9 Ocak 2022 Pazar

LEYLA MISIN MECNUN MU?


 

İletişim ve ulaşım oldukça kıt ve kısıtlıydı Belli yaş grubu geçmiş günleri çok iyi hatırlayacaklardır. Kıt imkânlara rağmen güçlü dostluklar inadına çoktu. Evden eve, köyden köye, ilden ile dostluk köprüleri en güçlü ve samimi biçimde uzayıp giderdi. Günlük yaşam güçlü hissediş ve samimiyet ganiydi. İnsanlar köyden köye gider her türlü yardımlaşmanın, dayanışmanın, muhabbetin tadını çıkarırlardı. Yani insanlar; dostun dostluğun mecnunuydular.

Rahmetli Sakıp Ağa’nın söyleşilerini can kulağıyla dinlerdim. Kendi üslubuyla cümleler kurar, nüktelerin arasına düşündüklerini apaçık yerleştirirdi. İşadamlarımızdan Koç’ta az konuşur ama önemli laflar ederdi.

Sakıp Ağa dünya da önüne geçilemeyecek üç konu var ki, Ölüm, teknolojik değişim ve vergi demişti yıllar önce.

Teknolojik değişimler son sürat devam ediyor gerçekten. Bu değişimin insanlar üzerindeki sosyal etkileri de olumlu veya olumsuz yönde sürüp gidiyor. Giderken bazen sürüklüyor da… Olumlu yönlerinin keyfini sürerken olumsuz yönlerinin ceremesini de ödüyor insanlar.  İnsan davranışları teknolojik gelişmeyle şekil değiştiriyor, etkileşimde aynı oranda farklı kılıklara bürünüyor. Suç ve suçlu bile teknolojik değişimle akla hayale gelmeyecek şekillere girdi. Gerçekten belamı bela!

Benim içim güzel ama başkalarının ki çürük. Benim içim güzel ama başkalarının ki pahalı. Benim içim güzel ama başkalarının ki kara.. Benim içim güzel ama başkalarının ki fitne fücur.

Bu noktada Koç’un sözleri çınlıyor kulaklarımda. “Eşeğin dik kulaklısı iyidir” demişti. Görsellikten öte bir mana taşıdığını yıllar öncesinden yüreğime nakşetmişim. Duyarlılığa, hassasiyete,  dikkate işaret eden yanı var kulaktaki dikliğin.  Ya işte böyle…

Dünya göçse umurunda değil kimilerinin. Cennetten bir köşk olsa da fakında değil. Alıcılar kapalı kardeşim. Alıcısı açık olan bazıları da şeytani planların peşinde. Uf uf!

Aynı dile, aynı dine sahip insanlar birbirine benzer gözükse de faklılıklar çıkıveriyor ortaya. Bu farklılık ilke ve ülküde ayrışmalara sebebiyet veriyor. Ayrışmalar huzursuzlukların baş mimarı. Aynı okulları okuyan, aynı eğitimi alan insanlar farklı davranışlar sergiliyor. Farklı duruşlar iyiliğe, güzelliğe hizmet etse sözüm yok. Kimilerinde ne ilke kalıyor ne ülkü! Oldu mu ya!

Sözü dolandırıp durmaya çok da gerek yok aslında. Teknolojik gelişmeler artarak devam ederken ilke ve ülkü de bir olmak lazım. Her ne iş yapıyorsak yapalım işimizin mecnunu olmak lazım. Dostun dostluğun heva ve hevesinde olmak lazım. Ülkemizin birliğine bütünlüğüne, gelişimine, topyekun huzura katkı yapacak eylem ve davranış içinde olmak lazım. Yaptığımız her işin, her davranışın, her hareketin olumlu olumsuz sosyal etkisini, katkısını hesap edebilmemiz lazım. Bu ülke hepimizin. İçimizdeki sevgiyi artırmamız lazım. Ölüm gerçek!...... Hadi söyle; Leyla mısın, Mecnun mu?

Sevemez kimse seni/ benim sevdiğim kadar..  Sağlıcakla

Hiç yorum yok: