18 Şubat 2019 Pazartesi

HAKLI MİYİM?



Bu toplumun içinde yaşayan biri olarak sorma sorgulama ihtiyacı hissediyor insan. Kendimden başlayarak hem de.. Yaşadıklarımızdan dersler çıkarıp örnekleyerek. Uf, uf! Düşünmeye başlayınca da düşünceler silsilesi sıra sıra diziliyor beynimde. Olumlu olumsuz ne varsa yığım yığım yığılıyor önüme. Neresinden, nasıl başlasam soruları kördüğüm olup çıkıyor.  Yazdıklarım baştan savma olmasın derken gerçeğe uygun olup olmama kaygısını da bir taraftan yaşıyor insan. Bu karmaşa içinde klavyedeki harflere bir bir dokunuyorum. Niçin, neden ve nasıl işe yarayacaksa…
İlkokulu köyde okudum ben. Teee elli üç yıl öncesinin hikâyesi anlayacağınız. Sınıf nöbetçisi olurduk sırayla. Sabah okula erken gelir sıraların silinmesinden soba yakımına, okulun hatta bahçenin genel temizliğine varan işlerden sorumlu olurduk. Koşturmaca, görev bilinci,titizlik, hassasiyet bizdeydi bizde.. Ayakkabısını temizlemeden kimseyi içeriye almaz, rastgele çöp attırmazdık kimseye..
Okullarımızda çocuklarımız teneffüsler dâhil altı saatlik bir zaman diliminde sınıflarda kalıyor. Akşamüstleri gidinde bir bakın sınıfların haline. Nasıl olsa temizleyen biri var mantığıyla atılıyor çer çöp. Of of! Atma desen veya desek! De de gör.. Cevapların bin bir türlüsü hazır. Okullar böyle.. Ya cadde sokaklar. Esnaf, dükkânımın önündeki buz kırılmadı diye belediyeyi basacak alimallah. Eski esnaflara sorun anlatsın nasıl olduğunu. Cami cemaatinin eline süpürge değmiyor kardeşim. Hep birileri temizlesin mantığı sürüp gidiyor.
At kardeşim at! Temizleyen bulunur nasıl olsa. Ben temizlemeye kalksam? Deli ya da hasta damgası hazır be ya! Bu kadar hazırcılık da sorumsuz kılıyor insanı. Hatta kayıtsız.
Nerde kaldı değerler eğitimi? Nerde kaldı insanca yanlarımız? Nerde kaldı Müslümanlığımız?
Kentlerde toplantı üstüne toplantı yapılıyor. Muhtarlar, müdürler, stk.lar amirler. Uf uf söylemler gırıla. Sonuç; kendimizi tatminden öteye geçmiyor kardeşim. Polisiye tedbirlerle didişip duruyoruz.
Sokakta yaramazlığımızı gören büyüklerimiz ikaz eder, eleştirir doğruyu işaret ederdi. Öğretmen bizim gözümüzde babaydı. Gık diyemezdik saygısızlık anlamında. Köyün kentin mahallenin büyüklerine yine öyle..
Ders çalışmayan öğrenciye yaptırım yok yaptırım. Yazılısı kötü giden öğrenci öfke küpü. Bu öfkeyle koridor kapısını tekmeleyip koridor camını yumruklayıp kırabiliyor. Park bahçelerde oturakları yerinden söküyor, duvarlara fıs fıs boyalarla anlamsız yazılar yazabiliyor. Güvenlik güçleri durmasın kovalasın. Bir yerlerde hakikaten hatalarımız var.
İlçemizde sanırım 39 tane spor kulübümüz var. Hepsi de hırs küpü. Kazanmaya odaklı reklama endeksli yönetimler. Kazanmak için başka illerden ilçelerden oyuncular geliyor. Hani mahallenin, ilçenin çocuklarına sporu sevdireceklerdi? Birlikte spor yapmanın zevkine varırken kardeşlik pekişecekti? Of of! Hiç birinin başında profesyonel donanımlı kimse yok. Sahalarda kavga türüyor. Hepsi de maddi sıkıntı içinde belki de borç.
Okulların aile birlikleri ne iş yapar? Aydan aya toplantı yapmış olmakla düzelmez çok şey. Okuluna kaç müzik aleti kazandırmış, kaç sportif alet edindirmiş, kaç sosyal ve kültürel faaliyet gerçekleştirmiş bunlara bakmalı hakikaten.
Sorumluluk halkası geniş mi geniş. Hepimizin, her birimizin. Mesai saatiyle sınırlı olmamalı çok şey. Bu ilçede kaç müzik öğretmeni var, kaç resim, kaç beden öğretmeni. Dersine girmekten öte hangi katkıyı veriyorlar topluma? Namaz saatinin haricini istirahat saati gibi gören imam cemaatin gelişmesine ne kadarlık katkı yapabilir? Örnekleri say da say!
Haklı mıyım? ……????
Haklılık noktasında da düşünülmesi gereken çok şey var aslında. Herkes ben haklıyım diyor. Herkesin haklı olduğu yerde ortak kararlar almak, huzuru sağlamak da zor olsa gerek.
Haydi hayırlısı.. Sağlıcakla

Hiç yorum yok: