Kelebek misali ömrümüz bir gün
olsaydı, o güne neleri sığdırmaya çalışırdık acaba?. Yerle bir olmak, zenginken
yoksul olmak saniyelerin meselesi. Gördük, gözledik. Pek çok ibretlik hikâyeyi
birinci ağızlardan dinledik.
Arada da olsa konforu bırakıp trene
binmeli insan. Yaya yollar yürümeli farkına varmak, vardırmak için. Çadıra baş
sokmalı havaya kar düşen gecelerde….
Gök boşalmadan, yer titremeden
doyurmalı insan sokak köpeğini. Bir bebeği gözleriyle sevmeli. Hatırlamalı
insan. Duymalı. Görebilmeli. Hissetmeli.. anca öyle zenginleşir insanın ruhu be
kardeş!
An’a neler sığmaz ki! Anda neler
olmaz ki!. Ölümü oyalayan insanın, insanlık önceliği olduğu zaman pek çoğu
sırlı izler bırakırdı dünyaya. Yaşamı alçaltarak yaralayan, hatta insani
varlığını yok edenlere karşı güzelliğe dair duruş göstermeli. Gülümsemek,
gülümsetmek ve içimizdeki insanlık şarkısını duymak için.
Ölümü bilmeyen yaşamayı da
bilmezmiş. Köre denizi anlatmak kadar zordur ölümü bilmeyene yaşamayı anlatmak.
Ya, aynen öyle…
Yaşamak farkında olmaktır çok
şeyin. Genel huzur, topyekûn mutluluk, farkında olmaktan geçer yeğenim! Ölümü bilmek “çok şeydir” demek yetmez. Her
şeydir aslında. Ölümü bilmeyenler hayata yenilip kaybolmakla kalsa iyi. Bilmeyenler
kimi vakit insanlığın yaşam yollarını tıkıyorlar be kardeş. Ne acı, ne vahşice!
Ne büyük aldanış. Uf, ufff!
Ruhsal ve vicdani rahatlık,
bilmekten geçer. Akademik bilgiyle
donanmış niceler ya da paranın gücüne sığınan oncalar bilgisizliğin
bilgeliğinde hangi huzurun kucağında olurlar ki!
Ölüm, ümit meselesidir bir yandan.
Ümit etmeyenin yaşamı nedir ki.. of, offf!
Ölümü bilenlerin güven duygusu
farklıdır. Çevresine verdiği huzur, mutluluk apayrıdır. İnsaf ve merhameti,
anlayış ve sevgisi bambaşkadır. Ölümü bilen insanları denizlerdeki kıyılara
benzetirim ben. Dalgalar durulacak yer
aradığında kıyılarda bulur sükûneti cancağızım.
Yalancıların, ahmakların,
cimrilerin, korkakların, hırs ve tamahkârların ölüme dair çok eksikleri vardır
birader. Kıyı olmak gibi dertleri yoktur en başta.
Ölümün az bilindiği anlarda düzen
bozulur düzen. Ölümü bilmenin yolu kendini anlamaktan geçer. Anlamak anlatmanın
çok öncesidir. Anlamak akıl erdirmektir.
Öğrenmektir aslı. Öğrendikçe farkına varıp sağduyu sahibi olur insan. Anlamanın
yolu okumaksa, sevmek bütünlük oluşturmanın koşullarındandır. Tüm bu koşulların
yanında ölümün bilinmesi, insan olma başarısının anahtarıdır kardeş!.
Bazı şeyleri bilmeden yaşamak
insanın kendini de toplumu da yorar. Başarı (!), bilmekle olur. Her başarı da mutluluk
getirmez. İnceliği, ayrıntıyı da bilmek lazım.
Vakit, ayrıntıyı ayırt etme vakti. İnsani lisanımızı kurup özleneni inşa etme vakti.
Ölümü bilme vakti. Bilmezsek, çok sular kirlenmez mi? Sağlıcakla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder