Bizim yaş gruplarının görsel
basınla tanışması çok eski sayılmaz. Hele kırsalda yaşayan insan için
televizyon filan oldukça yeni. Radyolar vardı.
Rahmetli babam ajansları hiç kaçırmaz memlekette neler olup bittiğini ordan
öğrenmeye çalışırdı. Müzik için pikaplar, gramofonlar sayılı insanda olur ya da
hiç olmazdı. Benim bu yazdıklarımı okuyan yeni nesil, ohoo!!, ot gibi de
yaşanmaz ki diyerek tiye alabilirler. Biz demiryolu boylarında bulduğumuz
gazetelerdeki kültür sanat yazılarını bile okur, radyodaki arkası yarınların
saatini iple çekerdik. Türküler
çıktığında radyoyu kulağımıza yaslardık. Büyüklerin hatıralarını, dilden dile
aktarılmış hikâyelerini dinlerdik.
Ülke, bu hikâye ve anıları
dinledikçe büyüdü ne haber! Tembel değildik. Daha ilkokula başladığımızda üretimin
içindeydik. Çalışkandık, düşünceliydik, sosyal ve ahlaki değerleri ailede
kavrayan bireylerdik. Üretkendik! Bu yüzden kendi oyuncağımızı kendimiz
tasarlardık.
Akıllıydık, erdem sahibiydik.
Önce sağ sol diye ikiye ayırdılar.
Kimi sol dedi kimi sağ. Kimi sosyalizm dedi kimi kapitalizm. Kimi türk dedi, kimi kürt! Kimi Sünni, kimi
alevi! Laik, anti laik! Uf Uf!!
Çattılar, çatıştırdılar yeğenim. Akılları çeldiler, zihinleri bulandırdılar
kardeşim.
Şimdi farklı bir nesil
peydahlanmakta. Duygusuz, vicdansız, algısız, saygısız, sabırsız, özensiz.. Yalansa
yalan deyin birader!. Lise düzeyindeki gençlere bir bakın. Allah aşkına
dikkatli bakın. Bakarsanız anlarsınız
kim neyin tutsağında..
Sınavlarda birincilerin sayısının
arttığına bakmayın siz. Kaç gencin kafası büyülü dünyaların içinde görün. Son
yıllarda artış gösteren mezuniyet törenlerinde gençlerin durumuna bir göz atın.
Allah adına atın!
İnsan iç veya dış nedenlerle bir
teneffüs problemi yaşamazsa soluduğu havanın kıymetini bilmezmiş. Sosyal medya,
görsel basın ve televizyonlar yüzünden kimlerin problem yaşadığını tespit etmek
başlı başına araştırma konusu. Ama görünen o ki, ‘sosyal medyadan tanıştığım”
diye başlayan o kadar çok mağdurlar görüyoruz ki, rastlıyoruz ki!..
Diyeceğim o ki, yeni nesil ve
umutsuz insanlar üzerinde görsel basın ve sosyal medya tam bir propaganda
aracı. Tesirinde kalan insanların hayatı alt üst oluyor hayatı.
Televizyon programlarında siyasi
tartışmalarda dahil pek çok yayını iptal etsek, alanında başarılı olmuş
insanların başarı öykülerini içeren yayınları artırsak, bir akşam birini ertesi
akşam ötekini, işadamlarını, düşünürü, sanatçıyı, sanayiciyi sahip oldukları
imkanları, hayatları, mekanları başarıya götüren anahtarları peş peşe sıralasak
çok geçmez gerçek manada çağ atlarız çağ!
Sosyal ve görsel medya bilgi sahibi
yapmaktan çok bir veya birilerinin amacına kanalize etme aracı olarak ortaya
çıkıyor. Akıl ve düşünceden uzaklaşan insan
kanalize olmanın hastalığına kapılıveriyor. Hastalanan insanda hak hukuk bilincinden tut
da pek çok maddi manevi olgu değersizleşiyor cancağızım.
Sonrası bir curcuna bir curcuna
sorma gitsin! Şimdi kendimizi fethetmenin zamanı. Sağlıcakla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder