30 Aralık 2021 Perşembe

GÜLMEK Mİ, SOMURTMAK MI?

 



Gülmekten, gülümsemekten, tebessüm etmekten daha çok yakışan bir şey var mı insana. Iıh! Somurtacaksın kardeşim. Ya öyle mi? Somurtmakla hangi sosyal ilişki oluşur. Çocukların sevimli olmalarının tek sebebi çokça gülmeleridir. Onların gülüşü mutlu eder bizi öyle değil mi? Sevilmek için gülümsemeyi bilmek lazım.

Sıkça rastladığımız olaylardan örnek vermek ne kadar yerinde olur bilmem ki? Hastaneye gidiyorsun hemşire, somurtuyor, sıhhiye somurtuyor, doktor somurtuyor, görevli somurtuyor. Hadi gel de mutlu ol. Birazcık gülümsese, karşısındaki şımarıyor tepesine çıkmaya kalkıyor. Önceki yıllarda gülümseyen görevliler için üst makamlarına teşekkür yazıları yazmışlığım vardır. 

İlçemizde özelinde çalışan bir doktor “amcacığım- teyzeciğimle” karşılardı hastalarını. Hasta sayısı gün gün artardı. Paraları bavulla götürürdü evine.  Güler yüz yetip artıyor kazanmak için cancağızım. O somurtsun sen somurt! Her şey karşılıklı gelişiyor be ya! Sonuç hüsran, sonuç el birlik kaybetmek birader.  Özel hastaneler dolup taşıyor. Neden sorusunu sormak lazım ilk başta kendimize.

Örneği hastaneden vermemizin hiçbir özel nedeni yok aslında. Somurtkan insan modeli içimizde yer etmiş birazda. Nasılsınız diyerek tebessümle karşılamak o kadar güzel ki. Herkes resmiyete bürünüp kök söktürmeyi güç sanıyor.

Kendi yaşadığım bir olayı anlatayım. Karşılama memuru o birime ömründe birkaç defa işi düşen insanlara surat asıp duruyor. Sırf azar işitmemek için sormam gereken soruları müdüre sormak zorunda kalmıştım. Karşındakinde somurtkanlığı, asabi tavrı görünce gönülde huzur kalmıyor yiğidim. Birileri illaki mesafe koymak için özel çaba sarf ediyor. Oldu mu ya… Kurum adına görev yapanlar gülmesini bilmeli. Gülen yüzü gören vatandaşta şımarıp ahkâm kesmeyecek. Kurumlar halkla ne zaman bu anlamda doğru iletişim kurarsa ilerlememiz hızlanır. Kurumlarda gülümseme yasaktır demiyor kimse. Gülümseyin kardeşim gülümseyin! Karşılıklı gülümsedikçe toplumsal motivasyonumuz artacak. Yoksa iflas ederiz.

Bazen karşımdakine nasılsınız, kolay gelsin desem, “bu da nerden çıktı” gibicesine bön bön bakıyor kimileri. Sen de “ sen nasılsın” deyiver be kardeşim. Sanki cebinden parasını alacağız adamın. Iıh! İllaki somurtacak. Kazanmanın yolu gülümsemekten geçer. Kurumlar için bu böyle, özeli için bu böyle, ticareti için bu böyle, sanayici için bu böyle hatta uluslar arası ilişkiler için bu böyle.

“Suratından düşen bin parça”,  “Suratı sirke satıyor” deyimlerini düşünün ve hayal edin. Somurtan hangi kurum, hangi meslek, hangi esnaf, hangi kişi olursa olsun bir kere yaklaşsan ikinciye uğramak istemezsin yanına.

Demek istediğim odur ki, gülümseme zenginliğimiz olacaktır kardeşler. Kim somurtuyorsa kaybetmeye mahkumdur. Bu mahkumiyeti yaşamamak için mesafe koyma somurtkanlığından vazgeçmeliyiz.

Bursa’ya her gidişimde Nilüfer Belediyesinin  İzmir yolu üzerindeki “Nilüferdesiniz, Gülümseyin” tabelasını sevinçle karşılarım. Gönlüm genişler, gerçekten gülümserim. Doğru tespit ve en doğru yaklaşım. Kim akıl edip yazdırdıysa helal olsun. İki kelime kazanmaya yetip artıyor. Bu tabelayı daha ilk görüşte olumlu yönde öngörü oluşuyor.

Dini öğretilerimizde “Gülümsemek sadakadır” da dendiğine göre hadi hep birlikte gülümseyelim.

Gülmek size yakışıyor… Sağlıcakla