Gece göğünü yıldızlar kaplayınca
hayaller çevreler etrafımı. Bir gaye bir emel olunca hayaller eksik olmaz
yürekten. Hatıralar depreşir,
başkalarının hatıralarından dersler çıkarırsınız. Çalışırsan kazanmanın
gerçek olacağını bellersiniz zaman geçerken. Çünkü çalışmak bekadır,
gelecektir. Sonsuzluktur bir diğer yandan. İbadet aşkıyla çalışanların eseridir
çünkü çok şey.
Farkına varamadığımız boşluklara
düşüveriyoruz çok kez. Öylesine öldürüyoruz ki zamanı sorma gitsin. Bu boşluk
içinde emeller suya düşüyor, hayaller rafa kalkıyor. Kalkarken, kalkınmanın
olmayacayağını unutuyoruz. İstirahatlar
tembelliğe sürükleyip gidiyor yığınları. Tembelliğin sonu hüsrandır. Kötürüm
olmaktır, ölmektir esasen. Haylazlığımı gördükçe “şeytanı sevindiriyorsun”
derdi Anam. Hay sen çok yaşa emi Ana. Nasılda istikametler çizmişsin, işaret
etmişsin vakti zamanında.
Zaferlerin öncesinde çalışma
vardır, birikim vardır. Bugün askerimizin sınır ötesinde sürdürdüğü harekâtlarda
göğsümüz kabarıyorsa öncesinin hazırlığıdır bizi mutlu eden. Yoksa, yoksa…..
Yazmanın hangi noktasında olursam
olayım Anamın sözleri çın çın ediyor kulaklarımda. Yazmaya başlamaya göre.
-Bir baltaya sap olmak lazım derdi
mesela. İş görmek, işe yaramak kısacası. Ortalıkta şallak mallak dolaşmakla,
güzel giyinip fing atmakla sürmez bu hayat derdi bir diğer yandan. Tuz
torbasından bahsederdi. Tuz torbasının da kendince hikayesi vardır ya, neyse.
“Kendisine faydası olmayanın” der devam ederdi Anam..
Bunları yazarken gece göğünün
yıldızları göz kırpıyor insana. Nice derinliğe daldırıp çıkarıyor durduk yerde.
Milyarlarca yıldızdan birinin duraksadığını düşünmek bile korkutuyor insanı.
Ülkemdeki her bireyi yıldız gibi düşünerek birinin duraksamasının hangi
aksamalara yol açacağının ölçüsüne duruyor insan.
Azim diyorum içimden sessizce
Azim..Ülkenin bekası için el birlik azmetmek gerek. Azim ezici olunca engeller
ümitsiz kılmaz insanı. Bayrağın dalgalanışı bile farklı olur gönderde kardeşim.
Ay çalışıyor, güneş çalışıyor gök
çalışıyor, yer çalışıyor. Birazcık didinmek bize kalıyor. Didinmezsek şer geri
durmaz, yutuverir alimallah. O yüzden idrak etmek farkına varmak, fert fert
düşünmek lazım.
Farkına varmamak ayrılık
sevdalarına sürükler insanı. Milli şairimiz bakın ne diyor: Kurt uzaklardan bakar dalgın görürmüş
merkebi, Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi.
Dalgınlığımız esaretimiz olup çıkar. Çıkarda
çıkmazlarda boğuluruz.
Akif yukarıda şiirinin devamında
şöyle sesleniyor.
Lakin,
aşk olsun ki aldırmaz da otlarmış eşek
Sanki
Tavşanmış gelen, yahut kılıksız köstebek!
Kar
sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı!…
Hasmı,
derken, çullanırmış yutmadan son lokmayı!...
Bu
yüzdendir ki, uyanık olmak durumundayız. Fert Fert ibadet aşkıyla. Bu dünya da
gözü kapalı olanın ahrette de kapalı olurmuş. Hatta oradaki şaşkınlığı ziyadeymiş. Yüreğimizde kahraman bir neslin
kanını taşıyorsak, gece göğünü seyre devam. Sağlıcakla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder