7 Eylül 2016 Çarşamba

SEYRE DEVAM

Gece göğünü yıldızlar kaplayınca hayaller çevreler etrafımı. Bir gaye bir emel olunca hayaller eksik olmaz yürekten. Hatıralar depreşir,  başkalarının hatıralarından dersler çıkarırsınız. Çalışırsan kazanmanın gerçek olacağını bellersiniz zaman geçerken. Çünkü çalışmak bekadır, gelecektir. Sonsuzluktur bir diğer yandan. İbadet aşkıyla çalışanların eseridir çünkü çok şey.
Farkına varamadığımız boşluklara düşüveriyoruz çok kez. Öylesine öldürüyoruz ki zamanı sorma gitsin. Bu boşluk içinde emeller suya düşüyor, hayaller rafa kalkıyor. Kalkarken, kalkınmanın olmayacayağını unutuyoruz.  İstirahatlar tembelliğe sürükleyip gidiyor yığınları. Tembelliğin sonu hüsrandır. Kötürüm olmaktır, ölmektir esasen. Haylazlığımı gördükçe “şeytanı sevindiriyorsun” derdi Anam. Hay sen çok yaşa emi Ana. Nasılda istikametler çizmişsin, işaret etmişsin vakti zamanında.
Zaferlerin öncesinde çalışma vardır, birikim vardır. Bugün askerimizin sınır ötesinde sürdürdüğü harekâtlarda göğsümüz kabarıyorsa öncesinin hazırlığıdır bizi mutlu eden. Yoksa, yoksa…..
Yazmanın hangi noktasında olursam olayım Anamın sözleri çın çın ediyor kulaklarımda. Yazmaya başlamaya göre.
-Bir baltaya sap olmak lazım derdi mesela. İş görmek, işe yaramak kısacası. Ortalıkta şallak mallak dolaşmakla, güzel giyinip fing atmakla sürmez bu hayat derdi bir diğer yandan. Tuz torbasından bahsederdi. Tuz torbasının da kendince hikayesi vardır ya, neyse. “Kendisine faydası olmayanın” der devam ederdi Anam..
Bunları yazarken gece göğünün yıldızları göz kırpıyor insana. Nice derinliğe daldırıp çıkarıyor durduk yerde. Milyarlarca yıldızdan birinin duraksadığını düşünmek bile korkutuyor insanı. Ülkemdeki her bireyi yıldız gibi düşünerek birinin duraksamasının hangi aksamalara yol açacağının ölçüsüne duruyor insan.
Azim diyorum içimden sessizce Azim..Ülkenin bekası için el birlik azmetmek gerek. Azim ezici olunca engeller ümitsiz kılmaz insanı. Bayrağın dalgalanışı bile farklı olur gönderde kardeşim.
Ay çalışıyor, güneş çalışıyor gök çalışıyor, yer çalışıyor. Birazcık didinmek bize kalıyor. Didinmezsek şer geri durmaz, yutuverir alimallah. O yüzden idrak etmek farkına varmak, fert fert düşünmek lazım.
Farkına varmamak ayrılık sevdalarına sürükler insanı. Milli şairimiz bakın ne diyor: Kurt uzaklardan bakar dalgın görürmüş merkebi, Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi.
 Dalgınlığımız esaretimiz olup çıkar. Çıkarda çıkmazlarda boğuluruz.
Akif yukarıda şiirinin devamında şöyle sesleniyor.
Lakin, aşk olsun ki aldırmaz da otlarmış eşek
Sanki Tavşanmış gelen, yahut kılıksız köstebek!
Kar sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı!…
Hasmı, derken, çullanırmış yutmadan son lokmayı!...
Bu yüzdendir ki, uyanık olmak durumundayız. Fert Fert ibadet aşkıyla. Bu dünya da gözü kapalı olanın ahrette de kapalı olurmuş. Hatta oradaki şaşkınlığı  ziyadeymiş. Yüreğimizde kahraman bir neslin kanını taşıyorsak, gece göğünü seyre devam. Sağlıcakla

Hiç yorum yok: