Bahar..
Bizi kurduğumuz hayallerle aldatan
bahar!
Nerede başlayıp nerede bittiğini
belirlemek elimizdemişcesine hayalleri süsleyen sevinçlerin sebebi..
Yepyeni umutlar ekecektik. Erken
kırağıları sorunsuz atlatmanın sevincine düşecektik. Yepyeni uğraşılarla,
yazlara yelken açacaktık. Yapraklarını renklerin en güzel tonlarıyla açmış
ağaçların arasında bülbüllerin nağmelerine eşlik edecektik. Acı marulun,
karakavuğun bile birbiriyle yarışırcasına boy atışını gözleyecektik. Kıştan
hazırlığını tamamlamış tomurcukların patlayıp çiçeklenişini resimleyecektik. Her
bir çiçeğin kokusunu sende belleyecektik. Bahar sabahlarında gün ağarmadan
çiğden mayalar düzecektik. Yağan yağmurlarında saçlarımızın ıslanmasını bekleyecektik.
Kuşların sustuğu an biz, yepyeni şarkılar besteleyecektik. Yüreğe ekilen
yepyeni umutlarla mevsimleri sıraya dizecektik. Göğün maviliği, yeryüzünün
yeşilini kuşatacaktı. İçimizdeki düşleri, dantel gibi işleyecektik.
Velhasıl bitmek tükenmek bilmeyen
arzular hayaller olacaktı. Hayal kurmak,
kurabilmekte bir yetiydi aslında.
“Mevsim bahar olunca/ aşk gönüle
dolunca/ sevenler kavuşunca/yaşamak ne güzel” baharlara konu olan şarkılardandı.
Arzulanan düşlerin, kurulan
hayallerin gerçekleşme oranı önemliydi. Kimi şarkı sözleri de var ki, “baharı
görmeden yaz geldi geçti” diyordu mesela. Dahası vardı, “çok güldük, Allah
ağlatmasın” derdi anam.
Bahar gelse, kararan toprak bile
yeşerirdi. Kuzular koştururdu en yeşil çimenlerde. Arıların gelgit hızları
artardı. Romantiklerin sevdiği kelebeklerin kanat çırpışı bir başka olurdu.
Bahar gelse, çocukların sokaktaki
sesleri çoğalırdı. Kimi yakar top, kimi mendil kapmaca oynardı. Çember
çevirenler hızlarını artırmaya gayret ederdi. Yamacın kum kaymacında kıçtaki donun
yırtılmasına aldırış etmeden kay kay yapanlar, ayrı heyecana kapılırdı.
Bahar gelse; yeni sabahların hayali
kurulurdu. Geceden gördüğü rüyanın huzuruyla hatırlamaya çalışırdı geçmiş
rüyaları.
Hayal kurmak güzeldi. Bu işinde bir
disiplini vardı. Boşa hayal kuranlar aldatır kendi kendini. Bunun kadar üzüntü
verici ne vardır. “Ah kafam, ah!” deyip dövünürsün sonunda. Büyüdüğüne bile üzülürsün bazen. Yamacın kum
kaymacında çocukça kaymaya benzemez düşlerken düşmeler! “Yaşamak ne güzel”
şarkılarından, “gitmek mi zor, kalmak mı?” sözlerine evrilir melodiler.
“Bahar” dedik.. Bizi “kurduğumuz
hayallerle aldatan bahar” dedik. Gelmek istediğim nokta, Sanal Kumar Siteleri.
Paçayı kaptıranlar çatılara çıkmaya
başladı. Görünen bu, görünmeyeni? Boşa
ya da bedavaya hayal kuranlar boş hayallerin kurbanı oluyorlar. Hatta gerçek
gizlenerek farklı senaryolar öne sürülüyor. Ana babaları yakan, ocaklar
söndüren bu sitelere ulaşımı engellemek yerinde bir karar olacaktır. Yoksa
karanlıklar emecek bahar düşü kuran gençlerin bedenlerini. Boş bahar hayalleri
veya kolaydan köşe dönme düşleri mağlup edecek büyümüş çocukları. Hergelece
hayaller yakacak bahar beklentilerini.
Bir ilkbahar sabahı, acıyla(!)
uyandın mı hiç? Önlemek ödemekten ucuzmuş. Sağlıcakla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder