12 Mart 2017 Pazar

UZAK KÖYLER



Her birimizin geçmişinde köye dair anılar vardır. Tarım toplumundan şehir toplumuna adapte olmaya çalışan insanların köye dair anıları kimi zaman depreşir gelir. Yılankavi sokaklar, ahşap evler, çatısında duman çıkan bacalar, avlu kapıları, kapılarda tokmaklar, yenice doğmuş kuzu sesleri, büyükbaş böğürtüleri, folluğa yumurtasını bıraktığını haber veren çil çil tavuklar. Uzaktan uzağa bağıran horozlar. Bayramlar, haftayı dolduran düğünler. Sabanla çift süren analar babalar. Döğenle harman süren kadınlar. Çamaşır kazanları, bulgur - buğday sergileri, pekmez kazanları. Dokuma tezgâhları, yüklükler, sütlükler, sergenler, odaların tavan altını dolanan raflar, kireç kokusu.. Arılar kuşlar, yağmurlar, toprağın kokusu.. Çeşmeler, gelinler, genç kızlar. Say da say!.Geleneksel kırsal yaşam kültürüne dair ne varsa say kardeşim. Saymaktan zarar gelmez. Saydıkça hatırlarız çok şeyi. Saydıkça yitip gidenleri, gitmeyenleri ölçüye vurma vakti gelir. Unuttuğumuz çok şey depreşir gelir derinlerden kim bilir. Kaydettiklerimizin, kaybettiklerimizin yanında ölçüsü nedir bilinmez ama düşünmek güzeldir yine de.
Kaybettiklerimizi gördükçe kaydetmediklerimizi kayda koyulur insan. Hatta bu konuda yüksek lisans/doktora tezleri hazırlanmalı artık. Geleneksel kırsal yaşama dair ne varsa kayıt altına alınmalı. Alınmazsa? Kökümüzü unuturuz kökümüzü. Kökümüz tarihimizdir. Tarihimiz geleceğimizdir.
Tavşanlı’nın Sesi Gazetesiyle köylerde yaptığımız tarih ve kültür çalışması gazete arşivinde öylece duruyor. Kayıt düşme adına yapılmış önemli bir çalışma. Ciddi zaman ve emek verilmiş bir çalışma. Bu çalışmaya birileri sahip çıkmalı, kütüphane raflarına girmesini sağlamalı. Köylerin mimari karakterinden, kültürel karakterine pek çok içeriği içinde barındıran bu çalışmayı tarihsel bir görev olarak ortaya koymalı kurumlarımız.
Geçenlerde Başbakanlık Baş danışmanlarından biri kültür sarayındaki sunumunda Avrupa’nın mimari dokusu üzerindeki konulara yer verdi. Hatta ülkemizle kıyaslama yaptı. Durum vahim yani. Mimari doku ne kadar önemli oysa. Kültür dokusu ne kadar kıymetli. Tarih ne kadar mühim. Bu kıymetin değerini önemsemezsek, dikkat etmezsek vay halimize. Hem de vay ki vay!
Geniş bir alanı kaplayan dağlar, ovalar, ve sular bağlamında çok farklı özellikleri olan İlçemizin kırsal tarih ve kültürü daha fazla yok olmadan sahip çıkılması lazım. Halk kültüründen folkloruna kayda geçirmemiz lazım. Bunları canlı ve diri kılmamız lazım.
Önemli bir gerçeğimiz ki, kırsal yaşamın modern insan yaşamına uymadığı yönündeki psikolojik algılar bu konudaki çalışmaları güdükleştiriyor. Çözülen köy nüfusu özentiyle kentlerin varoşlarını oluşturuyor. Köylerin iç ve dış göçle boşalması sonucu köyler hatta evler ölüyor. Asri yaşamın hevesine kapılan insanımız köye dair ne varsa yok ediyor ya da kendiliğinden yok oluşa gidiyor. Yalan diyen varsa ilçemin 9-10  km çevresindeki köylere gidip bir baksın. Bu yok oluşla tarih kayboluyor, kültür ölüyor kültür. Tarım ve hayvancılık ekonomisin sürmediği, genç nüfusun terk ettiği köylerde haraplaşma son sürat devam ediyor. Korkarım ki çok yakın zamanda pek çok köy arkeolojik harabeye dönüşecek.
İşte bunun için “Örnek köy” projesi diyoruz. Bunun için kırsal yaşam ve kültürünün korunması gelecek kuşaklara taşınması önemli diyoruz. Her köyün bir müzesi olmalı diyoruz. Her köyde kırsal mimariyi yaşatacak örnek evler seçilip korunmalı diyoruz.
Bunu yaparken yaşanan sürece değer verme, belgeleme, dikkat çekme, koruma ve daha önemlisi geleceğe taşıma, taşırken kökü unutmamak söz konusudur.
Geleneksel yaşam bir değerdir. Bu değere gönülden sahip çıkmak tarihsel sorumluluğumuzdur.

Orda bir köy var uzakta… Sağlıcakla.