İyilikler karşısında duygulanıp ağlar mı insan, ağlıyor. Zulüm gören insanları görünce ağlamak yetmiyor yeğenim. Allahın güzellik adına yarattığının hikmetleri karşısında da duygu boşalması oluyor kardeş. Bu bende böyle nedense. Bu durumu ister sulu gözlülüğüme, ister yüreğimin narinliğine verin, isterseniz dünyada ne insanlar var deyip gülün geçin.. Ağlamanın tadı başkadır bazen!… Ağlanacak şeyler arar bulur beni veya ben onları bulurum. Görende Gönül Dağı dizisinin ağıtçısı sanacak!... Sansın n’olacak ki? Bir şey olacağını düşünsem dillendirmem bile.. Asla da gocunmam.
Kör köstebeğin yerin altına
dişleriyle tünel kazışına bak, duygulan. Küçücük karıncanın toprak altındaki kolonilerini
gör hislen. Cingil kuşunun sesindeki güzelliği fark et hayran hayran dinlerken
göynül, boşal!... Kaskara topraktan
çıkan çiçekleri, alyanaklı meyveleri gör şaşır, iki göz, iki çeşme boşal. Uf uf! Huyumu bilen
annem, “bu kadar üzülüp durma, dert kapcen dert!” derdi. Kabri cennet olsun..
Hatıralara, geçmişe, düne dair ne varsa diz önüne, ağla dur kardeş. Kimine
sevinçten, kimine üzüntüden, kimine şükürden.. Ağlama üzerine dizi yapılsa
malzeme bol mu bol. Allah her birimize
çekemeyeceğimiz dertleri yükleyip ağlatmasın yiğidim. Öylesine ağlamayı kimse yaşamasın! En azından
temennimiz bu yönde.
Kiminin ağzını bıçak açmaz be ya!
Vela havle, vela guvvete! Ölüye ağlamaz diriye gülmez derler ya. Yüreğine C60
beton dökülmüş gibi taş, taş!. Onlarda öyle tutturmuş gidiyor. Allaha yarattığı
için sual mi, soralım şimdi… hikmetine bağlayıp ağlamayı sürdür.
Metalurjide metallerde böyledir.
Demir der geçeriz, onlarda çimentoda olduğu gibi numarayla sınıflandırılır.
Metallerdeki sertlik ve yumuşaklığın öylesine faydaları var ki! İnsanda sertleşen
gönüller felaketleri getiriyor. Netenyahu veya onun gibilerde ağlamasını bilen
bir gönül olsa zulme çanak tutup binlerce çocuk çığrışına ve ölümüne sebep olur
mu? Ah ki ah!
Bu ahı çektikçe
ben, yan taraftan birileri sigara tutacakmış gibi geliyor. Bilenler bilir, bir
seneye yaklaştı sigarayı bırakmam. Allahtan kimse yok. Bu duygu yoğunluğu
arasında oruç gidecek valla. Bana bu sabrı veren Allahı düşün ühhü ühhü! diye
asıl gitsin.
“Komşusu açken,
tok yatan bizden değildir” hadisini hatırla gel de deliksiz uykulara dal! Ya
varsa? sorusu yüreğini delik deşik ederken, gözyaşını tut tutabilirsen.
Deminden beri
mır mır edip duran ben kimle konuşuyorum dersiniz? Yüreğimi boşaltıyorum orta
yere. Kendimi ele veriyorum bir taraftan. Bu yazıyı okuyan çocuklar sokakta
ardımdan bağıracak, sulugöz, sulugöz! diye. Öf, Öf!. Vallahi terledim
sıkıntıdan. Bir zamanlar dizilerden etkilenen insanlar, “ havuç mu olsun hıyar
mı” sorularını sorarken, beni örnek alan sulugöz bir neslin ortaya çıkmasının
artısını, eksini hesaplayabilmiş değilim.
Kiminin acılarla
yarışıyor keyfi. Lafım yok…yüreğim millet bahçelerine ekilmiş çimenler kadar
yeşilken,üzerinde çiğler dökülmeye çoktan hazır.
“Bok böceğine
gül koklatsan dayanamaz ölürmüş” Ya duygusuza duygu yüklemeye kalksan!...
Bu noktada
dilime türküler düşüp düşüp geliyor. Bi tanesini hadi birlikte dillendirelim!..
“-Kaleden iniş
mi olur/ ham demir gümüş mü olur.?” Olacağı, olmayacağı bilmek, en azından
kestirmek lazım herhalde.
Geceler uykusuz,
geceler haram…. Sağlıcakla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder