BENSİZ BİZ
Kendimizi tanıyıp, okuma yazmayı öğrendiğimiz günden bu yana, pek çok konuşmacıyı dinlemiş, az çok kitap okumuşluğumuz olmuştur muhakkak. Kimi “ben” demiştir, kimi “biz”. Her iki kavramı birbirinden ayrıştırarak şiddetle savunanlar olduğuna şahitlik de etmişizdir.
Dilbilgisi bilgilerimizi yokladığımızda da; “ben” tekil, “biz” çoğul zamir olarak kullanılır. Biz, tekil ve çoğulu ailemize katıldığımız günden öğrenmeye başlamışızdır aslında. İnceleyip kafa yorduğumuz zaman iç içe ve birbirine bağımlı kelimeler olduğunu kolayca anlayabiliriz. “Ben”siz “Biz”in olamayacağı da apaçık ortadadır zaten. Bu anlamda ailemizi otomobile benzettiğim olmuştur hep. Ailemiz içindeki her bireyi, bu otomobilin bir “ben” parçası olarak düşünmüşümdür. Bu parçalardan (“ben”lerden ) biri görevini aksattığı zaman ailemizde sorunlar olmuştur. Bu anlamda mahallemiz, köyümüz, ilçemiz, ilimiz, ülkemiz, hatta hatta dünyamız bir otomobil gibi görüldüğünde zincirleme çemberlerin birbirine
21 Aralık 2008 Pazar
16 Şubat 2008 Cumartesi
MİLLET NE İSTİYOR?
İkametgaha dayalı nüfus sayımına göre ülkemiz nüfusu 70 milyon 586 bin 256 kişi olarak açıklandı. Hatta nüfusun ayrıntılı dökümü bile verildi. 35 milyon 376 bin 533 kişi erkek, 35 milyon 209 bin 723 kişi kadın. Hatta hatta nüfusun %70,5 şehirlerde yaşıyormuş. Kilometre kareye de 92 kişi düşüyormuş. Buradan hareketle, kişi başına düşen yaşam alanı yanlış hesap yapmıyorsam yaklaşık126 metrekare civarında oluyor.
Bir evin oturduğu alan kadar bir alan. Her bireye tek katlı yan yana ev yapılacak olsa ülkede gezinecek yer, yürüyecek yol bile kalmayacak.
Üzerinde hakikaten düşünmek gerekmez mi?
Nüfusumuz sürekli arttığına göre geleceğin hesaplarını gerçekçi planlar üstüne oturtmanın önemi anlaşılmıyor mu bu rakamlardan.
Öyleyse, gerçeği göz önüne alarak kişi başına düşen yaşam alanlarımızı en rasyonel biçimde koruyup kollamamız gerekmiyor mu?. Gidecek bir başka vatan da
Bir evin oturduğu alan kadar bir alan. Her bireye tek katlı yan yana ev yapılacak olsa ülkede gezinecek yer, yürüyecek yol bile kalmayacak.
Üzerinde hakikaten düşünmek gerekmez mi?
Nüfusumuz sürekli arttığına göre geleceğin hesaplarını gerçekçi planlar üstüne oturtmanın önemi anlaşılmıyor mu bu rakamlardan.
Öyleyse, gerçeği göz önüne alarak kişi başına düşen yaşam alanlarımızı en rasyonel biçimde koruyup kollamamız gerekmiyor mu?. Gidecek bir başka vatan da
9 Şubat 2008 Cumartesi
FARK ETTİKLERİM
Kar yağdıkça güçleniyor sevgiler. Sevdalar suların donmasında çoğalıyor.Diller kar altında kalan bitkiler kadar sessiz kaldıkça en güzel şiirleri ezbere alıyor. Karlar yağdıkça farkına varıyorsun meltemlerin. Beyazlığında üşüdükçe yaz sıcaklığına değerler biçiyorsun. Kolsuz tişörtün üşüten soğuklarda hasta edeceğini öğreniyorsun bir yandan. Yirmi dokuz harf bu yüzden çoğalıyor içinizde.
Dermanlar kar yağdıkça çıkıyor orta yere. Yağarken üşüyen düşler, bahara uzanıp gidiyor. Bir ses, bir hece derken çoğalıyor şiirler. Güneşin gülüşünü mıhlıyorsun gözlerine. Dalgaların temizlik nöbetinde kaldığına şahit olurken, sükunetinde huzura eriyorsun kar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)