20 Ağustos 2023 Pazar

BABAMIN TÜRKÜSÜ MUHANNET

 


Bir arazimiz var ekeceğiz!  Ne ekmeliyiz? Şuraya pancar, şuraya domates, şurasına biber, şuraya buğday,… ekmekten maksat; para kazanmak. Tam olarak rahmetli babamın hesabı bunlar.

Oysa para hırs yapar insanda. İnsani pek çok değeri yok eder. Para pek çok şeyi ezer geçer… İnsanın elini yakar elini! Para dediğin ihtiyaç kadar olmalı yeğenim….Fazlası bozar, bozgunluk yapar. Ya azı? Azına da can dayanmaz. !!!!!

Madem bozuyor para insanı, daha çağdaş  projeler koymalı ortaya. İnsani şeyler ekmeli toprağa.. Şu araziye halıdan saha, şurasına futbolluk saha, şurasına çimden saha, şuraya seyirlik saha,  yürümelik saha, koşmalık saha, mangallık saha, çimmelik saha, yüzümlük saha, parklık saha, kaymalık saha. Dön babam dön! Kay babam kay! Hatta sayıları artmalı bunların. Baksana yer bulunmuyor mevcut sahalarda. Ekimlik sahalar azalsa da fark etmez kardeş. Bağdaş kuracak yerimiz olsun da ekinlik yerimiz olmasa da olur cancağızım!..

Bazıları uzayda saha ararken, mangallık yer mühim!.. Hem mangallık yerlerde yakan top, mendil kapmaca, kör ebe filanda oynanıyor.  Oralar da süzüm süzüm süzülüyor insanlar. Yaprak dolmasının bile tadını çıkarıyor cancağızım. Bağdaş kurmanın tadına vardıkça asma yaprağına su verecek kimse kalmamasının önemi mi var?. Kay gitsin, sar gitsin!

Rahmetli babam hiç düşünmezdi, düşünemezdi böyle şeyleri. Kırk yılda bir Dereli kaplıcalarına gitmeye heveslensek,  “uyuz mu var sizde?” der,  depreşen hevesimizi kırardı. En hevesli anlarımız öylesine geldi geçti. Bu yüzden kalakaldım ben çağ dışı.

Okumak, araştırmak, keşfetmek gibi bi derdim yok bu yüzden. Dert olmayınca bağdaş kurmanın keyfi başka oluyor.

Milattan önce 620 yılında Aydın ili civarında yaşayan Thales fakirliğinden dolayı ayıplanmış. Napmış Thales; okumuş araştırmış keşfetmiş!  Yapma yav! Uf, ufff!

Babam arazimizi tecrübesine göre ekimlere ayırırdı. Hangi bölüm nadas, hangi mevki ekinlik tecrübeyle nöbetlerdi. Yani geçmişin uygulaması  diyebilirsiniz siz. Ama gördüğümüz odur ki, arpalık dediğimiz toprağa eften püften şeyler ekmez, nadasa da koymazdı. Amacı topraktan para kazanmaktı, topraktan aşı ekmeği çıkarmaktı.

Topraktan aş, ekmek çıkarmak gibi dert mi kaldı . Milletçe oturacak yerler lazım birader. Otur otur, yat otur! Aş ekmek nasılsa bulunur. Burada olmasa gezegenlerde….Özgür düşünce bu işte!

Pandemide nasıl buldular aşıları şıp diye!  Tıpış tıpış gittik aşı sıralarına. Hapları onarlı yutturtular valla! Aşıları oldukça ölümsüzlüğün aşısını olduk, hapını yuttuk gibisine keyiflendik. Sonra.. Vay anasına! Dedik kimi vakit..

Bize ekilecek değil, oturacak bahçeler lazım yeğenim. Otururken anlaşılmıyor iğnelerin acısı.

Çoğalsın, oturulacak bahçeler! Çoğalsın oturuşlar! Tutkunun bittiği yerde artarmış mutluluklar! Kaygılarım bile oturdukça dağılıyor ne haber!

Yaşasın mutluluğum!. Yaşasın otururken yan gelip yatma özgürlüğüm! Yaşasın kaygılarımı dağıtan düşlerim.

Yaşasın babamın türküleri!

Beni muhannete muhtaç eyleme!

Sağlıcakla..

Hiç yorum yok: