Ölüm ebediyete açılan kapıymış…Vay
be!. Oysa hiç düşünmeyenler var içimizde. Böyle derken haksızlık mı ederim
bilmem ki… Haksızlık bile ürkütüyor insanı kardeşim. Bazen soluklanıp düşünmek
lazım değil midir?
Yunus, ölümden Tanrı fikrine oradan ahrete varır. Bu
düşünceyle; “Ölümden ne korkarsın, korkma ebedi varsın” diyen inancıyla ölümü
çoktan aşmıştır. Yeryüzünden öteye türküler, maniler söyleyerek gitmiştir.
Mevlana’nın da ölümü düğün gecesi
saymasının incelikleri vardır. Yani inancı tam olanlar için ölüm kavuşmak,
huzura ermektir. Bu durum kendinden ve inancından emin olmakla ilintili olsa
gerek cancağızım!..
Cahit Sıtkı, Neylersin ölüm
herkesin başında/ Uyudun uyanmadın olacak./ Kim bilir nerde, nasıl kaç
yaşında?/ Bir namazlık saltanatın olacak,/ Taht misali o musalla taşında.
Diyebilmiştir bir şiirinde. Böyle demek, diyebilmek için aynada kendini uzun
uzun seyretmiş olmalıdır. Ki bu seyri şiirinin bir kıtasında dillendirmiş, aynalara
sorular sormuştur kendince. Sorarken şöyle seslenmiştir;
Şakaklarıma kar mı yağdı ne
var?/Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?/ Ya gözler altındaki mor halkalar?/ Neden
böyle düşman görünürsünüz,/Yıllar yılı dost bildiğim aynalar!....
Sekseninde, öteye intikal eden
babam, kaval kaslarının sarktığından bahisle “kilometre doldu oğlum” derdi.
Nereye gittiğini, hangi yolun yolcusu olduğunu bilir tevekkülle teslimiyet
yaşardı. Ya işte böyle…
Bugün ölüme isyan edenler olduğu
kadar, ölmeyecekmiş tavrında olanlar var. Haşa, dünyayı ben yarattım
kuruntusunu yaşayanlar var. Ne kötü, ne acı! Rahmetli Anam da öylelerine
“doymaz, kanmaz” derdi kısaca.
Hayatın içinde bir tavrı olmalıdır
insanın. Yetmişine merdiven dayamış kimilerinin âlemin güzelliğinden vazgeçip
sevgiliye(!) şiirler düzmesi aynaya bakmamasından olsa gerek. Çıplak bir gözle
insanın kendini seyredebilmesi ne kadar da önemlidir kardeşim! Metafizik bir
fikre kapılmadan faniliği kabullenebilmek doğru bir bakışa sürükler insanı. Bu
sürüklenişle ölümün muhlisliği düşer gönlüne. Düşerde metafizik düş ve
düşünceden bir çırpıda sıyrılırsın. Böyle bilgiç laflar ederken bile korkuyor
insan. Yanlış anlaşılmanın kaygısı
depreşiyor yürekte. Ölümü düşünüp yan gelip yatmaya yeltenenlerin olabileceği
endişesi pır pır kanat çırpıyor gözlerimin önünde. Uf, uf ne korkunç. Bu hataya
düşmekten veya düşürmekten şu sözü hatırlatarak kurtulabilirim ancak. “Hiç
ölmeyecekmiş gibi dünyaya yarın ölecekmiş gibi ahret için çalış”
“Bugün masal değil
Masaldan daha güzel, gerçek”….
Yaşarken ağlayabilmek ağlarken, ebediyeti ve sonsuzluğu hatırlamak gerek.
Şaşırıp kalmamak adına bunu yapmak lazım. Sağlıcakla..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder