17 Ocak 2021 Pazar

BİR DÜŞÜNCE BİR HEVES

 


Evindeki rahatı beş yıldızlı konfora değişen olur mu bilmem. Ben değişmem. Kim değişir? Ben değişirim diyenlerin hevesi üç gün sürer kardeşim.

Paşa dedem, babaannemin genç yaşta ölmesiyle uzun yıllar yalnız yaşamak zorunda kaldı. Babam dâhil biri kız dört çocuk sahibiydi. Hiç birinin yanında yatıya kalmazdı. Her biri ısrarcı olsa da ııh illaki kendi evini tercih ederdi. Ev dediğin de ne ki o yıllarda basit barınak işte. Uf uf! Dedemin gözündeki saraydı belki de o. Özgürlük alanı olduğu kadar gönül dünyasının sığınağıydı belki de. O evde nefesini verip gitti. Allah rahmet etsin. O günlerde anlam veremediğim yalnızlığı tercihi, insan yaş ilerledikçe daha iyi anlıyor.

Yük olmamak yük almak. Çocuklarının her biri için yük alamadığı bir yana yük olmak istemiyordu belki de. Bu noktadaki duyguyu belli yaş üstünün çok iyi anlayacağını sanırım. Anam da duygusunu tam ifade edemediği anlarda “ ata olun siz de görün’ derdi. Bu bir duamıydı yoksa ah mıydı ayırt etmek zor. İnsan ana baba olunca duyguları değişiyor. Evlat  için vermek o kadar kolaylaşıyor ki. Rahmetli anam” canımı isteyin canımı vereyim” derdi. Fedakârlığa bakar mısınız? Çocuğu için can verebilmek… Uf uf!...

Allah’ım sana rahmetiyle muamele etsin  anam, babam ve de dedem. Biliyorum ki dedemin duyguları da çocukları için aynıydı.

Palas pandıras evliliklerden nasıl ebeveynler çıkar bilmem. Bildiğim ve de gördüğüm bir şey varsa parçalanmış aileler. Üzülmemek elde değil. Yapacak bir şey var mı? Vardır, olmalı da… O konulara girmek de apayrı bir mesele.…

Daha önceki pek çok yazımda çocukluğumun geçtiği evin yapısından küçük küçük bahsedişlerim olmuştu aslında.  Ocak başı vardı evimizin her odasında.  Yüklükler, sütlükler, gömme dolaplar, raflar, Uf uf.. daha neler. Ahşap yapılı çerçevenin kırık camında rüzgâr ıslık çalardı bazen. Tuvaletler evin dış bölümünde olurdu. Ya işte öyle..  ben böyle dedikçe kimileri saray yavrusu gibi duruyor ama öyle değil işte. Üç kıtadan Anadolu’ya sıkıştırılma geçmişi olan bir nesil. Yedi düvelin baskısı.. cepheler, savaşlar netice de pek çok sıkıntı.

Çocukluğumun evinden bugüne geçen 50-60 yıl. Çok şey değişti çok. Şükretmemek nankörlük olur. Şükür, şükür, şükür!… Hızla gelişen dünya ölçeğinde ihtiyaçlarda gelişiyor ve değişiyor kardeşim. Her gelişme, değişme mücadele ve fedakârlık gerektiriyor. Dün cephe cephe koşturan dedelerimizin fedakârlığını düşünün siz. Of of! Ayağında çarıkla, olmayan tayınla cephede dimdik duran yiğit atalarımızı hayal edin. Vatansız insanları tasavvur edin. Öleceğini bile bile ülkesini terk etmek zorunda kalan mültecileri göz önüne getirin.

Ülkeyi eviniz, devleti ana baba gibi düşünün. Zaten biz “devlet baba” demez miyiz? Ülkemizde evimiz kadar güzel değil mi?

Senelik pantolonumun üstüne bir pantolan almak isterdi babam. Bilirdim ve hissederdim ben bunu. İyinin iyisini sunmak yüreğindeydi. Ama.. şartlar!!!?

Alişan Kapaklıkaya hocanın pantolon hikâyesini dinleyenler beni daha iyi anlar sanırım.

Geçtiğimiz yıl ülke olarak o kadar çok olumsuzluklar yaşadık ki sorma gitsin. Depremler, seller, cepheler, üstüne pandemi.. Allah beterinden korusun.. şimdi babalığın en zor dönemi.. Her şeyi babanın çözmesini beklemek kolaycılık kardeşim. Bizde çözebileceklerimizi çözme yolunda gayret etmeliyiz. Sıkıştırma fırsatçılığından kurtulup çözüm üretme, elden tutma hevesinde olmalıyız.

Uzaktan eğitim şartlarını düşünün. Bu beklenen bir şey değildi, istenen de. Devlet zorluklara rağmen beş yüz bin tableti en mağdurdan başlayarak okullara dağıttı. Yanlışsam düzeltin. Üç milyonun üstünde öğrenci var. İlçemizi düşünün.. tableti olmayanları düşünme sırası şimdilik bizde. İmkânı olanlar olmayanları düşünerek birlikte çözüm üretelim. Bir kişiye ağır yük ama el birlik olursak çok kolay. Çocuklar hepimizin..

Her hane bir öğününden fedakârlık ederse bu meseleyi de çözeriz. Şu yağan karların hatırına, bu imece ye herkes el atsın, tabletsiz öğrenci kalmasın. Bu her birimizin hevesinde de kalmasın. Sendikalar, stklar herkes ama herkes iş başına..

Nereden nereye.. Sağlıcakla.

Hiç yorum yok: