Anadolu’nun hikâyesini dillendirmek isteyenlerin ellerini çamuruna bulamış, samanının tozağını yutmuş olması lazımdır. Türkülerini çığırmış, ağıtlarına gözyaşını akıtmışlığı bir başka aranan unsurdur. Yaşamışlık, yaşanmışlık gerçeğin kendisini yansıtır. Bazı kafasını kaykıltan şehirli şair ve yazarlarla aramızdaki fark burada başlar kuzucuğum! Anadolu insanın yaşadığı aşkı, sevdası, çilesi, derdi, varlığı, yokluğu, yoksulluğu, sevinci, paylaşımı bir başkadır yeğenim! Yaşadığı her ne varsa tam olarak içli ve içtendir. Samimidir, samimiyettir her söylediği. Türküleri bile yüreklidir. Masumdur, masumiyettir attığı her adım.
Bir yörenin kültürel değerlerini
yaşatacak hatta onları gelecek kuşaklara taşıyacak olan kişilerin yetişme ve
yaşam biçimleri son derece önemlidir. Bencil duygulara sahip takıntılı,
hastalıklı, egolu insanların yapacağı iş de değildir kültürü taşımak. Bu türden
olanlar olsa olsa engeldir sadece.
Çevrenize şöyle bir bakın, gerçek
sanattan, edebiyattan dem vuran insanların mütevazılığını hissederseniz. Halk bunları bilir. Toplumun alkışı sessiz
sedasız gönlündedir. Halk, arsız olanlara içten içe bozulsa da bir şey
söylemeyi uygun görmez. Yani gerçek olanı bilir ama dillendirmez…
Bir ilin topyekûn kültürünü
yaşatmakla görevli kurumlarımızda var mıdır? Elbette vardır. Kültürün varlığını
sürdürmesi biraz da canlı tutmakla olur. Kimi bölgeler bunun önemini kavrayıp
işi çözmüşler. El birlik bir ucundan tutuyorlar kardeşim. Tarihi yerlerini,
türkülerini, hikâyelerini, şiirlerini, şairlerini, âşıklarını el üstünde
tutuyorlar. İlimizde Âşıklar Bayramı, Şairler bayramı duydunuz mu? Sağdan say!
Bir, iki, üç! Soldan say! Bir, iki, üç! Kimileri köşe başlarında nöbet tutup
başkalarının görünmesini gölgeliyorlar sanki.
Kültür Müdürlüğümüz ilçeler dâhil
bir kültür haritası çıkarmış mıdır?
Üniversitemiz bu konuda hangi çalışmalara ortak olmuştur. Kütahya da kültürel gezi yapacaklara, hatta
profesyonel düzeyde tur düzenleyeceklere şuraları gezip şuralarda şiir, müzik
dinleyip, kültürel değerleri gözleyip, şurada konaklayabilirsiniz diyecekleri
bir alternatif öneri programları var mıdır? Gelişme, ilimizi her yönden
tanıtmakla başlar. Yöre tarihine sahip tarihçilerimizi, şair ve edebiyatçılarımızı,
kültür adamlarımızı kim derleyip toparlayacak. Kim onlara sahip çıkıp anlam
yükleyecek. Kim bir bardak çayı
esirgemeyecek! Kim bu alandaki dağınıklığı restore edecek. Kimlerin kimin adamı olduğunun önemi
yok. Bu il, bu yöre, bu ülke için kim
nerede ne yapıyor? Bu sorunun cevabı çok önemli kardeşim! Filancanın(!)
muhtarlığında, feşmancanın başkanlığında, şunun vekilliğinde, bunun
müdürlüğünde somut neler yapılmış ona bakmak lazım! Hatta muhtarın bile!
Herkesin malumudur ki fiziki
sınırları ordular çizer ve korur. Ruh sınırlarını ise sanat belirler sanat! Bu
yönden kültür adamlarının bir ağırlığı olmalı ve önemsenmelidir.
Ülkemizin korunmasında emeği geçen
eden gazi ve şehitlerimizi belli gün ve zamanlarda yerel yöneticilerimizin, üst
düzey askerlerimizin ziyaretlerini gözlemiş ve önemsemişimdir. Moral destektir
bu. Gerekli ve önemlidir de!
Kültürün savaşçı erlerinden bir
teşekkür neden esirgenir? Bunu kıyaslama için söylemiyorum. Kültürel katkı
sağlayanların binası, sırası, masası yok aslında. Ama kültürün müdürlüğü var kardeşim! Anadolu
duruşunu sergileyen bu adamlara sahip çıkmak, onurlandırmak biraz da size düşer
herhalde. Altı ayda bir telefonla da
olsa hal hatır sorar insan.
Son sözü Hisarlı Ahmet’in “ ben
kendimi gülün dibinde buldum” türküsünden girerek Bozkırın sesi Neşet Ertaş’a
bağlayayım;
“ Hep sen mi ağladın, hep sen mi
Yandın? /Ben de gülemedim yalan dünyada./ Sen beni gönlünce mutlu mu sandın?/
Ömrümü boş yere çalan dünyada.
Ben yazdıkça içindeyim halkın.
Sağlıcakla