Bilim adamlarının ifadelerine göre dünya, dört buçuk milyar yıldır dönüp durmaktadır. Geceler gündüzler, aylar yıllar, yazlar kışlar, buzullar, kutuplar çöller. Canlılar, cansızlar, yağmurlar seller, dolular, karlar Ühhü, soğumalar ısınmalar. Depremler, fırtınalar, hortumlar, yangınlar. Ölümler, doğumlar, varoluşlar, yok oluşlar. Dünya “iki kapılı han”! Kim gelmiş, kimler gitmiş. Akıl bile zorlanıyor.
Bu yaz yağışsız, sıcak bir mevsim
oldu. Küresel ısınmalar, iklim sözleşmesi söylemleri gırla gitti. Buzullar
eriyecek, dünyanın pek çok yerini sular basacak/mış. Yeryüzünde canlıların
yaşamını sürdüreceği yerler bile tek tek sayılıyor. Dünya güya hep böyle
süregelmiş zaten. Kimi yerler ısınıp yanmanın ardından soğumalar başlıyormuş
oldum olası.
Şu janjanlı, havalı duruşumuzun
umurunda değil çok şey! Her yönüyle zor, bir o kadar yorucu üstelik belalı bir
ortamda rüyalarda gibiyiz biz. Yalan dünya desek de, hiç kimse yalanmış gibi
durmuyor kardeş. Kimileri fırsatını bulsa yutacak dünyayı! Detaylar derin,
ayrıntı mühim! Gücü eline geçirenlerin gösteri yeri gibi görünse de filmin
ikinci bölümü kimileri için acı olacak. Asıl film ölümden sonra. Biz buna hep
inandık. İlk bölümde bırak istediği gibi davransın kimileri. Dünyalık para pul,
nüfuz, makam ve şöhretin havasını soluyup dursun bazıları. Halkın kapısını,
halkın yüzüne kapatanlar hak kapısı yüzlerine kapandığında anlayacaklar belki
de çok şeyi. Tek hedefleri kendi haz ve konforlarını artırmak olanların sonu
hüsran olacaktır. Bu yüzden huzurluyuz biz. İnancımızdır manevi dünyamızı diri
tutan. Varsın janjanlı duruşlarını sürdürsün kimiler. Büyüklenişleri küçüklüklerinin göstergesidir
birader.
Biz doğum ve ölümü tabiatın içinde
öğrendik yeğenim. Önümüzden çok sular aktı çok. Varlığı ve yokluğu evin
karşısındaki mezarlıkta gerçekleşen defin işlemlerinden sonra ölçülere vurduk
hep. Erdemli duruşlar huzurlu
yolculuklara kapı aralıyor cancağızım.
Hava ısınsın, soğusun. Kimi gitsin,
kimi kalsın. Filmin ilk sahnesini tamamlayan ikinci sahnesini mutlaka görecek.
Öncesi ve sonrası.
Son zamanın yenileri için dünya
hızlı dönüyor. Hızın ve hazzın sarhoşluğunda kimiler. Hey gidi hey! Döndükçe
tüketiyorlar çok şeyi. Tüketmenin bedelini ağır ödeyecekleri mutlak. Hızın ve
hazzın savrulması çok kolay olurmuş. Bu savrulmayla dünyayı ebedi sananlar
tuzakların ölümcül kıskacında kahrolacaklardır.
İçi ürperiyor mu kimilerinin bilmem
ki. Ürpermediği için midir laylay lom duruşlar. Empati yapmadıkları ya da
yapamadıkları için midir kaykılıp üstten bakmalar?
Dünya ısınıp, sonra soğuyacak/mış.
Denizaşırı yolların güzergahı bile değişecek /miş. Dünya üzerinde üç dört bölge
de yaşam sürerken büyük çoğunluk yok olacak/mış.
İnsanca duruş duruşların en
güzelidir yeğenim. Aldanmamak lazım nefsi okşayan işlere. Aldandıkça körelir
gözler. Aldandıkça davranışlarımızın
vebali artar üstümüzde. O veballe hakkı da halkı da bulmak güçleşir. Yaptığımız
düzgün işlerle içimiz yıkanıp paklanır.
Çoğu insan içinde gizledikleri ve
söyleyemedikleriyle yaşam sürmektedir.
Dünya fani; aldanmamak gerek
vesselam. Yazının kıymeti de, faniliği bilmekte başlar. Sağlıcakla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder