Duyan kalpler başkadır oysa. Kendi
duyuş tarzımızla başkalarının duygusunu hissetmek ve münasebetlerimizi düzene
sokmak mümkün mü, mümkün. Duyma özürlü kalp ya da kalpleri düşünün siz. Of Offf!.. Rahmetli babam böylelerine ‘ Ölüye ağlamaz, diriye gülmez” derdi
kısaca. Bu söz, duyan kalple, duymayan kalbi tarif etmeyi ne kadar da
kolaylaştırıyor.
Müzikle de amatör bir yaklaşımla
uğraşıyorum ya. Ahengi sağlamak, duyuşu sempatik kılmak için bağlamadaki
telleri akort ederiz. Akortsuz sazdan doğru icra çıkmaz cancağızım. Bu sebeple,
kalbin duyuşunu artırmak için kalplere de akort gerekiyor gerçekten. Etmezsek
garabet bir toplum olur çıkarız.
Kalbinde akort olanların hissedişi
de duyuşu da farklıdır. Akort önemlidir,
akort olmazsa olmazımız olmalı yeğenim!.
Çıkın doğaya. Uçan kuşu
görmüyorsan, şırıldayarak akan derenin sesini ve yürüyüşünü fark
etmiyorsan, ağaçların gölgesini,
gökyüzünün maviliğini hissetmiyorsan hangi huzuru yaşarsın birader. Bu
duymazlık ve görmezlikle gecenin, gündüzün, yıldızın, ayın, ailenin, dostun,
dostların farkına mı varabilir insan. Çayır kuşunun varlığına duyarsız, süt
beyaz martının kanat çırpışından habersiz, esen rüzgâra ilgisiz kalbin saadeti
olur mu?
Duygularımız etrafımıza, doğaya,
insana sindikçe birlik duygusu çoğalır. Hatta dünyaya yayılır da güzellikler
artar. İnsan, tabiatla arasında hissi bir yakınlaşma hissedebiliyorsa kalbini
akort etmeye de uzak değildir.
Kendi şahsi saadetini dünya için
yeterli görenlerin merhamet duygusunda da körelme olur. Merhametsizlik ki ne
acımasız, ne bencilce bir duygudur yarabbi!. Bu duygudur ki insanı kör, sağır
ve dilsiz bırakır. O duygudur ki fukara bırakır insanı.
Akortlu kalple türkülerin bile
meramı birdir. Mesut olmak, top yekun huzur, duyuşu güçlü kalple olur.
Necati Cumalı bir şiirinde;
Akan suyu severim ben
Işıldayan karı severim
Bir yeşil yaprak
Bir telli böcek
Yeşeren tohum
Güneşte görsem
Sevinç doldurur içime…
Sevinçlerin içinize dolması
dileğiyle. Sağlıcakla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder