Bahar gelmeye görsün. Ağaçlar hatta
tüm yeryüzü bayramlık elbiselerini giyiyor sanki. Bu giyinmişlik içinde bayram
beşiğine binmiş çocuk kadar şen hissediyor insan. Bir de gecenin kırağısı
dökülmese giyinmişlik üstüne, değme keyfine. Baharın önü de yaz ya!.. Bir
genişlik bir enginlik oluşuyor insanın yüreğinde.
Arıların vızıltısı, karıncaların
telaşı, kuşların cıvıltısı bile enerji katıyor insana. Bir bardak çayda
eskilere gidip gidip geliyorsun durduk yerde. Seviyorsun baharı. Sevince
şairliğe tutunuyorsun. Sevince çok şeyden cayıyorsun..
Kışın ayazı öylemi? İçin üşüyor çok
vakit. Çayırların rengi bile alacaya bulanıyor. Onca şey çırılçıplak
kalıveriyor. Delik tabandan ayağa giren
sular canını acıtıyor durduk yere. Yedikçe ayazı, öksürükler nüksediyor
göğsünden yukarı. Nükseden onca ağrıyı
romatizmaya vurup geçiyorsun.
Ya bahar? Güneşi getiriyor önce.
Havaya, suya, toprağa can katıyor can! İnsanın gözü göynü açılıyor. Umut
depoluyor katmer katmer. Su suluğunu, toprak topraklığını, gök göklüğünü
yapıyor baharda be kardeş. Bize yaşamak, duyumsamak kalıyor sadece. Hey gidi
hey!
Bizim Ada bile bir hareketlendi
baharda. Dolup dolup taşıyor. Mangalların dumanı benim bahçe çitlerini yalayıp
geçiyor. Bisikletle cirit atan çocuklar şen mi şen. Kocaçay’daki kurbağa bile
pörtlek gözlerle etrafa göz atıp şarkılar düzüyor. Söğütler yaprağa büründükçe
baş eğip selam duruyor. Dondurmasını yalayan çocuğun yanakları yapış yapış olsa
da gözleri mutluluk dokuyor.
Ama yine de zor iştir baharı insan
gibi yaşamak. Yaşamak istesen de yaşayamazsın kimi vakit. Filistinli çocuklar
gözlerine dikilir de mangaldaki ateş yüreğini yakar. Semaverde kaynayan suyun buharında gaza
bulanmış canlar aklına düşer. İçin daralır da öf bile diyemezsin. Göz bebeklerin durur, kalbin çarpar. Acılar
toplar, acılar biriktirirsin. Kuş kadar hafifken kuş yarası kadar derin yaralar
peydahlanır yüreğinde. Acıları günlere böler sığdıramazsın. Sonra aylara,
yıllara yetmedi çağlara. Öf öff!
Yedi düvel dersin yedi düvel!
Aklına düşer kan içiciler. Minesi çatlamış diş gibi, ar damarı çatlamış
kimilerinin. Sızım sızım sızlatıyor. Sızlatırken semiriliyor.
Bahar gelmeye görsün. Bayramlık
elbiselerini giyiyor çoklar. Nerdesin dünyanın çocuk bahçesi? Nerdesin
ürpertmeyen gemiler?
Bahar gelmeye görsün. Vakit
bulursun düşünmeye. Bugünle donanırken,
geçmişle süslenirsin. Balonlar, uçurtmalar hop oturur hop kalkarsın. Bomba
sesleri, top sesleri, çığlıklar, hıçkırıklar, kaçışlar. Pörtlek gözlü
kurbağanın vıraklayışı, alaca saksağanın kopardığı gürültüyle farkına varırsın
mangalda yanan etin. Uf uf!
Şu bahar, şu klavye nereden nereye
sürüklüyor insanı. Baharın heyecanını yaşamak isterken bombalar inliyor yanı başınızda.
Ürpertiler arasında oradan oraya savruluyorsun. Savrulurken savuruyorsun. Haydi hayırlısı. Sağlıcakla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder