Toprakla uğraşıyorum ya.. Her yeni
günde alfabeyi yeni söken çocuk edasındayım. Öğrenmenin üstünlüğü bir yana her
bitkinin verdiği heyecan yaşanmaya değer gerçekten. Kalemimle toprağa
dokunmaksa işin kaymaklı kadayıfı.
Toprak benim için kız oğlan kız hala. Onunla sevişebilmek her
delikanlının harcı değil. Sevişmenin kendine has öncelikleri var. Sevmek
işin en başı.
Toprağı anlamaya çalıştıkça
depreşir arzularınız. Bu arzuyla yollar yürür, huzurun farkını yaşarsınız.
Toprağın dili başka, kültürü
başkadır. Herkesin anlamasını beklemek hayaldir sadece. Zorla güzellik
olmazmış. Aşk olmasa güzelliğin de on para etmeyeceğini söylerdi merhum Ozan.
Of ki offf!..
Aşkla erişirsiniz huzurun en
muazzamına. Bu tabiatla en şakrak türküleri dillendirirsiniz.
Toprağa haşinliği yükleyenler olur
oysa. Toprağın hakkına, hukukuna samimiyetine şüpheyle yaklaşanlar vardır çoğu
kez. Gerçeği, alın terini, sevginin karşılığını geciktirmeden hakça tahakkuk
ettirendir oldum olası. Hayal değil gerçektir en azından.
Toprakla uğraşıyorum ya… Köylü-yüm-dür
öyleyse. Varsın başkaları en münevveri
olsun yurdumun. Varsın en güzel tabloları en okullular yapıyor görünsün. Benim
tablolarım kimilerinin hayallerine sığmaz kardeşimmm. Benim resimlerim aşklarım kadar büyüktür ne
haber... Her tarlaya kaç tablo sığar ölçmek gerek. Her tablo ölçeklerini zorlar
belki de kimilerinin. Kalabalıklar farkına varmadan tüketir en asil olanı.
Bilmeden satın alır her tabloyu. Altında imza gözükmese de resim yeter bize,
işte o kadar.
Toprağa çizilen her resim nice
yokluğu kurutacak oysa. Kaç âşık doğacak her resimde kim bilir.
Toprağı okumak gerek. Kürsülerden
bilgiç söylemler sevmeye yetmez. Toprak mevzusu seyirlik olacak kadar basit de
değil. Ellerimiz heyecandan titremeli toprak dendikçe. Dudaklarımız sevdanın
ateşiyle çatlayabilmeli kardeşim..
Toprağın kızoğlankızlığından
bahsettikçe niçin garip bakıyorsunuz? Niçin gözlerinizi çevirip burun
kıvırıyorsunuz? Niçin tarlada okumuşluğuma aldırış etmiyorsunuz? Niçin çizilen
tabloları alkışlamıyorsunuz?
Alkışları hiç de hak etmiyorum ben.
Alfabeyi sökmeye çalışan çocuk edasındayım halâ. Kalemim kazma kürek.. Hey gidi
hey!
Ben âşıklığın keyfini sürerken
kentlerin yoksulu kimiler. Ah ki ah!
Terk edilen nice toprağı çalı çırpı bürüdü. Tek başına benim âşıklığım
ne ki. Kaç boy resim yapabilirim bu cılız bedenle. Tutun ellerimden. Azıcık da
siz anlayın şu toprağın dilinden. Siz de sevin sevebildiğiniz kadar. Severken
sevinin olmaz mı? Kazmayla kürekle soyunun en ressamlığa. Orijinalliğini görün
motiflerin, deneyerek en azından. Toprağa attığınız her çizikle avunun avutun
bir diğer yandan.
Sevmeyenin anlamasını beklemem,
anlamayanın sevmesini hiç düşünmem. Düşünmezken haykırırım en sevdalarımı.
Düşünmediğim vakitler gam yüklü gemiler salarım okyanuslara. Şımarıklığım,
avareliğim, köksüzlüğüm çoğalır saldıkça. Bu salışla kalırım nefessiz.
Her nefes bir şenliktir aslında.
Her nefes yepyeni tablodur. Ufuklara asılacak boy resmidir. Kısacası benim
dilim topraktır. Tahsilim yine o.
Şimdi okullu olduk…. Alfabeyi
söktüm ben. Sağlıcakla.