25 Ocak 2022 Salı

TEREDDÜTSÜZ IŞILTI

 


İnsan ömrü; çocukluktan başlayarak başkalarını tanıma ve anlama yolunda geçiyor. Anladıkça ve tanıdıkça değer yargılarınız değişiyor kardeşim. Yaşam şekilleri, algıları, beden dilleri, davranışları, dış görünümleri, konuşmaları kişiler hakkındaki fikirlerinizi şekillendiriyor bir yerde.

 Geniş aile yapısı içinde, üstelik kırsalda çocukluğu ve gençliği geçmiş birinin, ilerleyen yaşlarda farklı insan davranışlarını gördükçe şaşırmaması imkânsızlaşıyor. Bazen küçük dilinizi yutasınız geliyor şaşkınlıktan.

Geniş aile yapısı içinde bireysel değil, bütüncül değer yargılarıyla duygu ve düşünceleri şekillenmiş birilerinin “ütmek” gibi bir derdi olmuyor cancağızım. Hedefi; birliğe, beraberliğe, topyekûn başarıya ayarlanmış, öyle görmüş öyle bellemiş birinin üten ve ütülenleri görünce ürkmemesi imkânsız. Bu ürkme hali, insanın kendi içinde pek çok şüphelerin doğmasına, tedbir içinde hareket etmesine sebep oluyor. İnsan ilişkilerindeki şüphe hali pek çok güzel işin hayata geçmesine hatta toplumsal başarıya engel oluyor. Zaman kaybettiriyor zaman…

“Sima, kalbin aynasıdır” ya da “kalbinin güzelliği yüzüne vurmuş” deyimini siz de duymuş ve okumuşsunuzdur.  Güzel bir yüz veya sima ister istemez olumlu beklentiler yaratıyor her insan da. Bu beklenti şüpheleri azaltınca, cin çarpar gibi çarpılınca aklınız başınıza geliyor yeğenim. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yemeye başlıyor sonrasında. Of Of!....

Fiziki güzelliğe sahip niceleri, acımasızca aldattı pek çoklarını. Fiziki güzellik olsa da ruh ve ahlaki güzellik olmayabiliyor. Fiziki görünüş bir silah olup çıkıyor karşınıza. Arzumuz, ikisinin bir arada olması değil midir? Olmayabiliyor işte..  Durum böyle olunca, içinizdeki tüm değer yargılarınızın önünde “şüphe”, nöbetçi asker gibi bekliyor. Yapmanız gerekeni yapmakta tereddüt ediyorsunuz haklı olarak.

Toplumsal başarı ve huzur, fert fert içimizdeki tereddüt ve şüphenin ortadan kalkmasıyla bağlantılı. Birbirimizi ütme değil büyütmenin gayretinde olmalıyız.  Şairin şu dörtlüğü maksadı sanırım çok iyi anlatıyor

Çaldığımız kapıları

Kilitli sağır bulduk

Kaderin ağlarında

Çırpındık durduk…… bu dörtlüğü yazarken eskilerin misalleri kulaklarımda çınlıyor. “Her köyde bir evin olsun”,  “kazanırsan dost kazan, düşmanı anan da doğurur”

Mesele topyekûn başarı dilimizden dökülenle de değil fert fert duruşumuzla da ilintili. Çırpınmamak için; Sevginin, güzelliğin, hissedişin, duygunun en güzel ışıltısı, tereddütsüz  dolsun yüreğinize.

Sağlıcakla

Hiç yorum yok: