5 Şubat 2012 Pazar

FERHAT’IN KAZMASI VE KURTULUŞ



KURTULUŞTA EMEĞİ GEÇENLER
Halil Oral

Kurtuluş günü kutlamalarında çoğu insan kent meydanlarında hop oturup hop kalkarken, çocukluk yıllarımdaki ülkemin kıt imkânları aklıma gelir hep. Zorunlu durumlarda şehirden köyüme çamurlu toprak yolları yara yara gelen jeepleri hayranlık ve şaşkınlık içinde izleyişim gözlerime mum gibi dikilir. Şimdi düşünürüm de, kim nasıl icat etmişti o araçları? Hatta benim yaşımdakilerden çoğunun çocukluğu bir otomobil, bir uçak, bir elektrik lambası, bir radyo bile görmeden geçmiştir. Hatta çocukluğumuz nükleer silahları, lazer ışınlarını, uzay seyahatlerini hayal
bile edemeden sürüp gitmiştir..  Dün, çamurlu toprak yollarda merkep sırtını bellemiş benim gibiler bugün otobanlarda otomobil konforu yaşıyoruz. Bu başka bir kurtuluş değil de nedir?!
Ulaşım vasıtalarındaki süratin artışı ve pek çok teknolojik gelişim insanın yaşamını zorlayan şartlardan çıkış yolu arayıp bulmak, bir başka kurtuluşa ermektir bence. Fakat kurtuluşa erdiğimizi sanırken bir başka biçimde kuşatılmış olmak işin bir başka acı yanı değil mi?
Yüz mumluk elektrik ampulünü kullandık nasıl ve kim tarafından icat edildiğini düşünmedik. Çamurlu yolları yara yara gelen jeepleri şaşkın şaşkın seyrederken, otobanlarda sürat yarışlarına girdik. Biz de yapabilir miyiz diye aklımızı yormadık. Galile dünya dönüyor derken biz yıldızları seyre daldık. Kimileri nükleer enerji santralleri kurup “istersem atom bombası bile yapabilirim” deyip dünyaya korkular salarken boş boş efelenmenin esareti başladı içimizde.
Kurtuluşun efeliğine sarılıp, uyuşukluğun gölgesine girdikçe ekonomik kuşatmaların acısını yudumladı kurtuldum sananlar. Kentlerimin caddelerinde yabancı üretim otomobiller yarışa girdi gün gün. Işıldayan boyalarına bakarken aktı ağzımızın suyu. Aktıkça dolaştık banka banka, kredi koparmak için. Kurtulduk sanırken bir kere daha kuşatıldık.
Günlük hayatın akışına kendini kaptıran benim gibiler için teknoloji hayatı kolaylaştıran araçtan öteye geçmedi. 3Gyi piyasada gördükçe ve duydukça “teknoloji amma da gelişti” demekten öteye varmadı düşünceler. Teknolojik konfor sunuldukça tüketmenin tokluğunda kaldı aklımız.
Teknoloji, yüksek dağların zirvesiydi. Onu görsek de bir türlü yakınlaşamadık. İçimizde sadece tüketme dürtüsü depreşti kurtuluş günlerinde. Yabancı markaları sürdükçe sürüldük yollarda. Fakülteler açıp mühendisler yetiştirdiğimizi sanırken caddeleri işsiz ordusu bürüdü. Toprağıma saldıranları kovduğumu sanırken, ürettikleri teknolojiyle bağrıma bağdaş kurduklarını gördükçe kurtuluşu kutladım yeniden!.
Sevincim Anadolu. Çanakkale, Kurtuluş Savaşı. Erzurum, Palandöken. Ağrı, Çukurova. Aklıma düştükçe seviniyorum yeniden Yeşilırmak, Dicle, Fırat ve tüm akarsular. Sevindikçe istiyorum birlikte akmalarını. Kurtuluş günlerinde vermek istiyorum Ferhat’ın kazmasını halkın eline. Sevincim, sevincimiz çoğalsın diye. Aşkımız daim, kurtuluşumuz topyekûn olsun. Sağlıcakla.

Hiç yorum yok: