Yazılarımı takip edenler bilir. “Anam” diye başlayınca yazılar, arkası su gibi geliyor. Hatta bunu sokakta rastlaştıklarımız bile dillendiriyor. Yazdıklarımın, bu yaşa kadar yaşadıklarımızın bizi etkileyen yanlarıyla ilgili sonuçları olduğunu biliyorum. Okuduklarımızın bizi etkilemesi, unutulmaz olmasını sağlaması da fert fert haz almamızı ya da almamamızın baş sebepleri arasında yine yaşadıklarımız vardır.
Yaşam bize neler sundu, neleri
götürdü? Mutluluk ve acılar adına ne yaşadıksa, hangi dersleri çıkardıksa, okuduklarımızı beğenip beğenmememizi yakından
etkiler. Benimle aynı dönemi yaşamış hayattan el birlik etkilenmiş olanlar
yaşadıklarının ifadesini görünce etkilenip alkış tutuyor. İster yazan tarafında
ister okuyan tarafında olalım, yaşadıklarımız duygularımızı belirler.
Beğenilerde bununla alakalıdır.
Hayatta önemsenecek olan değer,
sevgi ve sağlıktır. Kendinizi yoklayın, sevgi sizi ne kadar kuşatmış, ne kadar sağlıklısınız. Bedeniniz, gözünüz,
kulağınız, iç organlarınız, aklınız hatta düşünme yeteneğiniz ne durumda göz
gezdirin. Zenginliğinizi keşfedin. Bu keşif yeter çok şeye.
Bu yazıyı okutturan gözünüzle
ilgili onlarca şükre sığının. Burnunuzun işlevini gözden geçirin. Bu bedeni
kuşatan sevgi veya sevgisizliği ölçülere vurun.
Sağlık ve sevgi gibi değerlerle kuşatılmış, sarmalanmış bir beden için
neden şükre sarılmamız gerektiğini çok daha iyi anlarız.
Yazının bu noktasında topyekûn
herkese selam, sevgi ve saygılarımı sunarım. Martın ortasında soğuyan havanın
aksine en sıcak, en dostane, en güler yüzlü, en içten merhabalarımı bu yazı
vesilesiyle yeniden sunmanın heyecanındayım.
İnsanın pozitif düşünce ve duygularla
kendini beslemesi kadar güzel duygu yoktur.
Bir selam sunmanın huzuru bile bana yetip artıyor yeğenim. Sabah
evinizden sokağa adım attığınızda başlasın pozitiflik. Ufak tefek sıkıntıların
gelip geçici olduğunu düşünün. Trafiğin sıkışıklığından dert yanmaktan öte
araçların insana yaşattığı konforu ve hızı düşünün. Bu türden güzelliği hayatın
her alanında karşılaştığınız meselelerin geneline her şeyden bağımsız yayın.
Havanın sisine pusuna kızdıkç, güneşin varlığını unutur insan. Unuttukça,
keskin sirkeli küp gibi boşa köpürür durur insan. Köpürdükçe zamanı sorunlarla
boğarsınız. En azından ben böyle düşünüyorum.
İnsanın küçük mutluluklarla büyük
sevinçler yaratmasından daha güzel ne olabilir ki! Üzerindeki esvaba bak. İçine sokulduğun tertemiz çarşafın kokusunu
hisset. Karnını doyuran yiyecekleri bulabilmenin sevincini yaşa. Evinde bulunan
yatak odasına, oturma odasına, mutfak araç ve gereçlerine şöyle göz at.
Kilerinde olan az ya da çok yiyeceklere bak. Var olan evine ve aileni gözünün
önüne getir kardeşim!
Bu hayat oyununda neleri yapıp
yapmadığını düşünmesini bil. Kendini düşündüğün kadar başkalarını ne kadar
düşündüğünü de ölçüye vur. Sığındığınız evinizin kapısından yüzünüze vuran
sıcaklığı hayal et. Çevrenizde en içten selamları alıp verdiğiniz insanların
varlığına şükret. Yalnızlığınızı ortadan kaldıran, sizin düşündüğünüz gibi sizi
de düşünen insanların olduğunu bilmenin huzurunu yaşa. Sokakta çiçek açmış erik
ve bademleri uzun uzun seyredin. Güzelliklerini yüreğine doldurmanın düşünde
kalın. Karakargaya, uyanık kumruya
bakarken içinizdeki sevgiyi çoğaltın.
Tüm bunlar sağlığın yanı sıra
sevgileri çoğaltmaktır. Hayat sevdikçe
güzelleşir.
Dişiniz, başınız, sırtınız hiçbir
yeriniz ağrımasın. Kimse canınızı sıkmasın, yakmasın. Siz de içinizde
çoğalttığınız sevgiyle, can yakanlardan olmayın. Size kötüler ve
kötülükler dokunmasın. Hayatınızdan güzellikler eksik olmasın. Doğallığınız
güzellikler doğursun. Emel Sayın şarkısında ifade edildiği gibi; bu dünyada sevgi büyük ihtiyaç/ Herkes
sevmeye sevilmeye muhtaç. Sağlıcakla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder