9 Eylül 2024 Pazartesi

SABAH İLE, SABAH İLE


 

Günün güzel geçmesi sabahı övmekten geçer. Çünkü sabahlar ilkbaharın kız kardeşidir. Tazeliğin, hoşluğun sembolüdür. Karanlıkları bastıran, doğumlara kapı aralayan, uyanışın eşiğidir sabahlar. Güzelliklerin tartışmasız kaynağıdır. Sabaha dair bendeki bu duygu, şiire kapı aralar gibi kardeş…

Akşam ajansını dinlerken ki acılar silinmiş, o çiçekten o çiçeğe konan bir satırlık yaşamı anlamlandırmaya çalışan kelebekler uçuşur gözlerimin önünde. Bu esnada yükselir dilimdeki türküler.

-Sabah ile sabah ile/ kahve gelir tabak ile…

Bu tür duygular depreşince dünyada çirkinliğe dair ne varsa unutuyor insan. Her güzel şey, insani yanlar saklıyor kendi içinde. Saklıyor da güzellik bırakmadılar dünya da. Uzun lafın kısası, insan olmak cani olmaktan çok daha kolay aslında. Daha açık ifade etmek gerekirse caniler insan olamaz demeye varıyor laf….kimdir bu cani veya caniler… Kimdir bu insan olmayanlar? Akşam ajanslarına bak anlarsın yeğenim. Ölümlerin çetelesini tutmakta zorlanıyor insan. Ölümün harmanı oldu Filistin... Ölümün kol gezdiği yer oldu evler, sokaklar.

Her şey apaçık ortadayken, suçüstü hali varken gıkı çıkmıyor gücü yeterlerin. Dur demiyor, diyemiyorlar. Yuh size yuh! İçlerinde canilik duygusunun en büyüğünü taşıyanlar ölümlerinde en vahşisini kusuyorlar. Kadın- kız, çoluk-, çocuk…

Dünyaya insan haklarının nutkunu çekenlerin, kana susamışların, işledikleri cinayetler karşısında rahatlıklarını görmemek mümkün değil. Tüm bunlar zihnimde toplandıkça sinirimi laptopun tuşlarından alıyorum. Her tuşa vuruş  canilere attığım tokatmış gibi geliyor birader!..

Çaresizlik insanı canından bezdirir mi? Bezdiriyor kardeş! Bu bezginlikle içinizde oluşan sinir harbiyle tuşlara vuruyor, vuruyorsun.

Tuşlara vurmanın eylemi içindeyken bir de Narin düştü ajanslara.  Bu da olunca geceyi diri tutuyor, övmeyi düşünürken sövmeler birikiyor dudaklarımda. Sabahlar akşama, akşamlar sabaha karışıyor. Mevsimler değişiyor mevsimler.

Güngörmüş sözlerle yazıya niyetlenmişken bağlamından kopuyor duygu.  Dil facialara, savaşlara takılı kalırken, duygu ümitsizliğe sürüklüyor insanı. Bu sürüklenişle çözümsüzlük girdabında cümleler git gel yapıyor kardeşim..

Nasıl yapmasın?..  Savaşlar ölümleri çoğaltırken, başka alanlarda aileler yıkılıyor, çözüm çözüm çözülüyor bağlar. Caniler caniliklerini sinsice her alanda sürdürüyor. Su uyur, düşman uyumaz diye boşa dememiş atalarımız. Ama biz uyuyoruz. Biz uyurken sallıyor küfrü kimi repçiler. Biz uyurken kadınlar matinesinin hazırlıkları yapılıyor. Usul usul sinsice.. Of of!

 Kurtuluşa dair sempozyumlar yapamazken, bir sala dahi okuyamazken, kahramanlığa dair bir şiir dillendirmezken, üstelik içimiz kan ağlarken; matineler neyin nesi!..

Sabah ile, sabah ile/ Kahve gelir tabak ile

Bir fırtına tuttu bizi. Velhasıl sıra sıra türküler.

Sağlıcakla

Hiç yorum yok: