Gülmekten, gülümsemekten, tebessüm etmekten daha çok yakışan bir şey var mı insana. Iıh! Somurtacaksın kardeşim. Ya öyle mi? Somurtmakla hangi sosyal ilişki oluşur. Çocukların sevimli olmalarının tek sebebi çokça gülmeleridir. Onların gülüşü mutlu eder bizi öyle değil mi? Sevilmek için gülümsemeyi bilmek lazım.
Sıkça rastladığımız olaylardan
örnek vermek ne kadar yerinde olur bilmem ki? Hastaneye gidiyorsun hemşire,
somurtuyor, sıhhiye somurtuyor, doktor somurtuyor, görevli somurtuyor. Hadi gel
de mutlu ol. Birazcık gülümsese, karşısındaki şımarıyor tepesine çıkmaya
kalkıyor. Önceki yıllarda gülümseyen görevliler için üst makamlarına teşekkür
yazıları yazmışlığım vardır.
İlçemizde özelinde çalışan bir
doktor “amcacığım- teyzeciğimle” karşılardı hastalarını. Hasta sayısı gün gün
artardı. Paraları bavulla götürürdü evine.
Güler yüz yetip artıyor kazanmak için cancağızım. O somurtsun sen
somurt! Her şey karşılıklı gelişiyor be ya! Sonuç hüsran, sonuç el birlik
kaybetmek birader. Özel hastaneler dolup
taşıyor. Neden sorusunu sormak lazım ilk başta kendimize.
Örneği hastaneden vermemizin hiçbir
özel nedeni yok aslında. Somurtkan insan modeli içimizde yer etmiş birazda.
Nasılsınız diyerek tebessümle karşılamak o kadar güzel ki. Herkes resmiyete
bürünüp kök söktürmeyi güç sanıyor.
Kendi yaşadığım bir olayı
anlatayım. Karşılama memuru o birime ömründe birkaç defa işi düşen insanlara
surat asıp duruyor. Sırf azar işitmemek için sormam gereken soruları müdüre
sormak zorunda kalmıştım. Karşındakinde somurtkanlığı, asabi tavrı görünce
gönülde huzur kalmıyor yiğidim. Birileri illaki mesafe koymak için özel çaba
sarf ediyor. Oldu mu ya… Kurum adına görev yapanlar gülmesini bilmeli. Gülen
yüzü gören vatandaşta şımarıp ahkâm kesmeyecek. Kurumlar halkla ne zaman bu
anlamda doğru iletişim kurarsa ilerlememiz hızlanır. Kurumlarda gülümseme yasaktır
demiyor kimse. Gülümseyin kardeşim gülümseyin! Karşılıklı gülümsedikçe
toplumsal motivasyonumuz artacak. Yoksa iflas ederiz.
Bazen karşımdakine nasılsınız,
kolay gelsin desem, “bu da nerden çıktı” gibicesine bön bön bakıyor kimileri. Sen
de “ sen nasılsın” deyiver be kardeşim. Sanki cebinden parasını alacağız adamın.
Iıh! İllaki somurtacak. Kazanmanın yolu gülümsemekten geçer. Kurumlar için bu
böyle, özeli için bu böyle, ticareti için bu böyle, sanayici için bu böyle
hatta uluslar arası ilişkiler için bu böyle.
“Suratından düşen bin parça”, “Suratı sirke satıyor” deyimlerini düşünün ve
hayal edin. Somurtan hangi kurum, hangi meslek, hangi esnaf, hangi kişi olursa
olsun bir kere yaklaşsan ikinciye uğramak istemezsin yanına.
Demek istediğim odur ki, gülümseme
zenginliğimiz olacaktır kardeşler. Kim somurtuyorsa kaybetmeye mahkumdur. Bu mahkumiyeti
yaşamamak için mesafe koyma somurtkanlığından vazgeçmeliyiz.
Bursa’ya her gidişimde Nilüfer
Belediyesinin İzmir yolu üzerindeki “Nilüferdesiniz,
Gülümseyin” tabelasını sevinçle karşılarım. Gönlüm genişler, gerçekten
gülümserim. Doğru tespit ve en doğru yaklaşım. Kim akıl edip yazdırdıysa helal
olsun. İki kelime kazanmaya yetip artıyor. Bu tabelayı daha ilk görüşte olumlu
yönde öngörü oluşuyor.
Dini öğretilerimizde “Gülümsemek sadakadır”
da dendiğine göre hadi hep birlikte gülümseyelim.
Gülmek size yakışıyor… Sağlıcakla