Şu anamın okul görmemiş haliyle
ettiği laflar yaş ilerledikçe kulaklarımda çın çın ediyor. “Fasülye sırığı
olmak” deyimini ilk anamdan duymuştum. Bir işin ucundan tutmamız gerekirde
ağırdan alırsak; “Fasülye sırığı gibi dinelip durma” derdi. Suçluluk duygusuyla
koşar işin ucundan tutardık. Hay senin okul görmemiş yüzünü seveyim Ana. Birde
okul görseydi n’olurdun bilmem.
Fasulye sırığı herkesçe bilindiği
üzere fasulyenin sarılıp yükselmesine imkân sağlar. Bunun haricinde bir faydası
yoktur. Sahi babamın yaptıklarından bilirim çardağın üzerine gölge olsun diye
atardı kimi zaman bu sırıkları. Aslında dayanak olması da bir faydadır ama
dayanak olmak tek başına yeterli olmayabiliyor demek ki.
Günlük hayatta karşılaştığım,
gözlediğim o kadar çok fasulye sırığı var ki, sorma gitsin. Fasulye sırıklığı
yetip artıyor adama. Bir partiye oy verdi
ya, oy verdiği parti geri maada tüm işleri halletmeli onun için. Sıcak
sudan soğuk suya elini sokmamalı artık. Hay Allah! Şehrin tüm sokaklarını
belediye süpürmeli yere atılan sigara izmaritinden, çitlediği gündöndü kabuğuna
kadar. Fasülye sırıklarına her ay düzenli iaşe temin edilmeli. Yakacağı kömüre
kadar verilmeli. Ufacık aksaklık olsa bir ucundan tutmanın yanına sokulmamalı.
Feryat figan…. Of of!
Zenginlik durup dururken olmuyor.
Zenginliğin kaynağı insanın kendisi değil midir. Allahın takdirinin olduğuna da
inanırım aslında. Sen fasulye sırığı gibi dikil, bereket bolluk ara. Yok
kardeşim yok!..Biraz beceri zenginliği için de gayret edecek insan. En fazla
bin metre uzaklıktaki okula servis arayan çocuk, üstünde marka taşıyan genç,
karıncayı görünce sandalyenin tepesine tırmanan ufaklık, pepeyi tanıdığı kadar
konu komşusunu tanımayan afacanla hangi zenginlikleri yaşarız şaşarım. Deymeyin
çocuğum uyusun, deymeyin çocuğum gezsin. Değmeyin çocuğum yesin. Hadi gezsin.
Hadi yesin. Yesin kardeşim… nasıl olsa sadece fasülye sırığı lazım bize.
Bireylerin gidişatı kötü, hali
berbatsa devlet de içi boş kap olma yolundadır. Bilmem yanılıyor muyum?
Bireyler donanımlı yurttaş olma yolunda kendini geliştirmeye hazır ve meyilli
olacak ki, bir işin ucundan tutulsun. Böyle derken haksızlık etmemek adına
ifade etmek lazım. Donanımlı, fasulye sırıklığından öte gayretli insanlarımız
var mutlaka.. Bunlara da teşekkürü borç bilirim kendi adıma.
İlim adamları ilim için, köylüler
üretim için, tüccarlar ticaret için, el işi erbabları alet edavat için
hepsinden önemlisi el birlik ülke için gayret ederse çok şey değişir çok. Bu
gayretler eksildikçe topal tilkiler etrafımızda dolanır durur kardeşim. Üç
kıtada at koşturmuş aslanların dolaştığı yerlerde tilkilerin cirit atmasına
gönlümüz razı değilse fasulye sırıklığından öte işler düşmeli herkese. Bunu hissetmeli bilmeli cümle. Laf ebeliği
çözüm değil her daim. Erleri cepheden cepheye koşarken, çoluk çocuğunu büyüten,
toprağını işlemek için çırpnan, gücü yettiğinde cepheye destek veren analar
nerde şimdi. Dizilerin kritiğini yapanları gördükçe sıkılıyorum kardeş. Bu
sıkkınlığımı üreten bir kısım hanımlar azaltıyor bir nebze. Lafın belini kırmak
için günden güne seğirtenleri fark ettikçe uykularım kaçıyor. Kaçan uykular
yazılara sertlik olarak giriveriyor.
Madenler kum ve kükürtle karışınca
içinde altın, gümüş var gibi görünürmüş. Oysa…?
Soru çalarak üniversitelere, ordan da kurumlarımızın can alıcı
noktalarına karışan kükürtler ayıklanıyor şimdi. Bunlar fasulye sırığı bile değiller
aslında.
Neyse.. Değmen benim gamlı yaslı
gönlüme. Sağlıcakla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder