Anadolu insanı sağduyu sahibidir. Görür, bilir, hisseder. Neyin önemli, neyin önemsiz olduğunu taa çocukluğunda tam da hayatın içinde kavrar. Süt verenle vermeyeni, yumurtlayanla yumurtlamayanı, kaytaranla kaytarmayanı, üretenle üretmeyeni, hava derdinde olanla olmayanı, köşe kapmaca oynayanla oynamayanı, uyuyanla uyumayanı, değerliyle değersizi, iş yapıyormuş gibi yapıp da yapmayanı. Ühhüü!, karşıya aptal muamelesi yapanı yapmayanı. Say da say.
Sonra, Anadolu insanı değerlerine son derece düşkündür. Çünkü içinde yaşadığı şartlar, daha doğduğu gün yoğurmaya, kişiliğini şekillendirmeye, tüm ince duyguları, en muhlis duruşu, en müstesna sevgileri giydirmeye başlar. Aşık atmasını, lades oyunlarını bilir, kimin nasıl ütebileceğini öğrenir ama ütmek yüklendiği terbiye ve ahlaka en ters gelen şeydir. Yani aldanmayı aldatmaktan daha tercih edilebilir bulur.
Anadolu insanı muhlis ve munistir. Bu değer yapısı üstünden silinmemiş olanlara, aptal muamelesi yapmaya kalkışanlara, bu tür insanları görünce şeker bulmuş çocuk gibi sevinip ütmeye kalkanlara içten içe, kıs kıs gülmesini de bilir. Sigorta yaptırmamış olsa da, ufacık meselelerde bile atılmaya çalışılan kazıkları göre göre, kazığın nasıl bir yemek olduğunu tanımlar Anadolu insanı.
Bazen en masum kılıflara sokup yutturulmaya çalışılır kazıklar. Ufacık çıkar, ufacık adamlık ve basit rollerin hayaliyle şirinlik esvabına bürünüp gerçek yüzünü örtmeye çalışanlar; Açtır, açıktadır. Bu açlıkla; hizaya sokmaya, kendilerince sınıflara bölmeye, basit bir araya gelişlerde bile kafalarında bir oturtma(!) düzeni oluşturmaya çalışmaları iç dünyalarını ele verir kardeşim.
Biz gözlerimizi kapatıp, yüreğimizden bölgemiz için, ülkemiz için, insanlık için, gelecek için dualar ederken, en samimi duygu ve davranışları sergilemeye çalışırken kumda oyun kurmalar bir esintiye bakar Çeşnici başları. Bilmek lazım Anadolu insanını, tanımak lazım…
“Üst kata Çıkamazsınız, aile yeri” “ burası ağanın, burası paşanın, burası sultanın” Kaç parçaya bölündü gördünüz mü? Günlük yaşamda yapılan bölüntüleri daha da çoğaltmak mümkün de….Neyse..
Hani bir olmak, beraber olmaktı, hani ayırmamak, ayrılmamaktı. Her şey herkes için, hepimiz içindi. Ya, işte en basit meselelerden başlıyor bölüntü yeğenim.
Anadolu insanı hislidir. His çok da insanı bir şeydir. Hisler; günlük yaşam içinde kafalardaki soru işaretlerini de çoğaltır. Soru işaretleri yaşamı tümüyle aydınlatmasa da aralar, aralık bırakır. Daha doğru yollar yürümeye vesile olur cancağızım. İnsan neden ve niçin doğduğunu bilirse, hayat çizgisini daha düzgün çeker. Her birimizin çekmeye çalıştığı çizgiyi kullar fark etmese de Yaradan bilir.
Velhasıl; dürüstlüğü, samimiyeti, vicdanı, insani değerleri başarı için bir kenara koyanların kapsamı karanlık sonu hüsran olur. Samimiyetin adamlığı ender değerlerden ve de insanın kendi olmasını sağlayan esvaplardan biridir.
Üst katta oturmak isteyenler, alt katta oturanları kendi uşağı sanmasın. “Komşum” diye bakmasını bilmeli. Birilerinin fabrikasyon düşleri herkese uymayabilir.
Anadolu insanı bilendir!.. Sağlıcakla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder