16 Mart 2025 Pazar

NE KARIŞIK, NE KARMAŞIK

 

Yaşıyorum işte! Zamanı en iyi şekilde tamamlamaya çalışıyorum… Sabahları erken uyanıyorum. Herkes yatağındayken ben mahallede en az bir tur atıp, yürüyorum. Önceleri bahçe işlerine yoğunlaşıyordum. Şimdi yazmaya gayret ediyorum. Ne yazdığımı sorarsanız, hayatı, doğayı, insanları, mutlulukları, kimi zaman insanın ve hayatın aksayan yanlarının yanı sıra duygunun yoğunlaştığı yerden başlayarak durum içeren yazılar işte.

İnsanların yorduğu yerden başlayarak dinginlik hissedene kadar. Yazarken çok daha yoğun hissediyorum her şeyi. Üzerine bastığım toprağı, soluduğum havayı içselleştiriyorum. Kimse görmeden, kimsecikler bilmeden çıktığım bu yolculuğu akabinde alenileştiriyorum.

Toprağa çizmeye çalıştığım resimler yormaya başlayınca, yazmak daha kolayına geliyor insanın. Daha açık ifade etmek gerekirse, klavyeyle sayfa arasına kurduğum bahçeleri çoğaltmanın heyecanındayım şimdi. Biraz da kendimi ifade etmenin alışkanlığı haline geldi diyebilirim. Bazen bir çığlık, bazen bir fısıltı. Bazen bir gülümseme, bazen bir gözyaşı. Hayatın karmaşasında kaybolmanın kaygısı yüreğime dolduğunda yazı beni buluyor kardeş. Belki de ben yazıyı buluyorumdur kim bilir? Kelimeler cümleler, paragraflar bir araya gelerek duygularımı inşa etmenin gayretinde oluyorlar. Her yazı bir adım ileri götürüyor. İlerledikçe kendimi, hayatı,  insanları daha kolay anladığımı sanıyorum. En azından öyle olduğunu düşünmeye başlıyorum. İçimde birikmişleri dışarı vurdukça ve yazı halinde döktükçe en azından kendime geliyorum.

Yaşıyorum işte! Yaşadıklarımı yazıyorum bir bir.  Yazdıkça onardığımı sanıyorum onca yarayı. Her bir harf,  her bir kelime türlü çiçeklerden oluşan yaprak misali dökülüyor gönül dilimden.

Tüm dünyayı ısıtan güneşin altında okuyup yazmanın huzurlu ve mutlu anlar yaşattığını görüyor ve biliyorum. Yazdıkça, huzur ve mutluluk doksan metrekare evin içine sığmıyor dünyanın her bir köşesine dağım dağım dağılıyor cancağızım.

En azından yakıp yıkmıyorum. Cahilce ve hunharca, güzellikleri katletmiyorum. Yürekleri serinletecek çeşmeler kuruyorum yol boylarında. Elimde duygu ve düşüncenin şemsiyesiyle kötülüklere barikatlar kuruyorum. Bunu samimiyet ve içtenlikle söylüyorum. Yazdıkça beynime hücum edip ele geçirecek kötülükleri def ediyorum. Düşüncelerimi durulttuğunu, korku ve korktuklarımdan beni uzaklaştırdığını hissediyorum. Hayatımı ve düşüncelerimi yavaşlatan ne varsa silip süpürdüğünü görüyorum. En azından kendimi buna inandırıyorum. Yazarak içimdeki ışığı çoğaltıyorum az mı kardeş.

Yaşıyorum işte. Zamanı en iyi şekilde tamamlamaya çalışıyorum. Hissedişlerimi apaçık ortaya koyuyorum. Maske takmıyorum. Kimseye yaltaklanmıyorum. Aldatmıyorum, Kaf dağlarına konumlanmıyorum.  Mesele zamanı doğru tamamlamak olunca ötesine berisine takılmıyorum. İş saatinin bitmesini beklercesine ama vakti doğru kullanmanın gayretinde titreyen iç duygusuyla yazıyorum.

Yazarken,  huzur ve mutluluğuma kimi zaman ürpertiler eşlik ediyor. Bunu da doğal karşılıyorum. Kayıtsız ve kaygısızlık yanıltır insanı çoğu kez. Ürpertiler  bu yüzden iyidir cancağızım.

Yaşıyorum işte! Her türlü duyguyu içinde barındıran kelimeler eşliğinde. Kelimeler var oldukça sessizliğim çoğalıyor içerimde. Cümleler bir birine eklendikçe koşturmalarım artıyor yüreğimde. Bu yürekle hazırlanıyorum göç bildiğim göçlere. Duruşum ortada, düşüncelerim yanımda, ne karışık ne karmaşık. Apaçık, duru ve yalın. Sağlıcakla

Hiç yorum yok: