Cuma pazarında pılı pırtı
tezgâhları dolup dolup taşıyor. Yazdan kalma mallar yok pahasına satılıyor. Al
kardeşim al! Üç parçası beşe mi dersin dört parçası ona mı dersin al kardeşim.
Nasıl olsa yaz bir daha gelecek. Etrafı tekstil boyalarının kokusu topyekûn
kaplamış. Birazda pazarcı poşetlerine girip çıkmaktan mıdır nedir bilmem ki
baygın bir koku var pazarda. Bayacak,
bayıltacak insanı. Tezgâh üstündeki pılı pırtı karıştırıldıkça daha da artıyor
kokunun şiddeti. Hay Allah! Karıştırmakta da hakikaten belli bir yetenek
oluşmuş çok insanda. Karıştır kardeşim..
Benim derdimse başka. Havalar
soğumaya yüz tuttukça sigaradan dolayı elli yaş öksürüğü(!) artıyor. Burnumun
doğarken bozulmuş ayarı. Soğuğu görünce şıp şıp! Kafaya şapka, buruna mendil
lazım. Ayağa çorap, göğsü sıcak tutacak kazak, kaban lazım. Afillisinden boyun
bağı, birde oduncusundan gömlek mi desem. Ama en önemlisi de mendil.
Bana göre soğuğu görünce yaşı ele
veren en başta burun. Farkına varmak
zor. Ucundan düştü, düşecek. Arada bir çaktırmadan sümkürmek ya da silmek
gerek. Sırf bu yüzden geçsin, bitip gitsin istemiyorum yaz. Paltoyu bugün
giysem, yaz başına kadar çıkarmaktan korkuyor mu korkuyor insan. Yazlık pılı
pırtı yok pahasına satılıyor ama ya kışlıklar?
Yazdan kışı hesap etmekte benim gibiler için zor mu zor. Yazın genişliğine
kapılınca, zaman akıp gidiyor. Burun akmaya başlayınca anca ayılıyorsun.
Burnumdaki akıntıyı görenler
“sümüklü” takacak alimallah. Hayal gücü yüksek olanlar, hatta çizim yeteneği
bulunanlar benim burun yapısını karikatürize edip resmetmiştir bile. Eğer çizen
varsa abartıya bile kaçtığını sanırım. Böyle
bir şey söz konusuysa soğuktan kaynaklı ikide gözyaşı koysunlar nolur. Giyim
konusunda rüküşlüğümü cümle âlem bilir. Birde kışın getirdiği sıkıntılar
başlayınca üşüyen adam portresine fakir kılıklı zenci portresi ekleniverir.
Kışlık kostümler içinde beni tasavvur edenler çoğalmıştır sanırım bunca
anlatımdan sonra. Gördünüz mü kendimi nasıl ele verdiğimi. Bu saatten sonra
yazmaktan, anlatmaktan dönenin kalemi kırılsın. Daha ne diyeyim?
Oysa rahmetli hoca ye kürküm ye!
Dememiş mi? Hem de onca yıl öncesinden demiş de, gel de anlat sersem kafama.
Yazları kıştan, kışları yazdan bellemek gerek. Hatta modayı takip edip gömleğin
düğmesinden kravatın iğnesine bakmak gerek. Bakmazsan, bakamazsan benim gibi
süklüm püklüm kalmak var. Kalırsan Cuma pazarında dinelip ağzın açık çıkmak
var. Hata-kudret bu kılıkla bir kapıya vursan dilenci sanıp kapı açmaz
insanlar. Bir masaya varsan, ne derdin var diyen olmaz belki de. Bilmek için
yaşamak gerek. Söze, öze değil, dize bakar kimiler. Baktıkça dizelenir kalırsın kapılarda. Of ki,
ooffff!
Gelmesin, bitmesin yazlar. Bir don,
bir gömlek yeterde artar yazlara. Yıka yıka giy. Birazda yaktın mı güneşte teni
tatilden dönmüş adam edasında dolanırsın orta yerde. Havan olur, fiyakan olur
kardeşim.
Ellisinden sonra spor giyinmeye
kalksan, hava şartlarında bünye el vermiyor. Giysen arkadan “dingilin giydiğine
bak” diyorlar. Spor giyim ucuz mu? Servet ödüyor insanlar. Kışlık giyimde
günceli öncelesen, of başıma gelenler. Ühhüüü, asgari ücretin kaç katı hesap
çıkar adama. Gel de giy kardeşim. Kredi kartı hesabından bankalarla
didişmektense Cuma pazarında ısrarla karıştırmak lazım kardeşim. Ben kendimi
böyle ele verirken kürdanla diş kurcalıyor imajında kalıyor çoklar. Ben böyle
derken ödün vermiyor fiyakadan kimiler. Kimi marka takılıyor kimi çarka.
Bitmesin yazlar.. Bitmesin derken çoğalıyor burun akıntılarım. Şıp, şııııp!
Sağlıcakla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder