5 Şubat 2014 Çarşamba

İKRAM YARIŞLARI


Dedemin nesli derken ebemin masallarından bahsederim hep. Hatta anamın mutfak araç, gereçlerinin evriminden, kış kurutmalık sebzelerinden dem vurur dururum. Bu vuruş iyiye mi kötüye mi diye de kendi içimde ölçüler tutmaya çalışırım. Duygular, düşünceler arasında gelgitler yapar durur. Hangisi eğri hangisi doğru karıştıkça apışır kalırım.
Büyük dedemin ölümünü hatırlarım bir de. O günlerde komşular arasında var olan sosyal dayanışmayı bugün gibi hatırlarım.  Cenaze evine yapılan ikramları, okunan kuranları çocuk hafızam nasılda kaydetmiş.  Komşu köylerden taziyeye gelen misafirlerle ilgilenmek bile komşulara düşerdi. Hiç kimse cenaze sahiplerinden ikramda bulunmasını beklemezdi. Aksine herkes ikramda bulunmanın gayretinde olurdu. Ağlayışlar sessiz sedasız, içten içe kalırdı.
Güncel uygulamalar nasıl da farklılaştı. Bu farklılaşma karşısında hangisi doğru hangisi yanlış şaşırıp kalıyorum nedense. Cenaze namazına katılanlara düğünlük yemekler  ikram etmezse ayıplanacak duruma geldi. Of Allah’ım!… Bu konuda usta aşçılar görevlendirmeye başladı cenaze sahipleri. Günlerce hastalıkla mücadele edilmiş, masraflar çekilmiş ekonomik olarak yıpranmış pek çok cenaze sahibi ikramda bulunabilmenin telaş ve masrafın kaygısına düşüyor artık. Düşmese ayıplanacak alimallah. Günah işlemiş algısı oluştu, oluşacak.
Geçtiğimiz günlerde bizim mahallede oturan güney doğulu bir komşumuz vefat etti. Laf lafı açtı, konu güney doğudaki cenaze defin ve sonrasındaki uygulamalara geldi. Taziye çadırı kurulup taziyeler burada kabul edilirmiş. Hatta bir hafta boyunca taziyeye gelenlere konu komşu ikramda bulunurmuş. Kesintisiz kuranlar okunurmuş. Tıpkı büyük dedemin ölümünde olduğu gibi. 
Trakya’da düğünlere katıldım. Düğün sahibi gelen gidenin ağırlama telaşında bile kalmıyor. Sadece hoş geldin demekle mükellef. Gerisi komşuların omuzlarında. Kahvaltısından, yemeğine kuş sütü eksik yani. Sonrası bırakın köyleri kent merkezlerinde bile sürüp giden akraba günleri. Akrabalar akrabalığın huzurunu yaşıyor, yeni nesiller birbirine yakın olmanın keyfini sürüyor. Hay Allah.. Ben en yakın akrabalarımın çocuklarıyla karşılaşsam tanıyamaz durumdayım. Ne acı!
Bu konularda iddia öne sürecek donanımda olmadığımı ifade edeyim.  Dünle bugün arasında yaptığım karşılaştırmalarda gördüğüm zıtlıklar kafamı karıştırıyor o kadar. O karışıklıkla klavyenin tuşlarına basıyorum.
Büyük kentlerin ilçe belediyelerinde gördüğüm bir başka uygulamadan bahsetmek isterim bir de. Hangi evde düğün var, hangi evde cenaze var. İlçe belediyesi düğün çadırını, çay ikram aracını kurup elemanlarıyla ikram hizmeti sunuyor. Cenazeler de de aynı uygulama sürüp gidiyor. Bence sosyal destek.   Ne de, güzel uygulama..
Geçtiğimiz haftalarda Koşu ilçelerimizden Emet’in köylerinden birinde cenaze namazına katıldım. İlçe müftüsü orada hazır. Telkinler, vaazlar.. Nerede, hangi köyde cenaze varsa müftü bey mutlaka orada olurmuş.. Alkış tutmak geliyor içimden.
Şimdi benim kafamda bile doğru-yanlış, haram- helal kavramları birbirine karışık. İlim sahipleri yanlış uygulamaları ifade edip toplumu aydınlatmak durumunda değiller mi? Geleneklerimiz, örfümüz, kültürümüz hatta dini değerlerimiz gıdım gıdım şekil değiştirmiyor mu? Algılar farklılaşmıyor mu? Değişen algıyla yanlışlar doğruyla yer değiştirmiyor mu?
Yanlışlarımız konusunda kim, hangi kurum, hangi müessese toplumsal bilinç oluşturacak. İfade ettiklerim konusunda bir yanlışım varsa kim beni bilgilendirecek. Örfümü âdetimi, geleneklerimi, hatta dini inançlarımı kim bana yeniden anlatacak.
Özellikle cenaze evinden ikram yarışına girildiği nokta da kim doğruları haykıracak. Donanımlı olanlar öne çıksın. Sağlıcakla