Keyifle mutluluk arasında hassas
doku bağı mutlaka var. Keyiflenmek aynı zamanda mutluluk mudur? Bu soru
karşısında duraksıyor, düşünmek zorunda kalıyor insan. Düşündükçe farklı şeyler
olduğu kanaatine varıyorum şahsen ben. Veya düşüncelerim bana öyle
hissettiriyor, ne bileyim. Belki de yanılıyorum. Yanılsam da hissedişlerimi
paylaşma ihtiyacı hissediyorum yine de. Paylaşmadan doğruyu işaret edecek kimi
ya da kimleri bulurum bu kış günü.
Büyük aile şeklinde yaşarken; babamın
tabiriyle “horanda” sofranın başına
toplandı mı, babamın gözleri parlardı. Kaşık şakırtısı akşam alacasının
melodisi olurdu. Yemek sonrası köşe yastığına sırtını yaslayan babamı, demli
çayını yudumlarken dünyanın en huzurlu insanı olarak görürdük. İçinde yaşadığı
günün şükrümüydü, günü kurtarmanın keyfimiydi yoksa gerçek bir mutluluk muydu?
O günler, bunları düşünme yetisinde değildik ki. Olmasak da anılar toplamışız
gün gün. Anılar da böyle dönüp dönüp, önünüzde harman olunca, bir bir inceleme,
ayırt etme ayrıcalığını yaşıyorsunuz. Sevinçle hüzün bir arada süzgeçten
geçiriyorsunuz. Şükür ki şükür!. Ya geçirme imkan ve fırsatınız olmasaydı?....
Bazen sokak aralarında dolaşırken
oyun oynayan çocuklara bile sorarım, “mutlu musun?” sözle tam ifade edemeyenler
kulaçlarını açarak oranlamaya çalışırlar. Çocukça çocuğun bile bir cevabı
oluyor bu soruya. Cevapsızlıktan iyidir yine de.
Babam çayını yudumlarken yaşadığı
gerçek bir mutluluk muydu, geçici bir huzur halimiydi? Bu huzurun arkasında
içinde yaşadığı gerçek duygular ve hissedişler neydi acaba. Çocuklarının ya da
onun tabiriyle horandanın istikbali için hangi kaygı ve ruh halini taşıyordu
içinde. Kestirmek zor. Bunları edindiğim tecrübe ve birikimle, tahmin ederek yorumlama
kolaycılığına düşüyorum. Tecrübe, tahmin ve birikimlerimin ortaya koyduracağı
söylemlerin ilmi şeyler olmayacağı kesin.
Bazı şeyler gerçeklerden
uzaklaştırarak anlık keyif duymasına sebep oluyor insanın. O an geçince
gerçekle yüz yüze kalabiliyorsunuz. Yani gerçek mutluluk olmuyor kardeşim.
Yaşam içinde hayatın değişken birçok yönleri var mı var. Bugün sağlıklıyken
yarın ne olacağınız belli değil. Bugün varlıklıyken yarının garantisi yok
kardeşim. Önümüzdeki ihtişamla, varlıkla, sağlıkla, kudretle, makamla,
mevkiyle, etiketle keyif içinde görünebiliriz. Fakat, mutluluktan bahsetmek
gerçekten zor. Sonrasında ne olacak belli değil ki! Son için
kaygılanabiliyorsan ihtimal dahilinde mutluluk.
Yaşadığımız hayat içerinde vatan ve
milletimiz için güzel şeyler yaptık mı, hayırlı evlatlar yetiştirdik mi, sahip
olduğumuz değerleri sonuna kadar koruyabildik mi, son anımızda çocuklarımız başucumuzda
mı, musalla taşına konduğumuzda cemaat gür bir sesle “ iyi biliriz” diyebilecek
mi? Gerçek mutluluk son anlarımızda gözümüzün parıltısından anlaşılacak bir şey
değil midir? Gerisi anlık yaşadığımız keyiften öte geçmeyecek şeyler sanırım.
Uzun lafın kısası sonuç önemli
sonuç! Bu nokta da rahmetli Sabancı gözlerimin önüne dikiliyor. Sözleri
kulaklarım da çın çın ünleniyor. Dünya benim olsa ne yazar, çocuğuma bir
ayakkabı giydiremedikten sonra demişti. Sağlıklı olmaya işaret ederken,
güvenilir insan olmayı da öğütlemişti.
Anın keyfini yaşarken, sonucu
gözden kaçırmamak lazım herhalde. Anılar, anılar!.. Sağlıcakla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder