Sevgiden hep bahsederiz de tarif
etmekte zorlanırız. Sözlük anlamını
verecek olursak ilgiyle birlikte bağlılık diye tarif ediliyor kısaca. Bir de
aşk var aşk! Çoğu kez sevgiyle aşkın birbirine karıştığını gözlemek mümkün. İç
içe gibi görünse de aralarında derin ayrılığın olduğu kesin.
Aşk beğeniyle başlar hayranlık
noktasına ulaşırmış. Sevginin oluşması için bir süreç mutlaka gerekliymiş.
Oluştuğu vakit de büyüyebilen bir duygu, karşılıksız ve çıkarsız
olmalıymış. Aşk ise geçici, zamanla
kaybolan bir duygu haliymiş. Sınırları belli, insanın hormonal kimyasına bağlı bir yanı varmış.
Sevgi ve aşk söz konusu olunca
çeşidini sayılarla sınırlandırmak zor bir alan. Kişiye göre dal ve kollara
ayırmak mümkün. Sıralamaya kalksak yazıya sığdırmak gerçekten zor. Böyle
durumlarda öykü ve masallar can simidi oluyor insana.
Görsel medyada meşhur hocalara öyle ilginç
sorular soruyorlar ki, sevginin gerçekliğine varıyor bazen ucu. Demek ki gerçek
olan olmayan diye de ayırt edici başlıklar atmak gerekiyor herhalde.
Bir gün bilge birine sormuşlar.
Sevginin sözünü edenlerle, sevgiyi yaşayanları nasıl ayırt edebiliriz?
-Bakın göstereyim demiş bilge.
Bir grup insan çağırıp sofralar
hazırlanmış, sıcak çorbalar önlerine konmuş. Her birinin eline de boyları bir
metre olan kaşıklar verilmiş. Bir metre boyunda olan kaşıklarla hiç biri
çorbayı içip karınlarını doyuramamış.
İkinci grup aynı tasarımla sofraya
oturtulmuş. Kaşıklar yine aynı boyda kaşık. Çorbaya kaşığını daldıran,
karşısında oturana uzatıp içirmiş. Velhasıl her biri diğerini doyurmuş.
Yüreğinde gerçek sevgiyi
oluşturamayanların aç ve açıkta kalması muhtemeldir. Seviyor/muş gibi yapıp
aldatmaya yönelenlerin gerçek niyeti er geç belli olur kardeşim.
İlçemizde iki yüzü aşkın kurulu
dernek bulunduğunu sanıyorum. Herkes kendi alanında kurulu belki ama yüz bin
nüfuslu bir ilçede her beş yüz kişiye bir dernek düşer. Derneklerin hemen
hepsinin tüzüğünde; sosyal, kültürel,
ekonomik yardımlaşma dayanışma, geliştirme gibi önemli konular vardır. Fer fert
derneklere bölüştürsek nüfusu ühhü! Bitmemiş sorun kalmaz sorun. Her fert her
yönden gelişmiş olur. Gördünüz mü zurnanın
zırt dediği yeri. Böyle sevgi mi olur. Böyle bakış mı olur. Böyle yaklaşım mı
olur? Böyle duruş mu olur? Sokaklar
başkandan geçilmezken herkes kendi kayıtsızlığının koskosluğunda birader. Başkan desinler yeter! Yetmemeli kardeşim.!
İnsan içinde yaşadığı toplumu, dahası bu vatanı seviyorsa, sevgisinin gereğini
yapmalı. Koltuğun kuruluğunda kalan başkan ya da başkanların bu topluma ne
faydası olur ki! Hizmet odaklı, çözüm odaklı dernekler mutlaka var. Onları
tenzih edip teşekkürlerimi de sunmak isterim. Biraz kıpırdamak, silkinmek, göze
değer işlerin faaliyet raporlarını da görmek istiyor gönlüm. Sorun çözme, bir
çok güzel işleri yapacağına dair tüzüğünde söylemleri olanlar şahsiliğin değil
toplumsallığın derdine düşmeliler. Vazifemiz ne olmalı diye derin derin
düşünmeliler. İstişare kültürünü kendi aralarında yaygınlaştırıp sevginin
zenginliğine bürünmeliler. Kendi mumlarını birer birer yakmalılar. Yoksa zaman
öylesine gelir geçer. Sağırlaşan baştan fayda umulmaz. Bir şeyler yapmak kıymet
vermektir. Sağlıcakla