5 Şubat 2024 Pazartesi

MAHALLEME MEKTUP 10 ( Bilgi, görgü, iletişim, edep, insan , imtihan)

 

 

Kıymetli Komşularım,

Bilgi, kişilere maddi imkânlar sağladığı gibi yaşadığı ülkesinin kalkınmasına da katkı yapar. Kalkınma aracı olmakla kalmaz iç dünyamızı zenginleştirir, egolarımızı sınırlar, sorumluluk duygumuzu geliştirir. Aynı ülke içinde bir arada yaşayan insanlar olarak mahalle mahalle, fert fert kendimizi bilgiyle donatmaya gayret etmeliyiz.

Bilgiyle donanmış insanların birbiriyle iletişim kurması daha kolay ve huzur vericidir. Kendini bilgi sahibi sananların ukalalığı bizi asla yanılgıya düşürmesin.  Bu ayrımı bilmek lazım….

Olumsuz düşüncelerle kaygı birleşince içimizi açan güzel duyguların üstüne kara bir perde gibi gerilir.   Kaygının ve olumsuzluğun üstesinden de gelmemiz gerekir. En iyi ilaç sabırdır böyle durumlarda. Olumlu şeylerin peşinden gitmek saadeti getirir. Olumlu düşünerek huzuru yakalamaksa insanın kendi elindedir.

Her birimizin hayatında bizi geren, üzen olaylar olmuştur.  Her an üzücü bir durumla da karşılaşabilir insan. Ortalığı velveleye verip o noktada takılı kalmak huzuru bozar. Bu gibi durumlarda şahsen okumak, yazmak, ibadet etmek ve sanatsal işlerle uğraşmak iyi gelir insana. Kaygı dağıldıkça daha sağlıklı düşünme fırsatı çıkar ortaya. Gerçi mutluluk ya da mutsuzluk talihin olduğu kadar karakterin de eseridir. Bazılarını ne yapsan mutlu edemezsin.

Caddeye şöyle bir çık. Pırıl pırıl sokaklar, yemyeşil parklar. cepte çorba paran… Karşı parktaki kuş sesleri, oynayan çocuklar.. şükre karışan dilindeki dua.. Mutluluk için de mutsuzluk için de bahane ve sebepler tam da içimizde. İçimizdeki bahane ve sebeplerin kölesi olmak tercih meselesi kısaca.

Hizmet, bir şeyleri birbirine bağlayabilmektir. Toplumsal faydaları çoğaltacak işlere ağırlık verebilmektir. Pek çok plan, proğram  ve düşünce içinde hayranlık uyandıracak şeyler olabilir ama  insan yoksa değeri tartışılır. Mahalle muhtarlığı olarak insanın yaşam kalitesine etki yapacak maddi ve fiziki yapıların eksik yanlarını kurumlarımıza en doğru ve kestirme yoldan ifade ederken insana dair sosyal ve kültürel işleri kendi imkânlarımızla göğüslemeye çalıştık. Yetişemediğimiz ya da kaldırmaya gücümüzün yetmediği yerde Anadolu insanının gönlüne sığındık. Mahallemizin adına değer katmanın gayret ve sorumluluğunda olduk. Yüreğinde kirli hesapların oyununu kuranlar, kimi vakit sahneye çıkmaya kalksalar da hamdolsun ki Allahın tokadıyla karşılaştılar.  Kısacası kuyu kazıcıların elleri başlarına ermedi...

Âcizane bir edebiyatçı olarak, edebi terk etmenin insaniyetten çıkmak olacağını bilerek ölçümüzü bozmadık. Saygı, sevgi, anlayış, hoş görü ve mütevazılığı elden bırakmadık. Kimileri selam vermekten erinirken, selam vermenin yüceliğinde kalmaya devam ettik. Hal sorduk, hatır sorduk. Her bir insanın en yakınında olduğumuzun hissiyatını vermeye çalıştık. Kimi vakit yorulduk ama asla kimseyi yormadık. İnsanımızın kalabalıklar içinde yalnızlık yaşamasına gönlümüz razı değildi, dikkat ettik. Kültürümüzün en güçlü değerlerini yaşatmak için fedakârlık yaptık. Gülümserken gülümsetmeye çalıştık. Hayat kendi içinde akıp giderken insanımızın her yarasına merhem olabilme bilinç ve duyarlılığında davrandık. Kimine “koyun!” derken kimine “alın” dedik… Unutmayalım ki bu dünya imtihan ve görenek dünyası… Sağlıcakla.

Hiç yorum yok: