Herhangi bir hareketin kendinden
önce ve sonra gelen hareketlerle bağlantılanmasına kural denir. Yazılı olmasa
da sokakta yürümenin bile toplumsal kuralları vardır. Herhangi bir hareketin
başka bir hareketle, herhangi bir sözcüğün bir başka sözcükle arasındaki
bağlantısının karşılaştırılması da bir muhasebe işidir. Muhasebe yapabilmek için
beyin organının çok fazla devreye girmesine bile gerek yoktur. Hareket ve sözcükler
somut olunca bağlantı kurmak için gerekli alt yapı zaten hazır olur. Rakamlar
arasındaki bağlantı da öyledir.
Bağlantı olayı arttıkça anne karnındaki
bebeğin bile bulunduğu yere ve mesafeye daha fazla sahiplenmesi olur. Bu mesafe
ve zaman çoğaldıkça bebek bulunduğu yer ve mekâna inanıp güvenmeye başlar.
İçinde bir inanç oluşur. Sevilip sayıldığını gören çocuk da kendiliğinden bir
güven oluşur. Başkasına ait yer ve zamana ihtiyaç duyan çocuk sürekliliğine
inandığı amca, dayı hala, teyze vb. ait yerlere inanır. Bu daha sonra tecrübe
ve becerilerle toplumda bulunan insanlara doğru gider. İnandıkça ve toplum
tarafından sevilip sayıldıkça karşısındakilere karşı güveni artar. Karşısında
bulunanların da güvenilir olduğunu düşünür.
Böylesine bir girişten sonra asıl
gelmek istediğim nokta futbol müsabakaları. Buna bağlı olarak Tavşanlı TKİ
Linyitspor taraftarıyla, Kütahya Spor ya da sporseverlerin davranışlarının
muhasebesini yapmak. Son günlerde taraftarların sergilediği hareketler ister
istemez bu alanda yazmaya mecbur kıldı.
Spor adına bir araya gelen insanlar
karşılıklı sevgi ve saygıyı öne çıkarmazlarsa birbirlerine olan inanç ve
güvenleri ortadan kalkar. İnanç ve güveni sarsılan insanın sporun güzelliği
adına hangi yer ve zamanı kazanabilir.
İnsan çocukluğundan itibaren
maddelerden çıkan sesleri bile tanımaya çalışır. Çarptığı, sürtündüğü,
dokunduğu maddelerden çıkan sesleri bile anlamaya gayret eder. Tanıdıkça
özelliklerini kavrar. Maddeye göre tepki vermesini öğrenir.
Bu öğrenim ve kavrayışla sertliğe
sertlikle cevap vermeye kalkışır. Sertin sertle çarpışmasından kıvılcım çıkması
muhtemeldir. Çarpışmanın ardından yangınların çıkması beklenen bir şeydir. Bu
yangın çarpışan maddelerle kalmayıp çevreyi de yakar.
Çevreyi yakmaya, sevgi, saygı,
hoşgörü, güven, inanç gibi kavramları o yangınla tüketmeye kimsenin hakkı
olamaz. Herkesin muhasebe yaparak kuralları gözden geçirmesi gerekir.
Kibir de kendini beğenmişle aynı
ailedendir. Bugün üst gruplarda oynayan bir takımımız varsa, alt grup ve
kümelerde oynayan takımları küçük görmek, aşağılamak gibi bir davranışı olamaz.
Eğer olursa bu kibirlenmektir. Bugün alt kümelerde oynayan takımımız yarın üst
kümelerde olabilir. Altta veya üstte her nerede olursa olsun hepsini sevgiyle
kucaklamak erdemin ta kendisidir. Alttaki üsttekini taşlıyorsa(!) bunun adı da
kıskançlıktır. Kibir de kıskançlık da insana, dolayısıyla topluma zarar veren,
yiyip bitiren şeylerdendir. Huzur içinde yaşamak istiyorsak bu kavramları
yüreğimizden söküp atmalıyız.
Linyit spor takımı da bizim,
Kütahya Spor da. Tavşanlı da bizim Kütahya da. Tarihe hangi sıfatlarla geçmek
istersiniz? Hangi ayrılık rüzgârlarının kucağındasınız. Kız bizim, oğlan
bizimken düşmanca tohumlar ekenler kim? Oyuncusundan, yöneticisine,
taraftarından, yazıp çizenine herkes sorumluluğunu bilmelidir. Tarihin elleri
yakalarında olur yoksa.
Herkes en kısa zamanda muhasebesini
yapmalıdır. Milletvekili, Kaymakam, Vali dâhil herkes attığı twite bile dikkat
etmelidir.
Taraftar grubu içinde yer alanlar
söylem ve davranışlarına çeki düzen vermelidir. Kimse yüreğinin kuyusundan
rastgele şeyler çıkarıp orta yere atma efeliğinde olmamalıdır. Varsa bu durumda
olanlar efeliği başka yerde yapsın. Edilen küfrün, yapılan bir çirkin
davranışın sonuçlarını bu toplum çekmek zorunda değildir. Her davranışın bir
karşılığı vardır. Herkes sevecekse adam gibi sevmelidir. Tavşanlı’yı, Linyit Sporu, Kütahya’yı, Kütahya
Sporu ve ahalisini seven hangi taraftardır maç öncesi ve sonrası kavga ortamını
hortlatan. Ah ki ah!
Birbirimizin yağıyla ciğerini
kavurmanın gayretinde olacakken, olanlara bakın. Kimse benim sevdiğimi sevmek
durumunda değildir ama ilimize gelen takımların taraftarı içinde yer almak da
sorumsuzluktur. İnsanın kendine saygısı olur önce. Orda yer almak kendi kendini
bileylemektir. Kaşımaktır her şeyden önce. İlimize başka illerden gelen futbol
takımları da bizim çocuklarımızdır. Hatta taraftarı da kardeşimiz. Polis bizim
polisimiz. Herkes anne karnındaki çocuk gibi, bulunduğu yer ve zamanla
bağlantılı davranış sergileyip muhasebe yapmalıdır.
Bir diğer çağrımda İl ve ilçemizin
yöneticileri, emniyet birimleri, takım yöneticileri taraftara ve halka yönelik
bilinçlendirme yollarını aramalıdırlar. Takımı saha da desteklediğini sanan
taraftar grubunun gayri nizami tutumlarını önleyecek tedbirleri almalıdırlar.
Yoksa bu kavga geleneği ve kültürüyle tarihe geçeceğiz. Bu durum hepimizin
utancı olur. Sağlıcakla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder