11 Şubat 2017 Cumartesi

ŞİMDİ OKULLU OLDUK!


Köylerin gezginiyim ya.. Bu yüzden gezerken gezmeyi aynı anda düşünmeyi öğreniyor insan. Hatta birçok matematiksel işlemlere bile dalıp çıkıyorsun. Onu al ötekine vur, topla –çıkar, böl- çarp hatta geometrik hesaplara gir çık. Coğrafya ve tarih bilgisinin yanında insana ballı kaymak oluyor velhasıl. Hatta ekonomi bilgisi bile gelişiyor insanda. Dahası yöreye ait kültür birikimi oluşuyor ki, sorma gitsin. Bunları sayarken “adam kendini filozof sanıyor” diyenler çıkabilir. Hatta “bu da kimmiş” deyip yazıyı okumaktan cayanlar olabilir. Olur mu olur. Derdimiz kendimizi filozof ilan etmek değil. Bazı gerçeklere yolculuk etmek o kadar.
Bölgemizle hatta kendi köyümüz kentimiz, mahallemizle ilgili tek tek yazılı ya da sözlü sınava tabi tutsalar inanın tökezleriz. Öğretmenin karşısında ık- mık eden çocuk edasında kalırız. Ne kötü..
Başarı bilmekten geçer. Bilmek merakla, azimle, çalışmakla olur. Görmekle, bakmakla olur. Kısacası zahmet çekmeden define bulunmaz kardeşim. Gördünüz mü lafı! Filozof gibi. Hay Allah!
Çocuklar beş yaşında okuma- yazmayı söküyor. Maşallah doğuştan akıl küpü şimdikiler. Bu sevindirici mi sevindirici. Sonrası? Sonrası üzerine düşünmek kafa yormak lazım.
Matematikten korkardık. Coğrafya işkence haline gelirdi. Otlukbeli savaşının sebep ve sonuçlarını öğretmen kitaptan okur,(!) anlat deyince apışır tarih dersinin saati bitmezdi. Of of!
Kızılırmak’ın doğduğu yerden döküldüğü alanlara, uzunluğuna varan yazılı-sözlü soruları karşısında bunalırdık. Bunalırken boş boş bakardık. Her gün gözümüzün gördüğü Eğrigöz Dağı’nın yüksekliğini sorsak yöre sokaklarında vallahi çoğumuz apışırız. Ama Esra’nın, Zuhal’in proğramında kim kimden elektrik alıyor, Acun’un adasında kim ne yapıyor sorun cevabını “şıp!” diye alırsınız. Hatta dizilerin saat ve günlerini bir çırpıda sayalım el birlik. Hadi sayalım. Sayalım da görsünler. Medya için anket olsun hem…
Bu yüzden eğitici uğraş önemli mi önemli. Matematikten korkmamalı çocuk, coğrafya işkence olmamalı, fizik, kimya sevimli kılınmalı. Biyoloji için can atmalı çocuklar. Edebiyat iple çekilmeli. Resim deyince doğa gözlerinin önüne dikilmeli. Mekanik deyince cisimlerin dayanımı sevindirmeli. Dersten ipi kırmanın hesabını yapmamalı hiç kimse. Yılışıklık yaparak not kapılmamalı. Adamcılık oyunlarıyla avantajlı konuma şıp diye yükselmemeli. Bu konular aslında apayrı mevzu da. Yeri gelince mecburen dalıp çıkıyor insan.
Eğitici uğraş dedik başka noktalara dalıp gittik. Sobiye oynarken ikişerli, üçerli beşerli saymaları öğrenmiştik biz. İp atlarken, seksek oynarken bedenimizi geliştirdik. Kırda bayırda dolaşırken doğayı ve canlıları tanıdık. Rüzgâr yönlerini belledik. Topraktaki kili, kumu, kireci gördük. Deredeki balıktan kurbağaya, sürüngeninden uçanına ne varsa bildik gözledik. Uçurtmalarla rüzgârın, su kabaklarıyla suyun kaldırma gücünü fark ettik. Avludaki tavukları yemledik, kurka basıp yavru çıkarmalarına şahit olduk. Üç taşlar, dokuztaşlar oynardık. Bunların matematikle, coğrafyayla fenle ne ilgisi var diyenler olabilir. Çok ilgisi var çok. Hayal gücü gelişiyor en başta. Hayal gücü kısıtlanan çocukların başarısından bahsetmek zordur zor. Coğrafyanın gezi düşüncesini çocuğa veremezsek tarih güdük kaldığı gibi ilgi zayıflığı da olur. Hangi ressamımızın resimleriyle buluşturduk çocuklarımızı ya da hangi şairimizin şiirleriyle. Resmin coğrafyayla, kültürle, doğayla ne yakın ilişkisi var oysa. Şiir desen yine öyle. Anket yapsak çoğu çocuk resmin fotokopi, şiirin bir yerlerden alınan kopya olduğunu düşüncesi çıkar.
Belediyemiz sosyal, kültürel etkinliklere yer vermeye çalışıyor. Okullarımız bu işin neresinde? Tiyatro, resim, şiir, müzik, folklor etkinliklerinin tam olarak içinde olmalı okullarımız. Hepsinin içinde bütün dersler var. Çocuklarımız okulların dışına taşabilmeli taşırılmalı. Tarihi okullarımız anlatsın bize. Resmi göstersin, şiiri belletsin. Tiyatroyla bir kilo leblebinin maliyet hesabını göstersin. Köylerimizi anlatsın bir bir. Hatta hikâyelerimizi. Her köye ait tablolar her köye ait şiirler biriktirsin. Her köyden, yöreden yaşlılarla sohbet günleri oluşturulsun. Türküler çoğalsın, yaşanmışlıklar yeşersin. “Her yer okulsa”, göstermek lazım. İşin sosyal sorumluluk yanı da çabası.

Nereden nereye… Hadi hayırlısı. Sağlıcakla

Hiç yorum yok: