Sıkıcı bir hafta sonu. Altmış bir
yaşın verdiği birikim, deneyim ve enerjiye rağmen boş ve boşlukta hissetme hali
var nedense.
Ajanslar da ormanlarımızdaki yangın
görüntüleri. Of, offf! Can sıkkınlığına sebep olan tam da bu konu herhalde. Ne
yapabilirimin yanında hiçbir şey yapamamanın iç darlığı bendeki biraz da..
İyi ve güzel şeyleri paylaşmak,
yaymak iç huzuru veriyor insana.. kötü şeyleri….
Üç beş gündür buğday hasadıyla
uğraşıyorum. Bu vesileyle köyün arazi ve arazi yollarında dolaşma imkânı oldu.
Toprağın ve ormanların kokusunu ciğerlerime çekme fırsatı da yakalamış oldum.
Bu arada birçok gözlem yapma imkânı da doğdu insana ve doğaya dair.
Köy geçişlerinin ayrım noktaları
içki şişeleriyle dolu be kardeşim. Kimler içer, nasıl içer, ne vakitler içer
bilmem ki.. o noktalara yaya gelmekte
imkansız be ya. Mutlaka araç ister o noktalara ulaşmak. Yani şişeler o
noktalara merkezden araçla gelmiş olmalı. Bunları tüketenler yine aracıyla
yollarda. Zurnanın kaç tane zırt dediği nokta ortaya çıkıyor bakar mısınız.
İçkiyi içince akıl gidiyor akıl.
Sağlıklı düşünme ortadan kalkıyor, davranış bozukluğu zuhur ediyor. Kime ne
dersin, kime laf anlatırsın? Yola çıkana nereye, niçin, neden gidiyorsun gibi
bir sürü soruyu sormak düşüyor aklıma. Bu tür soruları sorunca da adımın
zorbaya çıkmasından korkuyorum ben. Vallahi basarlar yaygarayı.. uf uf!
Birileri özgürlük derken bu kadar zarar ve tehlikeyi içinde barındırma hakkını
da kendilerinde görebiliyor olmalı.
Meramımı, hissedişlerimi tam olarak
anlatamamanın çaresizliği de bungunluk yaratıyor durduk yere..bu bungunlukla
daram daram daralıyorum işte.
Ormanların yandığı gün topyekun
doğa ölüyor, iklim ölüyor iklim.
İnsanlık ölüyor usul usul. Hayaller ölüyor cancağızım.
Tam olarak hafta sonu yaşama
hayalleri kurarken gördünüz mü iç daraltımı? Gelip gelip göz önüme dikiliyor
yanan ağaçlar, zarar gören yapılar, börtü böcekler, kamlumbağalar, kuluçkaya
yatmış kuşlar. Onlar ki tam olarak gönül labirentimin görünmez gücü ve
enerjisiydi. Ah ki, ah!
Her birey kendisinin polis ve
jandarması olmalı be kardeşim. Attığı her adıma yaşam biçimine dikkat etmeli.
Bu ülkenin havasını soluyan, suyunu içen, ekmeğini yiyen herkes tertip ve düzen
içinde olmalı. Yaşamı seven insan zamanı boşa ve haytalığa harcamaz. Daha
iyiye, daha güzele.. El birlik huzura
koruyup kollayarak, gelişerek ,geliştirerek erilir.
Ormanlarım yanarken huzur ve
sükunda olmam imkansız. Huzur ve sükunumun bozulmasında kim ya da kimlerin
dahli varsa… ahlarım üzerine olsun…diyeceğim çok şeyim varda diyemiyorum yine
de…
Dağlar benim varlığım, ormanlar
ilham kaynağım. Korumak kollamak görevim. Ya sizin..
Sağlıcakla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder