Duygu ve hissedişlerimin gelgitleri oluyor ya da med cezirleri. Olup bitenden kolayca etkilendiğim yaş grubunu çoktan aşmış olsam da üstümde gerginliğini yaşıyorum. Bazen gelgitlerle, medcezirler birbirine karışıyor. Hangisi hangidir, ayırt etmekte zorlanıyorum yeğenim!
Suntalem kaplaması masanın
üzerindeki bilgisayarda eski yazılarımı karıştırıyorum. Karıştırdıkça “unuttum”
sandığım pek çok anı bilinçaltımdan kör köstebek gibi dürtüyor. Yüreğimin
dinginliği bu esnada bozuluyor. Yılların dili olsa, yaşananların kaydı olsa,
neyi neleri, nasıl aldığının tespiti kolaylaşacak.
Kimileri yaşlandıkça askıda çalışan
motor gibi vaktin gelgitinde zamanı öldürürken, benim duygu ve hissedişlerimin
gelgitleri ruhumda at koşturuyor. Yaşanmışlıkların etkisi, anıların
derinliklerinde saklandıkları yerden çıkıp çıkıp gelince, dalıp gidiyorum.
Dalmalar bazen hüzne, bazen tatlı burukluklara yelken açıyor. Yok saydıklarım,
sayamadıklarım.
Geçmişin izleri, zihnimin kıyısına
vuran dalgalar gibi, bazen usulca bazen en hiddetlisinden gelip çarpıyor.
Yaşayıp geçmiş olduklarını yeniden yaşar gibi oluyorsun. Yaşarken, anıların
içinde kayboluyorsun.
Gözlerini kapattığın an yepyeni
hatıralar diriliyor gözlerinin önünde. Dirilen anıları gördükçe yaşanılan
şeylerin insan üzerinde bıraktığı izin derinliğini ölçmeye yelteniyorsun. Silinmiyor, solmuyor, kaybolmuyor. Önü
açılınca sanki bir nehir. Bazen durgun, bazen çoşkulu, bazen en çılgınından sel!
Nehrin akışını izlerken ellerinle
dokunmak istiyorsun bir daha. Dokunduğun asla aynısı olmasa da, geçmişe
yolculuk insanın kendini tanımasına, anlamasına düşünmesine, derinliğine katkı
yapıyor.
Her bir anı, bir hazine. Acısıyla tatlısıyla hayata anlam katan, aynı
zamanda insanı büyütüp, olgunlaştıran şeyler cancağızım! Geçmişe dönüp bakmak
insanın kendi yolculuğuna çıkmasıdır. Kendi yolculuğunda kendine bakmasıdır
yeniden. Her yolculuk kendine daha da yaklaşmasıdır. Senin sen olduğunu fark
edersin. Her anı, her hissediş, her duygu bizden bir parçadır aslında. Bizi biz
yapan bu parçaların bütünüdür cancağızım!
İnsanı, insan yapan değerler
önemlidir.
Evinin penceresine kasılıp,
aracından yola çöp atanları, sokakta havlayan köpekleri, olumsuzluk adına ne varsa
görüp gözleyerek şikâyet edecek merci arayanlardan kendi yolculuğunda kalmak en
hayırlısı.
Yardım düzeni geliştirmek insanın
kendi huzuru için bile önemlidir. Oturduğun yerden eleştiri geliştirmek en
kolay iş. Yerden bir çöpü kaldır! Iıh! Şu caminin tuvaletlerini bir kerecik de
sen yıka! Niyeymiş? Şu sokağın temizliği için iki süpürge de sen vur! Benim
işim mi? Şu komşuya hal hatır sorup gönül al! O da kim? Ühhüüü!
Bunları düşünürken bile bendeki
gelgitlere, medcezirlere bak. Gelip gelip gidiyor! Alçalıp alçalıp yükseliyor.
Garaj yolunun açılması için
yaygarayı basan adam eğlencesine eğlence katarken(!) sen hayatın dengesini
kurmaya meylediyorsun. Bu meyille dolanıyor diline Çoşkun Sabah’ın şarkısı.
Anılar, anılar, şimdi gözümde
canlandılar/ anılar, anılar beni bu akşam ağlattılar” Sağlıcakla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder