12 Eylül 2024 Perşembe

KUŞLAR ÖTÜNCE GÜZEL

 

İnsanın ömrü, sevdiği kadardır. Bugün bir şey söyleyecekse insan; söyleyecekleri, değer verdiği ölçüde olur. Anadolu’nun kırsalı diyebileceğimiz bir orman köyünde dünyaya gelmiş biri olarak bugün köylerle ilgili söyleyebileceklerim o kadar çok ki.. Bu çokluğu, anlatabildiğim yoğunlukta anlayacak, siz de üstüne bir şeyler koymak isteyeceksiniz belki de.

1980 lere kadar yoğun olan köy nüfusu, tarımsal kalkınmanın önemli bir parçası, üretimin de merkeziydi. Seksen sonrası sanayi toplumu yaratma bahanesi ve de milli eğitim harcamalarında tasarrufa gitme öngörüsüyle “Taşımalı Eğitim Sistemi”ne geçildi. Bu geçiş kırsaldaki nüfusun hızlı bir şekilde kentlere göçmesine sebep oldu. 

Kentlerde asgari düzey ölçüsünde iş imkânı bulanlar, uzun çalışma saatlerine de razı oldular. Göçler, köydeki geniş aile yapısı içinde yoğun çalışma ve aile baskısı hisseden gençler için baba veya büyük dedenin ekonomik yaklaşımlarından kurtuluşu gibi de gözüktü.  Alt yapısı tam olarak oluşmadan ya da oluşturulmadan kırsaldaki yaşamdan kent yaşamına geçen pek çok çekirdek aile uyumda zorlanırken, pek çok olumsuzluğu da yaşamak zorunda kaldı.

Köyden kente göçüş gün gün üretim alanlarının terk edilmesine sebep oldu. Üretim içinde görev alan çocuklar bile bu alandan kendiliğinden düştü.

İşin üretim yanı böyleyken; sosyal, kültürel ve folklorik birçok değer şekil değiştirmeye, unutulmaya ya da çağdaşlık adı altında başka kültürlerin çekim alanına girdi.  Kentlerde salon düğünlerinin cazibesiyle folklorik pek çok şey unutuldu.  Üzüntü ve sevinçlerde köylerde yakılmış olan türküler zayi oldu. Özü olan kadın ve erkek oyunlarını terk etti. Kırsalın,  dahası çoban kültürü adına birikmiş ne varsa yok olup gitti. 

Kültürel değerlere sahip çıkılmaz ve yaşamasına imkân verilmezse boşalan alanı başka kültürler doldurur. Salon düğünlerinde yapılan müziklere, oynanan oyunlara bakın. Gençlerin giyim kuşamı değişti. Dili değişti dili!..

Zeybeklerin yerine küfürlü repten haz almaya başladı yeni nesil. En azından görünen şekil o.

Sosyal, kültürel ve folklorik değerler unuttuğumuz ölçüde üşümelerimiz artar, ağlamalarımız çoğalır. Özümüz olan türküler dillendirildiği kadar türküdür.  Uzun yıllar içimizde oluşan kültür,  beslediğimiz ölçüde güzelleşir. Sevdiğimiz ölçüde sevilir. İnsan, kültürel değerleri öğrendiği, yaşadığı kadar bilir, kayda geçirdiği kadar da ölümsüzleştirmiş olur.

Bu şiir ve mektuplar yaşadığımız bölgeyi bir bir dolaşırken oluşan iç duygularımızın yanı sıra, unutturmamak adına tarihe bıraktığımız bir kayıttır. Ne kadarını alabildik, ne kadarını aktarabildik, ne kadarını dillendirebildiysek.

Çıktığımız bu yol, niyetlendiğimiz bu proje, ilimiz Kütahya’nın beş yüz kırk dört köyünü içinde barındırıyordu.   Zamanın yanı sıra, başka nedenlerde bu eserde ismini andığımız köylerle sınırlı kaldı.  

Tavşanlı’nın Sesi Gazetesi bünyesinde gönüllü yazanlar olarak “Köy Araştırmaları” yazı dizisi, yazdığımız zaman diliminde yöre insanı tarafından yoğun ilgi gördü. Alibey Aydın’ın önderliğinde, köyler fotoğraflanmış, Mustafa Uysal kendi izlenimlerini, bense kuruluşundan bugüne sözel, kültürel, folklorik değerlerini ve sosyal yapılarını, köyde var olan sülalelerin yanı sıra yörenin bilinen yer altı ve yer üstü zenginliklerini kaleme aldık. Bu çalışmalar esnasında köy türkülerini de derlemeye de özen gösterdik. Bu anlamda on altı yöre türküsünün hikâyelerini de yazarak notalanmasını sağladık.  

Kuşlar ötebildiği kadar sevimliymiş. İnşallah biz de yazdıklarımız kadarıyla gönüllere girme başarısını göstermiş, ileriye güzel kayıtlar bırakmış oluruz. Sağlıcakla

Hiç yorum yok: