
Gecenin içine karanlık dolmuş
Renkleri kaybolmuş karası bolmuş
Bir gidene bir kalana ağladım.

Uzun uzun çaldı saatin zili
Yelkovan delirdi tükendi pili
İçime aktıkça gözlerin seli
Bir gidene bir kalana ağladım.

Saatler çıldırmış vermiyor mola
İçimi dökerim sona beş kala
Işıklar kaybolmuş nem de ne ola
Bir gidene bir kalana ağlarım.

Çoban Çeşmesiyim daraldı içim
Bu mevsim bu vakit olur mu seçim
Hayaller düş olmuş bozulmuş biçim
Bir gidene bir kalana ağladım.

Halil Oral/Tavşanlı 24.12.2012

TOPRAK



Köyden köye aştım düşünce yola
İçimde sevdalar örüyor toprak
Umudu bağladım her yeşil dala
Tenini tenime sürüyor toprak.

Dilimde destanlar az gelir ona
Ekmektir lokmadır noksansız cana
Dönüşler mutlaktır topraktan hana
Yatağı döşeği seriyor toprak.

Allah'tan dileyen toprak dilesin
Ağaçlar diktikçe aşka gelesin
Giderse gelemez bunu bilesin
Rüzgârla yağmurla yürüyor toprak.

Dağ desem göl olup çıkar karşıma
Şiirde dil olur sevda marşıma
Bereket kattıkça gönül çarşıma
Sevdayı önlere seriyor toprak

Onda serpiliyor sümbülle suna
Gün olup girilir yakasız dona
Gelişim ondandır gidişat ona
Günahı ayıbı bürüyor toprak..

Kıyamet kopsa da fidan dikilsin
Tavını buldukça tohum ekilsin
Çevrenin pisliği ayrı çekilsin
Atıkla ilaçla çürüyor toprak.

Asırlar boyunca sürer bu dava
Kurusu yem olur yeşili hava
Vermese dolar mı ocakta tava
İnsanın aczini görüyor toprak.

Dökülür dilimden bir toprak lafı
Üstünde dolanır yaparım gafı
Çaresize vatan hem de en safı
İhanet edeni dürüyor toprak.

Kendine emrolan yoldan sapamaz
Açlığa kıtlığa gözü kapamaz
Onun yaptığını kimse yapamaz
Birini katlayıp veriyor toprak..

Çoban Çeşmesi’yim boyum ufacık
Toprak deyip lafı kesmem kısacık
Ona sahiplenen çekmez tasacık
Sıcağı soğuğu deriyor toprak

Halil Oral/Tavşanlı 26/5/2012

12 Aralık 2012 Çarşamba

ÇOCUK VE ZAMAN


Herhangi bir hareketin kendinden önce ve sonra gelen hareketlerle bağlantılanmasına kural denir. Yazılı olmasa da sokakta yürümenin bile toplumsal kuralları vardır. Herhangi bir hareketin başka bir hareketle, herhangi bir sözcüğün bir başka sözcükle arasındaki bağlantısının karşılaştırılması da bir muhasebe işidir. Muhasebe yapabilmek için beyin organının çok fazla devreye girmesine bile gerek yoktur. Hareket ve sözcükler somut olunca bağlantı kurmak için gerekli alt yapı zaten hazır olur. Rakamlar arasındaki bağlantı da öyledir.
Bağlantı olayı arttıkça anne karnındaki bebeğin bile bulunduğu yere ve mesafeye daha fazla sahiplenmesi olur. Bu mesafe ve zaman çoğaldıkça bebek bulunduğu yer ve mekâna inanıp güvenmeye başlar. İçinde bir inanç oluşur. Sevilip sayıldığını gören çocuk da kendiliğinden bir güven oluşur. Başkasına ait yer ve zamana ihtiyaç duyan çocuk sürekliliğine inandığı amca, dayı hala, teyze vb. ait yerlere inanır. Bu daha sonra tecrübe ve becerilerle toplumda bulunan insanlara doğru gider. İnandıkça ve toplum tarafından sevilip sayıldıkça karşısındakilere karşı güveni artar. Karşısında bulunanların da güvenilir olduğunu düşünür.
Böylesine bir girişten sonra asıl gelmek istediğim nokta futbol müsabakaları. Buna bağlı olarak Tavşanlı TKİ Linyitspor taraftarıyla, Kütahya Spor ya da sporseverlerin davranışlarının muhasebesini yapmak. Son günlerde taraftarların sergilediği hareketler ister istemez bu alanda yazmaya mecbur kıldı.
Spor adına bir araya gelen insanlar karşılıklı sevgi ve saygıyı öne çıkarmazlarsa birbirlerine olan inanç ve güvenleri ortadan kalkar. İnanç ve güveni sarsılan insanın sporun güzelliği adına hangi yer ve zamanı kazanabilir.
İnsan çocukluğundan itibaren maddelerden çıkan sesleri bile tanımaya çalışır. Çarptığı, sürtündüğü, dokunduğu maddelerden çıkan sesleri bile anlamaya gayret eder. Tanıdıkça özelliklerini kavrar. Maddeye göre tepki vermesini öğrenir.
Bu öğrenim ve kavrayışla sertliğe sertlikle cevap vermeye kalkışır. Sertin sertle çarpışmasından kıvılcım çıkması muhtemeldir. Çarpışmanın ardından yangınların çıkması beklenen bir şeydir. Bu yangın çarpışan maddelerle kalmayıp çevreyi de yakar.
Çevreyi yakmaya, sevgi, saygı, hoşgörü, güven, inanç gibi kavramları o yangınla tüketmeye kimsenin hakkı olamaz. Herkesin muhasebe yaparak kuralları gözden geçirmesi gerekir.
Kibir de kendini beğenmişle aynı ailedendir. Bugün üst gruplarda oynayan bir takımımız varsa, alt grup ve kümelerde oynayan takımları küçük görmek, aşağılamak gibi bir davranışı olamaz. Eğer olursa bu kibirlenmektir. Bugün alt kümelerde oynayan takımımız yarın üst kümelerde olabilir. Altta veya üstte her nerede olursa olsun hepsini sevgiyle kucaklamak erdemin ta kendisidir. Alttaki üsttekini taşlıyorsa(!) bunun adı da kıskançlıktır. Kibir de kıskançlık da insana, dolayısıyla topluma zarar veren, yiyip bitiren şeylerdendir. Huzur içinde yaşamak istiyorsak bu kavramları yüreğimizden söküp atmalıyız.
Linyit spor takımı da bizim, Kütahya Spor da. Tavşanlı da bizim Kütahya da. Tarihe hangi sıfatlarla geçmek istersiniz? Hangi ayrılık rüzgârlarının kucağındasınız. Kız bizim, oğlan bizimken düşmanca tohumlar ekenler kim? Oyuncusundan, yöneticisine, taraftarından, yazıp çizenine herkes sorumluluğunu bilmelidir. Tarihin elleri yakalarında olur yoksa.
Herkes en kısa zamanda muhasebesini yapmalıdır. Milletvekili, Kaymakam, Vali dâhil herkes attığı twite bile dikkat etmelidir.
Taraftar grubu içinde yer alanlar söylem ve davranışlarına çeki düzen vermelidir. Kimse yüreğinin kuyusundan rastgele şeyler çıkarıp orta yere atma efeliğinde olmamalıdır. Varsa bu durumda olanlar efeliği başka yerde yapsın. Edilen küfrün, yapılan bir çirkin davranışın sonuçlarını bu toplum çekmek zorunda değildir. Her davranışın bir karşılığı vardır. Herkes sevecekse adam gibi sevmelidir.  Tavşanlı’yı, Linyit Sporu, Kütahya’yı, Kütahya Sporu ve ahalisini seven hangi taraftardır maç öncesi ve sonrası kavga ortamını hortlatan. Ah ki ah!
Birbirimizin yağıyla ciğerini kavurmanın gayretinde olacakken, olanlara bakın. Kimse benim sevdiğimi sevmek durumunda değildir ama ilimize gelen takımların taraftarı içinde yer almak da sorumsuzluktur. İnsanın kendine saygısı olur önce. Orda yer almak kendi kendini bileylemektir. Kaşımaktır her şeyden önce. İlimize başka illerden gelen futbol takımları da bizim çocuklarımızdır. Hatta taraftarı da kardeşimiz. Polis bizim polisimiz. Herkes anne karnındaki çocuk gibi, bulunduğu yer ve zamanla bağlantılı davranış sergileyip muhasebe yapmalıdır.
Bir diğer çağrımda İl ve ilçemizin yöneticileri, emniyet birimleri, takım yöneticileri taraftara ve halka yönelik bilinçlendirme yollarını aramalıdırlar. Takımı saha da desteklediğini sanan taraftar grubunun gayri nizami tutumlarını önleyecek tedbirleri almalıdırlar. Yoksa bu kavga geleneği ve kültürüyle tarihe geçeceğiz. Bu durum hepimizin utancı olur. Sağlıcakla.

8 Aralık 2012 Cumartesi

HAYDİ HAYIRLISI



Her yazıya başlayışımda babam ve dedem gözlerimin önüne gelir. Kimi zaman söyledikleri bugün gibi gözlerimin önüne dikilir. “Bugünü düne eşit olan zarardadır” diyen onlardı. Nerden duyup, nerden okuyup dillerine pelesenk olmuştu bilmem ki.

5 Aralık 2012 Çarşamba

LAF LAFI AÇARKEN


Laf lafı açıyor çoğu zaman. Konuştukça anlaşılıyor bazı şeyler. Anlaşıldıkça neyi nasıl yapacağının karar aşamasına geliyor insan. Meseleler netleşiyor, çözüm