Çocukluğum köyde geçti. Temiz hava,
toprak, tabiatla haşır neşir olma yıllarca sürüp gitti. Yaşamın kendince
aksayan yanları olsa da mutlu bir çocukluk yaşadık. Çocukluğumuzda saçlarımız
şampuan nedir görmedi mesela. Çamaşırlarımız matik denen temizleyicileri
tanımadı. Anacığım bazı mutfak araç gereçlerini odun külüyle ovar, şırıl şırıl
akan köy çeşmesinde durulayınca parım parım parlardı. Deve yüküyle gelen kilden
çamaşır kazanına atıp tokaçla dövünce mis gibi kokardı. Bahçeden kopardığı her
türlü meyve ve sebzeyi eliyle ovalayıp elimize verirdi. Kısacası yıkama
ihtiyacı bile duymazdı. Çok şükür aspirin opon gibi bakkalda satılan ilaçlardan
ötesini kullanmadık biz. Ya şimdi;…
Kentleşme olgusu ve sanayileşmeyle
değişti çok şey. Çocuklar toprağa basmaktan korkar oldu. Topraktan elde edilen
meyve ve sebzeleri sirkeli suya batırsan da kirlilikten dem vuruyor ilim
adamları. Geninden genetiğinden söz edip duruyorlar ekran ekran. Artan her
türlü hastalık insanın gözünü korkutmaya yetip artıyor.
İstatistik vermem mümkün olmasa da
erken denebilecek yaşta pek çok insan kanser vakalarından tedavi görüyor, bir
kısmı da ölüyor. Kanserli hastalıkla karşılaşan pek çok insan doğal gıdalar
aramaya yöneliyor. Doğal köy yumurtası, yoğurdu, sütü, taşlı değirmen unu, ekmek,
doğal bal vesaire. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Yöremizde kepekli un üreten
taşlı değirmen maalesef yok. Katıksız, katışıksız ürün bulmak gün geçtikçe
gerçekten zorlaşıyor. Hayvanlarımızı bile sanayi ürünü gıdalara çoktan
alıştırdık.
Köyde yaşayanlar bile sanayi
ürünleriyle beslenmeyi sürdürüyor. Köylere ekmek, süt, yoğurt, yumurta, türlü
meyve sebze kentlerden taşınıyor artık. Ne acı, ne vahim.. Taşındıkça çoğalıyor
türlü hastalık kim bilir. Fazla titizliğinde sağlığa zararlı olduğunu
biliyoruz. Türlü kimyasal temizleyicilerle temizlik yaptığımızı sandıkça,
çamaşıra bulaşığa baş döndüren hızla kimyasallar döktükçe ve dökmeyle öğündükçe
alerjik oldu çocuklar. Minnacık bedenler, körpecik çocuklar sokakta maskeyle
dolaşmaya başladı yalan mı?
Anamın kış kurutmalık sebze ve
meyveleri gözlerimin önüne dikiliyor şimdi. Kışlık gıdaları yazdan
hazırlamasının telaş ve heyecanını görür gibi oluyorum. Tarhana çorbasının kokusunu
sokağın en başından duyuyorum. Aspirin ve opon gibi ilaçlarla çocukluğu
geçiştirmenin bilincine şimdi daha iyi varıyorum. Organik Tarımdan söz
edildikçe kulak kabartıyor, doğallığın hasretini çekiyorum. Hasret çektikçe
yeni hastalıklara kucak açıyorum. Avuç avuç ilaçlar yutmaya gün gün mecbur
kalıyorum. Mecburiyetlerin esiri olarak eylemsiz, kıpırtısız öylece
kalakalıyorum. Köy ekmeğini, sütünü, yumurtasını, yoğurdunu, gözleme ve
yarenini özlüyorum. Özlerken unutuyorum çok şeyi. Unuturken unutturuyorum belki
de.
Türlü hastalıklar kapıyı çalınca
ayılıyor insan. Ayıldıkça kentleşmenin ve sanayileşmenin karşıtlığı ve karışıklığında
duruyorum. Hay Allah!…
Küçük çocuklarımızın traş şekli
değişti kardeşim. Güzelim saçları kirpi tüyü gibi dikiliyor. Saçlar
yetişkinlerde bile beton gibi donduruluyor. Neyle, nasıl dikilip
donduruluyor? Minnacık bedenleri,
sağlıklı ciltleri gün gün alıştırıyoruz tanımadığımız kimyasallara. Cilt bakım
ürünleri ona keza.. Kimyager değilim, birazcık şüpheciyim o kadar.
Yoksa bu kadar hastalık niye
türesin.
Yöremizde doğal ürünleri pazarlayan
market ya da marketlere ihtiyaç duyulduğu kesin. Bu yöndeki eksikliği giderecek her kim olursa rağbet
göreceği muhakkak. Bazı kentlerde bu tür ihtiyaç fark edilmiş olmalı ki, doğal
ürün marketleri oluşmuş. Tarhana yapacaklara bile kepekli undan tarhanalığı
hatta katkı maddeleri hazır veriliyor.
Gerçek köy ürünlerinin topyekûn
bulunabileceği market ya da marketler açılmalı artık. Hatta üreticilere organik
ürün ya da ürünler yetiştirmesi için eğitim çalışmalarına hız verilmeli. Bilinç
oluşturulmalı, teşvik edilmeli. Üreticilerin eğitimi konusuna gerçekten
yoğunlaşılmalı.
Yıllarca çalıştığım işyerinde
“Önlemek ödemekten ucuzdur” levhası gözlerimin önüne geliyor şimdi.
Hastalıkları önlemek için gıda üretiminin bir yerinden başlamak gerek. Tüketim
alışkanlıklarımızı el birlik gözden geçirmemiz lazım bir diğer yandan. Avuç
avuç ilaç kullanmaktan ucuz önlemler almak.
Geçtiğimiz günlerde Ada
Mahallesi’nde Toplum Sağlığı Merkezimiz tarafından kanser taraması
gerçekleştirildi. Aynı zamanda eğitim ve bilinçlendirme çalışması yapıldı.
Obezite ve yağ ölçümleri gerçekleştirildi. Sağlık yönünde yapılan bu taramalar
hepimize ipuçları verir mahiyette. Gıda üretimi ve tüketimi konusunda da
toplumda eğitim ve bilincin artırılması gerekir. Hepimize görevler düşüyor mu
düşüyor. Sağlıcakla..