Bizim toplumumuzda çeşme kültürü önemlidir. İmkanı olanlar geçmişlerinin hayrına arazide, yol boylarında, suyu bulduğu her yerde çeşme yaptırmanın gayretinde olurlar. Çeşmeler aktıkça, hayrın sürekliliğine inanılır. Ne güzel!.
Evvelsi gün çarşıdaki işleri görmek için ağır adımlarla Ada yolu üzerinde yürürken,
yaşlı yörük ninesine rastladım. Pancarın duvarına sırtını yaslayıp oturmuş. Bakınca ağırlığı hemen fark edilen içi köy
erzağı doldurulmuş torbalar yerde birbirine dayalı duruyor. Siması bildik gelen
nineye “ hoş geldin” deyip yaklaştım. Anadolu kadını temkinlidir. Peşpeşe
sorularla ölçtü, biçti, tarttı, kim olduğumu yoklayıp anladı.
“-Len Olum, bildim ben seni. Bizim çocuklardan methini duydum.” Diyerek söze girdi. Aferin çekip, duaları da sözün içine
sıkıştırdı. Torunları bizim mahallede. Belli ki elinin erzağıyla torunlarına
gidecek. Torbalarını taşımakta yardımcı
olayım dedim. Maşallah yaşına rağmen
dinç. Eşinin hayrına bir çeşme
yaptırdığını, bir çeşme daha yaptırmak istediğini bu konuda yardımcı olmamı
ısrarla tembihledi. Aklımızda bulunsun deyip ayrıldık. Buraya kadarki anlatım, yöre insanımızın çeşme yaptırma
konusundaki duyarlılığını göstermek içindi.
Bizim köyde de yol boylarında, değişik arazi ve mevkilerde
çeşmeler var. Her çeşmenin kendince
adıda vardır. Taş pınar deyince mevkisiyle bir “şıp” diye bilinir. Bazen de
yapan veya yaptıran kişinin adıyla da anılanlar vardır. “Nazım’ın Pınarı”
mesela. Allah rahmet etsin kayınpederimdi. Sağlığında her su bulduğu yere çeşme
yaptırmaya çalıştı. Belli yaşın üstündekiler çeşme isimlerini söyleyince hemen
hatırlayacaklar. Mustabey Pınarı veya üç Pınarlar, Abdal kızın pınarı, Taş
Pınar gibi. Çocukluğumdan beri her birinin lıkır lıkır suyunu içmişimdir. Hele yol
pınarlarındaki pınarlar.. Of of! Artan motorlu araç imkanıyla özellikle yaz
aylarında her çeşmenin başı piknikçi ailelerle dolup taşıyor. Aslında
varlıklarıyla çeşmelere can katıyor, hayat veriyor insanlar. Köy içindeki çeşmelerse Aşşa pınar, Yukarı Pınar
.. Biri içmeye biri çayı demlemeye..
Çeşme başlarına gelişleriyle can
katan insanoğlu giderken bir sürü kirlilik bırakarak uzaklaşıyor. Geçtiğimiz
yaz yaratılan bu kirliliğe dair domaniç köylerinde hadiseler bile oldu.
Akar çeşmeler güzeldir. Sessiz
sakin akışları insanın içine dolar. Suyun olduğu yerde doğadaki yeşillik
kendiliğinden oluşur. Özel gayret bile istemez.
Akarının oluğundan toprak yüzeye
desarj olan su birikintisinde suya bandırdığı vücüdundaki ıslaklığı atmak için
kanat çırpan serçenin cilveli duruşu bile huzurdur. Türkülerin konusudur çeşmeler. Bu Pınar eşme Pınar/ Yaramı
deşme pınar bu türkülerden biridir. Pınar başından bulanır, Pınar başı
beklerim, Pınarın başından ufak taş
gelir, Pınar başı ben olayım, Çeşmeler yaptırdım altın oluklu, Pınar başının
gülleri, Pınara vurdum kazmayı, Çay benim çeşme benim hemencik aklıma
gelenlerden.
Çeşme ve pınarlar kültürümüzün parçasıdır. Yerleşim
merkezlerindeki hele köylerdeki
pınarlarda gençlerin sevda ateşlerinin tutuşduğu noktalardandır. Esas
olarak hayır yapımızın dışarıya yansımış halidir. Herhangi bir yörede azlık
veya çokluğu yöre insanının kültürel yapısı hakkında ipucu veren belge gibidir.
Akarlarında biriken ayna gibi suyun
yüzeyine yansıyan yüzümüzü gördüğümüz çeşmelere karşı duyarlı davranmalıyız. Pınar
ve çeşmelere duyduğumuz özen insani
duruşumuzun göstergesi olacaktır. Suyunun ve duruşunun doyumsuz güzelliğini
gelecek yıllara taşımak da sosyal sorumluluğumuzdur. Sağlıcakla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder