Halil
Oral/Tavşanlı
Yıldız böceği derdik gece koyusunda
ışık saçan böceğe. Zifiri karanlıkta verdiği ışıkla varlığından haberdar eder
hep insanı. Hareketsiz duran ışığa belli
belirsiz korkuyla ilişir gözünüz.
Belki o da sizden korkar. Korkar
ki, yaklaştığınızda söndürüverir ışığını da, dikilip kalırsınız öylece. Kırda
ya da ormanda gece gezintisi yapanlar buna mutlaka rastlamıştır. “Yıldız Böceği” gecelerde ve sessiz ortamda ışık verirken,
akşam vakitlerinin bir de ilginç bitkisi vardır. Bunun adı da “Akşam Çiçeği”dir. Akşamın
alacasında salar kokusunu. Mevcut parfüm
çeşitlerinde onun gibisini bulmak gerçekten zordur. Onun saldığı doğal kokunun etkisinde
kalırsınız bir vakit. Gündüz vakitlerinde üstüne basıp geçtiğiniz bitkiler içinde
ayırt etmeniz gerçekten zordur. Kendi başına öylesine durur işte.
Geceleri doğada olunca
fark
edersiniz nice güzelliği. Hatta gökyüzünde asılı yıldızı bile. Kimi vakit
yıldızları karartan bulutlara kızarsınız için için. Bir bitkiyi sallayan
esinti, ağaçları yalayan meltem yalnızlığınızı unutturur. Meltemle yollar
alırken, yıldız böceğini fener yaparsınız gözlerinize. Akşam çiçeğinin kokusunu
yüreğinize doldurup vakti unutursunuz. Bitki kümeleri içinde kaybolur
gidersiniz. Siz mi gece de gece mi
sizdedir anlayamazsınız.
İnsanları da kimi vakit bitki
kümelerine bazen de bulut, kimi vakit de yıldız böceklerine benzetirim. Tür
tür, çeşit çeşit. Kimi gecirgen, kimi
kabarcık. Kimi hoş, kimi nahoş. Oysa hepsinin akşam çiçeği ölçeğinde rayihalar,
yıldız böceği gücünde ışıklar yaymasını beklerdim. Beklemek ummaktır. Umarken umut ederim böyle. Umut edip
duyguların üşüştüğü her anda anam gelir aklıma. Bu da bendeki tuhaflık mıdır
bilemem nedense.
Anamın mutfağı “demir kabı” dediği
bakırdan gereçlerle doluydu. Onları büyüklük küçüklük nispetine göre raflara
sıralardı. On dört numara gaz lambası yıldız böceği nispetinde ışık verirken,
bakır kapların kalaylanmış yüzleri parım parım parlardı. Bakır Güğüm, bakır
dığan, bakırdan kertikli oda tası, bakır cezve, bakır tava, bakır tencere,
bakır kova, bakır bakraç. Of of ! Anamın zenginliğiydi bunlar. Bir başka
zenginliği de bizdik belki de. Bakır kaplara gösterdiği ihtimamı bize de aynen
gösterirdi. Mektep görmemiş haliyle bakır kapların kalaylanması gerektiğini
bilir, örfüyle, kültür birikimi ve gelenekleriyle bizi de kalaylamaya gayret
ederdi. Naylon çağda, bakırı tanımayan olur mu olur. Naylon çıkınca bakırın
hükmü bitti çünkü. Lafım yok hiç kimseye. Bilmeyince bilmez, yaşamayınca
tanımaz insan. Hep gündüzde yaşayan nerden bilsin akşam çiçeğinin varlığını, ya
da yıldız böceğini.
Kırdaki bitki ya da böcekten anamın
bakır kaplarına gidip gelmek yoruyor belki insanı. Ama ne yaparsınız ki, bazen
böylesine akıl karışıklığı yaratan anlatımların boşluğuna düşüveriyor insan.
Bakırın kalayı türkülere konudur.
Gecelerin de öyle. Bakır kapların kalayı kadar işlemesi de göz alıcıdır
gerçekten. İhtimam ister, özen ister her daim.
Bakır kalaylanmazsa çabuk
oksitlenir. Kalaysız bakır kaba yiyecek koymak tehlikelidir. Anam bakır çalması
derdi ona. Yiyeceğe bakır çalınca sonu ölümdü.
Bakır kazanlarda pişen düğün yemeklerinde bakır çalmasından çok
zehirlenen oldu. Ölümün ne demek olduğunu bilen anam bu yüzden önemserdi
kalayı. Vücudumuzda önemli işlev gören yürekte esas olarak kaslardan oluşan et
parçası. Yürek, anamın bakır kapları kadar kalaylanmış olmalı. Onun
kalaysızlığı, bakırın oksidinden vahşimi vahşi. Mangal gibi yürek olsa da
kalaysızından korkmak gerek. İşte o kalaysızlık ki akşam çiçeklerinin kokusu
duyulmuyor. O kalaysızlık ki kimi vakit çirkinlik adına ne varsa ortaya
vuruyor. Bu vuruş ki işkenceyi taşıyor gündeme. Zehirli sarmaşık gibi çevirip
çevreliyor günü gündemi. Ah ki, Ah!
Yıldız böceği kadar ışık, Akşam
çiçeği kadar güzel kokular yayabilmek kalaylı yüreklerin işidir ancak. Çeliğin
en hası bile açıkta kalınca paslanır. Pasın içinde tetanos mikrobu vardır.
Diplomalar, etiketler, kalaysız yüreklerin içinde oksitlenmeyi artırmaktan öte
neye yarar ki?.
Oksit salmaktansa, akşam çiçeği
olmak iyidir. Naylonlaşan dünyada yürek kalayınız kavi olsun. Daha ne
desem, nasıl izah etsem bilmem ki! Sağlıcakla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder