23 Şubat 2025 Pazar

METCEZİRLER

Duygu ve hissedişlerimin gelgitleri oluyor ya da med cezirleri. Olup bitenden kolayca etkilendiğim yaş grubunu çoktan aşmış olsam da üstümde gerginliğini yaşıyorum. Bazen gelgitlerle, medcezirler birbirine karışıyor. Hangisi hangidir, ayırt etmekte zorlanıyorum yeğenim!

Suntalem kaplaması masanın üzerindeki bilgisayarda eski yazılarımı karıştırıyorum. Karıştırdıkça “unuttum” sandığım pek çok anı bilinçaltımdan kör köstebek gibi dürtüyor. Yüreğimin dinginliği bu esnada bozuluyor. Yılların dili olsa, yaşananların kaydı olsa, neyi neleri, nasıl aldığının tespiti kolaylaşacak.

Kimileri yaşlandıkça askıda çalışan motor gibi vaktin gelgitinde zamanı öldürürken, benim duygu ve hissedişlerimin gelgitleri ruhumda at koşturuyor. Yaşanmışlıkların etkisi, anıların derinliklerinde saklandıkları yerden çıkıp çıkıp gelince, dalıp gidiyorum. Dalmalar bazen hüzne, bazen tatlı burukluklara yelken açıyor. Yok saydıklarım, sayamadıklarım.

Geçmişin izleri, zihnimin kıyısına vuran dalgalar gibi, bazen usulca bazen en hiddetlisinden gelip çarpıyor. Yaşayıp geçmiş olduklarını yeniden yaşar gibi oluyorsun. Yaşarken, anıların içinde kayboluyorsun.

Gözlerini kapattığın an yepyeni hatıralar diriliyor gözlerinin önünde. Dirilen anıları gördükçe yaşanılan şeylerin insan üzerinde bıraktığı izin derinliğini ölçmeye yelteniyorsun.   Silinmiyor, solmuyor, kaybolmuyor. Önü açılınca sanki bir nehir. Bazen durgun, bazen çoşkulu, bazen en çılgınından sel!

Nehrin akışını izlerken ellerinle dokunmak istiyorsun bir daha. Dokunduğun asla aynısı olmasa da, geçmişe yolculuk insanın kendini tanımasına, anlamasına düşünmesine, derinliğine katkı yapıyor.

Her bir anı, bir hazine.  Acısıyla tatlısıyla hayata anlam katan, aynı zamanda insanı büyütüp, olgunlaştıran şeyler cancağızım! Geçmişe dönüp bakmak insanın kendi yolculuğuna çıkmasıdır. Kendi yolculuğunda kendine bakmasıdır yeniden. Her yolculuk kendine daha da yaklaşmasıdır. Senin sen olduğunu fark edersin. Her anı, her hissediş, her duygu bizden bir parçadır aslında. Bizi biz yapan bu parçaların bütünüdür cancağızım!

İnsanı, insan yapan değerler önemlidir.

Evinin penceresine kasılıp, aracından yola çöp atanları, sokakta havlayan köpekleri, olumsuzluk adına ne varsa görüp gözleyerek şikâyet edecek merci arayanlardan kendi yolculuğunda kalmak en hayırlısı.

Yardım düzeni geliştirmek insanın kendi huzuru için bile önemlidir. Oturduğun yerden eleştiri geliştirmek en kolay iş. Yerden bir çöpü kaldır! Iıh! Şu caminin tuvaletlerini bir kerecik de sen yıka! Niyeymiş? Şu sokağın temizliği için iki süpürge de sen vur! Benim işim mi? Şu komşuya hal hatır sorup gönül al! O da kim? Ühhüüü!

Bunları düşünürken bile bendeki gelgitlere, medcezirlere bak. Gelip gelip gidiyor! Alçalıp alçalıp yükseliyor.

Garaj yolunun açılması için yaygarayı basan adam eğlencesine eğlence katarken(!) sen hayatın dengesini kurmaya meylediyorsun. Bu meyille dolanıyor diline Çoşkun Sabah’ın şarkısı.

Anılar, anılar, şimdi gözümde canlandılar/ anılar, anılar beni bu akşam ağlattılar” Sağlıcakla

Hiç yorum yok: