12 Aralık 2012 Çarşamba

ÇOCUK VE ZAMAN


Herhangi bir hareketin kendinden önce ve sonra gelen hareketlerle bağlantılanmasına kural denir. Yazılı olmasa da sokakta yürümenin bile toplumsal kuralları vardır. Herhangi bir hareketin başka bir hareketle, herhangi bir sözcüğün bir başka sözcükle arasındaki bağlantısının karşılaştırılması da bir muhasebe işidir. Muhasebe yapabilmek için beyin organının çok fazla devreye girmesine bile gerek yoktur. Hareket ve sözcükler somut olunca bağlantı kurmak için gerekli alt yapı zaten hazır olur. Rakamlar arasındaki bağlantı da öyledir.
Bağlantı olayı arttıkça anne karnındaki bebeğin bile bulunduğu yere ve mesafeye daha fazla sahiplenmesi olur. Bu mesafe ve zaman çoğaldıkça bebek bulunduğu yer ve mekâna inanıp güvenmeye başlar. İçinde bir inanç oluşur. Sevilip sayıldığını gören çocuk da kendiliğinden bir güven oluşur. Başkasına ait yer ve zamana ihtiyaç duyan çocuk sürekliliğine inandığı amca, dayı hala, teyze vb. ait yerlere inanır. Bu daha sonra tecrübe ve becerilerle toplumda bulunan insanlara doğru gider. İnandıkça ve toplum tarafından sevilip sayıldıkça karşısındakilere karşı güveni artar. Karşısında bulunanların da güvenilir olduğunu düşünür.
Böylesine bir girişten sonra asıl gelmek istediğim nokta futbol müsabakaları. Buna bağlı olarak Tavşanlı TKİ Linyitspor taraftarıyla, Kütahya Spor ya da sporseverlerin davranışlarının muhasebesini yapmak. Son günlerde taraftarların sergilediği hareketler ister istemez bu alanda yazmaya mecbur kıldı.
Spor adına bir araya gelen insanlar karşılıklı sevgi ve saygıyı öne çıkarmazlarsa birbirlerine olan inanç ve güvenleri ortadan kalkar. İnanç ve güveni sarsılan insanın sporun güzelliği adına hangi yer ve zamanı kazanabilir.
İnsan çocukluğundan itibaren maddelerden çıkan sesleri bile tanımaya çalışır. Çarptığı, sürtündüğü, dokunduğu maddelerden çıkan sesleri bile anlamaya gayret eder. Tanıdıkça özelliklerini kavrar. Maddeye göre tepki vermesini öğrenir.
Bu öğrenim ve kavrayışla sertliğe sertlikle cevap vermeye kalkışır. Sertin sertle çarpışmasından kıvılcım çıkması muhtemeldir. Çarpışmanın ardından yangınların çıkması beklenen bir şeydir. Bu yangın çarpışan maddelerle kalmayıp çevreyi de yakar.
Çevreyi yakmaya, sevgi, saygı, hoşgörü, güven, inanç gibi kavramları o yangınla tüketmeye kimsenin hakkı olamaz. Herkesin muhasebe yaparak kuralları gözden geçirmesi gerekir.
Kibir de kendini beğenmişle aynı ailedendir. Bugün üst gruplarda oynayan bir takımımız varsa, alt grup ve kümelerde oynayan takımları küçük görmek, aşağılamak gibi bir davranışı olamaz. Eğer olursa bu kibirlenmektir. Bugün alt kümelerde oynayan takımımız yarın üst kümelerde olabilir. Altta veya üstte her nerede olursa olsun hepsini sevgiyle kucaklamak erdemin ta kendisidir. Alttaki üsttekini taşlıyorsa(!) bunun adı da kıskançlıktır. Kibir de kıskançlık da insana, dolayısıyla topluma zarar veren, yiyip bitiren şeylerdendir. Huzur içinde yaşamak istiyorsak bu kavramları yüreğimizden söküp atmalıyız.
Linyit spor takımı da bizim, Kütahya Spor da. Tavşanlı da bizim Kütahya da. Tarihe hangi sıfatlarla geçmek istersiniz? Hangi ayrılık rüzgârlarının kucağındasınız. Kız bizim, oğlan bizimken düşmanca tohumlar ekenler kim? Oyuncusundan, yöneticisine, taraftarından, yazıp çizenine herkes sorumluluğunu bilmelidir. Tarihin elleri yakalarında olur yoksa.
Herkes en kısa zamanda muhasebesini yapmalıdır. Milletvekili, Kaymakam, Vali dâhil herkes attığı twite bile dikkat etmelidir.
Taraftar grubu içinde yer alanlar söylem ve davranışlarına çeki düzen vermelidir. Kimse yüreğinin kuyusundan rastgele şeyler çıkarıp orta yere atma efeliğinde olmamalıdır. Varsa bu durumda olanlar efeliği başka yerde yapsın. Edilen küfrün, yapılan bir çirkin davranışın sonuçlarını bu toplum çekmek zorunda değildir. Her davranışın bir karşılığı vardır. Herkes sevecekse adam gibi sevmelidir.  Tavşanlı’yı, Linyit Sporu, Kütahya’yı, Kütahya Sporu ve ahalisini seven hangi taraftardır maç öncesi ve sonrası kavga ortamını hortlatan. Ah ki ah!
Birbirimizin yağıyla ciğerini kavurmanın gayretinde olacakken, olanlara bakın. Kimse benim sevdiğimi sevmek durumunda değildir ama ilimize gelen takımların taraftarı içinde yer almak da sorumsuzluktur. İnsanın kendine saygısı olur önce. Orda yer almak kendi kendini bileylemektir. Kaşımaktır her şeyden önce. İlimize başka illerden gelen futbol takımları da bizim çocuklarımızdır. Hatta taraftarı da kardeşimiz. Polis bizim polisimiz. Herkes anne karnındaki çocuk gibi, bulunduğu yer ve zamanla bağlantılı davranış sergileyip muhasebe yapmalıdır.
Bir diğer çağrımda İl ve ilçemizin yöneticileri, emniyet birimleri, takım yöneticileri taraftara ve halka yönelik bilinçlendirme yollarını aramalıdırlar. Takımı saha da desteklediğini sanan taraftar grubunun gayri nizami tutumlarını önleyecek tedbirleri almalıdırlar. Yoksa bu kavga geleneği ve kültürüyle tarihe geçeceğiz. Bu durum hepimizin utancı olur. Sağlıcakla.

Hiç yorum yok: