Köylerin gezginiyim ya.. Bu yüzden
gezerken gezmeyi aynı anda düşünmeyi öğreniyor insan. Hatta birçok matematiksel
işlemlere bile dalıp çıkıyorsun. Onu al ötekine vur, topla –çıkar, böl- çarp
hatta geometrik hesaplara gir çık. Coğrafya ve tarih bilgisinin yanında insana ballı
kaymak oluyor velhasıl. Hatta ekonomi bilgisi bile gelişiyor insanda. Dahası
yöreye ait kültür birikimi oluşuyor ki, sorma gitsin. Bunları sayarken “adam
kendini filozof sanıyor” diyenler çıkabilir. Hatta “bu da kimmiş” deyip yazıyı
okumaktan cayanlar olabilir. Olur mu olur. Derdimiz kendimizi filozof ilan
etmek değil. Bazı gerçeklere yolculuk etmek o kadar.
Bölgemizle hatta kendi köyümüz
kentimiz, mahallemizle ilgili tek tek yazılı ya da sözlü sınava tabi tutsalar
inanın tökezleriz. Öğretmenin karşısında ık- mık eden çocuk edasında kalırız.
Ne kötü..
Başarı bilmekten geçer. Bilmek
merakla, azimle, çalışmakla olur. Görmekle, bakmakla olur. Kısacası zahmet
çekmeden define bulunmaz kardeşim. Gördünüz mü lafı! Filozof gibi. Hay Allah!
Çocuklar beş yaşında okuma- yazmayı
söküyor. Maşallah doğuştan akıl küpü şimdikiler. Bu sevindirici mi sevindirici.
Sonrası? Sonrası üzerine düşünmek kafa yormak lazım.
Matematikten korkardık. Coğrafya
işkence haline gelirdi. Otlukbeli savaşının sebep ve sonuçlarını öğretmen
kitaptan okur,(!) anlat deyince apışır tarih dersinin saati bitmezdi. Of of!
Kızılırmak’ın doğduğu yerden
döküldüğü alanlara, uzunluğuna varan yazılı-sözlü soruları karşısında
bunalırdık. Bunalırken boş boş bakardık. Her gün gözümüzün gördüğü Eğrigöz
Dağı’nın yüksekliğini sorsak yöre sokaklarında vallahi çoğumuz apışırız. Ama
Esra’nın, Zuhal’in proğramında kim kimden elektrik alıyor, Acun’un adasında kim
ne yapıyor sorun cevabını “şıp!” diye alırsınız. Hatta dizilerin saat ve
günlerini bir çırpıda sayalım el birlik. Hadi sayalım. Sayalım da görsünler.
Medya için anket olsun hem…
Bu yüzden eğitici uğraş önemli mi
önemli. Matematikten korkmamalı çocuk, coğrafya işkence olmamalı, fizik, kimya
sevimli kılınmalı. Biyoloji için can atmalı çocuklar. Edebiyat iple çekilmeli.
Resim deyince doğa gözlerinin önüne dikilmeli. Mekanik deyince cisimlerin
dayanımı sevindirmeli. Dersten ipi kırmanın hesabını yapmamalı hiç kimse. Yılışıklık
yaparak not kapılmamalı. Adamcılık oyunlarıyla avantajlı konuma şıp diye
yükselmemeli. Bu konular aslında apayrı mevzu da. Yeri gelince mecburen dalıp
çıkıyor insan.
Eğitici uğraş dedik başka noktalara
dalıp gittik. Sobiye oynarken ikişerli, üçerli beşerli saymaları öğrenmiştik
biz. İp atlarken, seksek oynarken bedenimizi geliştirdik. Kırda bayırda
dolaşırken doğayı ve canlıları tanıdık. Rüzgâr yönlerini belledik. Topraktaki
kili, kumu, kireci gördük. Deredeki balıktan kurbağaya, sürüngeninden uçanına
ne varsa bildik gözledik. Uçurtmalarla rüzgârın, su kabaklarıyla suyun kaldırma
gücünü fark ettik. Avludaki tavukları yemledik, kurka basıp yavru çıkarmalarına
şahit olduk. Üç taşlar, dokuztaşlar oynardık. Bunların matematikle, coğrafyayla
fenle ne ilgisi var diyenler olabilir. Çok ilgisi var çok. Hayal gücü gelişiyor
en başta. Hayal gücü kısıtlanan çocukların başarısından bahsetmek zordur zor.
Coğrafyanın gezi düşüncesini çocuğa veremezsek tarih güdük kaldığı gibi ilgi
zayıflığı da olur. Hangi ressamımızın resimleriyle buluşturduk çocuklarımızı ya
da hangi şairimizin şiirleriyle. Resmin coğrafyayla, kültürle, doğayla ne yakın
ilişkisi var oysa. Şiir desen yine öyle. Anket yapsak çoğu çocuk resmin
fotokopi, şiirin bir yerlerden alınan kopya olduğunu düşüncesi çıkar.
Belediyemiz sosyal, kültürel
etkinliklere yer vermeye çalışıyor. Okullarımız bu işin neresinde? Tiyatro,
resim, şiir, müzik, folklor etkinliklerinin tam olarak içinde olmalı
okullarımız. Hepsinin içinde bütün dersler var. Çocuklarımız okulların dışına
taşabilmeli taşırılmalı. Tarihi okullarımız anlatsın bize. Resmi göstersin,
şiiri belletsin. Tiyatroyla bir kilo leblebinin maliyet hesabını göstersin.
Köylerimizi anlatsın bir bir. Hatta hikâyelerimizi. Her köye ait tablolar her
köye ait şiirler biriktirsin. Her köyden, yöreden yaşlılarla sohbet günleri
oluşturulsun. Türküler çoğalsın, yaşanmışlıklar yeşersin. “Her yer okulsa”,
göstermek lazım. İşin sosyal sorumluluk yanı da çabası.
Nereden nereye… Hadi hayırlısı.
Sağlıcakla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder